Merhaba! Bölüm çok uzun değil ama texting bölümlere geliyoruzzzz
İyi okumalar
Salla / Atiye
Elisa
Zilin çalmasıyla kollarımı açarak esnedim. Dün gece örgü yapmaya daldığımdan saat bir buçuk da uyumuştum. Hatta her sabah kalktığım alarmı duymamamış ilk dersi kaçırmıştım. Hoca bu ilk defa olduğundan beni ikinci derse kabul etmişti neyseki.
Şu an beşinci dersteydik ve benim çok uykum vardı. Okulda kimseyle tanışıklığım yokdur çünkü herkes bana yaratıkmışım gibi bakıyordu. Sebebi bisexual olmamdı ve beni yönelimim yüzünden yargılayan insanlarla arkadaşlık edemezdim. Ay sanki onların arkadaşlığına kalmıştım.
Birde çıkışta kitap fuarına gidecektim ama derslerde uyuyamazdım. Sınıftaki en iyi öğrenci ben olmasamda hocalar beni severdi çünkü gayet uslu bir öğrenciydim. Fakat iki hoca vardı ki ne onlar beni sever nede ben onları. Ben beş dil bilen bir insanım ve bu diller arasında İngilizcede var fakat ingilizce hocası beni hiç sevmez.
Sebebini hiç yüzüme söylemesede biliyorum ki bisexual olmam ona batıyordu. Daha önce bu yüzden beni disipline götürmüştü ama müdürümüzün de gay olduğunu unutmuştu. Müdürün odasına benimle girip benden şikayetçi olduğunu söylediğinde müdür çok şaşırmıştı. Çünkü benim kimseye zararımın dokunmadığını biliyordu.
Müdürümüz Melih bey ona neden şikayetçi olduğunu sorduğunda “Kendisi sınıftaki başka öğrencileride kendi gibi bozmaya çalışıyor. Ayrıca kendi cinsinden hoşlandığını söyleyerek başka öğrencilerin aklını karıştırıyor.” demişti.
Müdürümüzün dediklerinden sonra ki yüz ifadesi her aklıma geldiğinde kahkahalarla gülmeden edemiyorum. “ Nasıl yani Orhan hocam kendi cinsinden hoşlanması yanlış mı? Oysa sizde kadınlardan hoşlanabiliyorsunuz değil mi? E belki sizin gibi düşünen erkekler yerine düzgün düşünebilen kızları daha çekici biliyordur hm?”
Hatırladığım şeyle sesli bir kahkaha atmaya başladım. Sınıfa kalan bazı öğrencilerin bana doğru döndüğünü görsemde umursamadan gülmeye devam ettim. Sonunda kahkaham son bulduğunda derin derin nefesler almaya başlamıştım. Sonunda sınıftakiler gözlerini üstümden çekmişti.
Siyah saçlarımı tokadan kurtarıp saç köklerimi rahatlattım, tokayı dudaklarımın arasına yerleştirdim ve tekrar at kuyruğu yapmak için saçımı elime toplamaya başladım. Tam o sırada kapı tarafından bir kız sesi yükseldi. “Çüş! Kıza bak be taş.”
Ağzımda toka, başımın üzerinde elime hapsettiğim saçlarımla hızla sol tarafa dündüm. Dönmemle birlikte tuttuğum saçlarım elimden kayarak yüzümün etrafına geri düşmüştü. Ellerimi başımın üstünde daha fazla tutmadım ve yanıma düşmesine izin verdim.
Kapıda dün çarpan sarışın kız ve yanında iki kız, bir erkek vardı. Hepsi bana şaşkın bir yüz ifadesiyle bakıyorlardı. Bir kaç saniye bakışmanın ardından dördü aynı anda bana doğru adımlamaya başlamıştı.
Ben en arkada, cam kenarında ve tek başıma oturuyordum. Sınıftakiler benim yanıma oturmamak için yeni sıra getirmişlerdi. Yani yanıma gelmeleri uzun sürecekti. Ama neden geliyor anlamadım, bana Instagramdan yazması lazımdı.
Sıramın yanına gelip dikilmeye başlamışlardı. “Neden başımda Azrail gibi dikiliyorsunuz?” Bana çarpan sarışın kız konuşmaya başladı.
“Şey ben senden özür dilemek istedim. Instagram'ını bana verirsen sana oradan ulaşabilir ve yeni bir kitap alabilirim.” Dediği şeyle sinirlenmiştim. Ben bugün kendime fuardan kitap alabilirdim fakat olay bu değildi. Ben o kitaba içimi dökmüş kendim ile alakalı notlar yazmıştım. Şimdide yazabilirdim ama ilk yazdığım gibi duygulu almazdı.
“Özrünü kabul etmiyorum.” Bunu beklemiyor olacaklar ki gözleri açıldı ve bana şaşkın şaşkın bakmaya başladılar. “Ben istesem aynı kitabı alabilirim ama önemli olan o değil, benim için önemli olan içindeki notlar onları kitabı ilk okuduğumda merakla yazmıştım. Şimdi kuru bir özür bu duyguları telafi edemez.”
“Peki o zaman, bana Instagram'ını ver. Bende sana yaptığımı telafi edeyim.” Gözlerinde alay yoktu. Bu yüzden sorun olacağını düşünmedim ve küçük mavi renkli post-it lerden birine Instagram ismimi yazdım ve ona uzattım. “Al, benim hesabım.” Mavi kağıta uzandı ve eline aldı.
“Peki ben sana yazarım.” Ela gözlerine son kez baktım. “Tamam şimdi gidebilirsiniz.” Vücudumu sağa doğru çevirdim ve dün gece diktiğim, içinde boyalarımın oldu yün çantayı elime aldım, çantamıda koluma atarak ayağa kaltım. Döndüğümde hala ayaktalardı. “Nereye gidiyorsun.”
Bunu soran bana taş diyen kızdı. Derin bir nefes verdim. “Pardon da sana ne?” Erkek olanın dediği şeyle yüzümü buruşturdum. “Saman ye!”
Sarışın çocuğun kafasına vurdu. “Berk, kes sesini salak.” Kız yine bana sordu. “Sadece merek etim. Dersiniz bitmiş gibi gözükmüyor da” İç çektim. “Resim atölyesine gidiyorum.” Bana inanmadıkları bakışlarından belliydi. Geldiğinden beri konuşmayan kız ağzını açtı. “ İyide resim atölyesi kapalı?”
“Benim için açık.” Bu dediğime şaşırdılar. “Nasıl yani?” Kalçamı masaya yasladım ve elimdeki yün çantayı yanımdaki boş sandalyeye bıraktım. “Aslında orası kulüp için kullanılacaktı ama kimse katılmayınca kapattılar. Bende müdürle konuşup orayı kullanıp kullanamayacağımı sordum. O da kabul etti. Oranın kilidi bir bende birde müdür yardımcısında var.”
Hepsi ağzı açık bana bakıyordu. Adının Berk olduğunu öğrendiğim çocuk yeni aydınlanmış gibi bana baktı. “Sen Elisa Ateş mısın? Hani her sene resim yarışmalarında birinci olan ama asla sahneye çıkmayan kız.” Kafa salladım. “Evet, benim Elisa Ateş.”
Oraya nasıl girdiğimi soran kız konuştu. “Resimlerini inceleyebilir miyiz? Lütfen, eminim çok güzellerdir.” Kolumdaki saatime baktım, eğer oyalanırsam fuara geç kalırdım. “Maalesef bu gün size gösteremem, yetişmem gereken bir yer var ama yarın gösterebilirim.” Elimle sarışını işaret ederek, “Arkadaşınızda Instagramım var bana yazarsanız ne zaman gelmeniz gerektiğini söylerim.”
Bana bakıp başlarını salladılar. “Tamam, görüşürüz o zaman?” Hafif başımı salladım ve yün çantamı elime aldım. “Görüşürüz.” Hızlı adımlarla yanlarından geçtim ve resim atölyesine doğru ilerlemeye başladım.
•••
Odamın kapısını açtım ve içeri doğru adımımı attım. Beyaz-siyah ağırlıklı odam beni rahatlatıyor, güzel bir enerji veriyordu. Sağ tarafa doğru ilerledim ve elimdeki poşetleri beyaz çalışma masamın üzerine bıraktım. Elimdeki çantaları dolabımın yanına fırlattım ve sonra kendimi yatağıma bıraktım.
Resim atölyesine gidip bir saat boyunca ortalığı toplamıştım. Zaten uykusuzdum bir de bunun üzerine bir saat boyunca ayakta etrafı düzeltmiştim. Fuara kapanmadan yetişmek için hızlıca çantalarımı alarak yola çıkmıştım.
Fuara son bir saat kala yetişmiş ve güzelce alış verişimi yapmıştım. Yirmi yedi kitap bulabilmiş diğer kitaplar için diğer fuarlardan alabileceğimi bildiğimden sorun etmemiştim. Saat üç kırk beş de fuar alanından çıkmıştım.
Sahil boyunca yürümüş açık olan tek tük dondurmacıdan birinden vanilyalı ve kakaolu dondurmamı yiyerek yola devam etmiştim. Evimiz iki katlı bir villaydı sahile çok uzak değildi bu yüzden yirmi beş dakikada varmıştım. Daha anne ve babam işten çıkmamış, kardeşimin okuldan gelmesine de bir saat olduğunda bana kapıyı açacak kimse yoktu. Zorla anahtarımla kapıyı açmış odama çıkmıştım.
Yatağımda iki dakika dinlendikten sonra duşa girmem gerektiğini bildiğimden yataktan yavaşça doğrulmuştum. Elimi cebimdeki telefonuma götürmüş gelen bildirimlerle yüzümde bir sırıtış olmuştu.
Instagram: @minmina adlı kullanıcı seni takip etti!
Instagram: @minmina adlı kullanıcı sana mesaj attı!Chat
minmina
Şey merhaba Elisa ben Mina
Geçen gün sana çarpan sarışın kızNil~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Artist / GxG
Fanfic"Biz birbirimiz için yaratılmışız" Mina Elisa'ya çarptıktan sonra ondan özür dilemelidir. Bu minik sürtüşme den alevlenen kıvılcım gittikçe önüne geçilmeyen güzel bir ateşe dönüşecek. Ama her ateş olduğu yeri yakar ve acıyı hatırlatır. Lezbiyen kurg...