BÖLÜM 26

0 0 0
                                    

(İdil'den)

0579***: Başınız sağolsun İdil. Evrim'i kaybettik cenazesi bugün öğle namazından hemen sonra

Duyduklarımdan sonra dünyam başıma yıkıldı ve grubu arayıp haber verdim ve cenaze içim hazırlandım. Bir yandan ağlıyordum. Hazırlanmam çok kısaydı éşarp bul siyah giyin bitti. Makyaj falan yapamazdım çünkü böyle bir durumda telefonumu alıp gelen Konumu Bora'ya attım çünkü ehliyete bir tek onun yaşı tutuyordu ve  o nedenle o götürecekti bizi cenazeye kadar.

(5 gün sonra İdil'den)

Evrim öleli beş gün olmuştu buz pateni yarışmasında ikinci olmamıza rağmen sevinemiyordum buna. Bugün okula gidecektim uzun süre sonra kendimi toparlamak için okula gitmemiştim . Kızlar da öyle. Hazırlandım ve okula geldim bugün pazartesiydi o nedenle sıra olmak zorundaydık çantamı yere bıraktım ve kapının o tarafa gidip bizimkileri beklemeye başladım bir on dakika kadar sonra Ekim geldi.

İdil: Hoşgeldin bebek.

Ekim: Keşke hoşbuldum diyebilseydim.

İdil: Hala aşamadın mı ?

Ekim: Hayır ama sen aştın sanırım.

İdil: Aşamadım sadece kendimi toparlamak için alışmış gibi davranıyorum.

Ekim: Anladım.

İdil: Gel gidelim sırada bekleyelim bizimkileri.

Ekim: İdil ?

İdil: Efendim.

Ekim: Bizim başımıza neden bunlar geldi.

İdil: Bilmem.

Ekim: Biz kaç kişi kaldık şimdi ilk başta on kişiydik

İdil: Altı kişi. Aslında Selin iyi biri olarak kalsaydı belki bunlar olmazdı

Ekim: İdil sen onun adını bu aralar çok anıyorsun fark ettim

İdil: Bende fark ettim ama neden bilmiyorum sanki her şeyi o yaptı gibi hissediyorum.

Ekim: Bende

O sırada Bora yanımıza geldi.

Bora: Selamın aleyküm  bacımsular.

Ekim ve ben buna ufak da olsa güldük

Bora: Komik olan ne ?

İdil: Hiç.

Bora: Diğerleri nerede ?

Ekim: Daha gelmediler.

Bora: Of keşke erken gelmeseydim.

İdil: Beğenemedin mi bizi?

Ekim: İdil haklı beğenemedin mi?

Bora: Yok bacım estağfurullah ama bi Yiğit, Kerem etmezsiniz.

İdil: Bora defol gir şuradan geçiricem ağzına bir tane elimin tersindesin zaten.

Bora: Tamam abla kızma.

Ekim ise bu olanlara gülüyordu. Bora ise kapının o tarafa doğru gitmişti.

Ekim: İdil sen telefonunu unuttun mu mesaj attım da ?

İdil: Yok yanımda ama Evrim olayından beri bakmıyorum. Sessizde olunca daha da fark etmemişimdir.

Ekim: Hmm anladım. Neyse ben müzik dinleyeceğim.

İdil: Tamam.

Ekim müzik dinlerken bende kulaklığımı bağladım ve telefona bakmaya başladım. Yarım saat içinde herkes yani bütün okul denilebilecek kadar kişi gelmişti bizimkiler de dahil biz ise hala telefona bakıyorduk Ekim ile ben ise müzik dinlemeye başlamıştım tören başlayınca zaten uyarı yapıyorlardı. Bir süre sonra tören başladı ve İstiklal Marşı'nı okuyup sınıflara çıktık. İlk ders matematikçi öğretmenimiz sınıfa geldi ve yanında biri daha vardı ! Olamaz yoksa bu yeni kız mıydı ?

Ayten öğretmen: Günaydın gençler! Bu yeni arkadaşınız. Tanıtabilirsin kızım kendini.

Şevval: Merhaba ben Şevval. Eski okulumun birincisiydim. Bu okula gelmemişti sebeplerinden biri de başarım zaten. Başka bir şey demeye gerek yok diye düşünüyorum hocam.

Bu kız kesin bir yılan tam öyle bir hava verdi

İdil: Bu kız tam bir yılan bence. Sizce ?

Ekim: Bence de.

Cemre: Bence de.

Ayten öğretmen: Boş bir yere otur kızım.

Şevval: Tamam hocam.

Sınıfımızda birçok kızın yani boş olmasına rağmen Şevval bizim erkeklerin önüne oturma kararı aldı ve oraya oturdu.

İdil: Ben bu kızı yolarım.

Ekim: Bende.

Cemre: Umarım ikinci bir Selin vakası yaşanmaz.

Ekim: Tövbe de kız. 

İdil: Aynen tövbe de kız.

Cemre : Tövbe.

Bütün ders boyunca bir şeyler karaladım ve arada Ekim ile konuştum Cemre ise Ömer'i düşünüyordu. Ömer Cemre'nin aşık olduğu kişi bu arada. Neyse ders bitti ve hoca telefonları dağıttı. Bizim okulda sistem şöyleydi dersin öğretmeni telefonları dersin başında toplar zil çalınca da dağıtır. Neyse telefonlarımızı aldık kızlarla ve etrafa bakınırken ne görelim bu Şevval yılanı Bizim erkeklerle muhabbet ediyor. Evet mağaradan çıktık bu arada.

İdil: Kızlar bu Şevval bizimkilere bir şey yapmadan yanlarına mi gitsek.

Ekim: Soru mu bu yürü.

Cemre: Haklısınız

Ahmet denen bir arkadaşımız vardı sınıfta o ise hocaya ödev versin diye yalvardı az önce ama işe yaramadı. Bizde bizimkilerin yanına İlerledik o sırada

Yiğit: Sorun mu var sevgilim ?

Ekim: Hiç bir sorun yok.

Ahmet sınıfın öbür köşesinden seslendi

Ahmet: Olay mı var orada ?

Cemre: Olay yok varsa da seni ilgilendirmez Ahmet.

Ahmet: İyi be manyak.

Şevval: Bir şey soracağım. Siz sevgili misiniz ?

Bora: kimle kimden bahsediyorsun bacım.

Şevval sesini incelterek konuşmaya devam etti.

Şevval: Bütün herkese

İdil: Ben sana şöyle anlatayım tatlım. Yiğit ile Ekim sevgili ben ile de Kerem sevgiliyiz anladın mı tatlım.

Şevval'in yüzü düştü morali bozulmuştu oley be.

Şevval: Anladım. Mutluluklar size.

Ekim: Sağol.

İdil: Sağol.

Şevval o kadar bozuldu ki masadan kaldı ve sınıftan bile çıktı.

Kerem: Az önce ne yaptınız siz ?

İdil: Sizi bir yılandan kurtardık beğenemedin mi?

Kerem: Yok yok çok mutluyum sağol hayatımı kurtardın.

İdil: İyi o zaman

Zil çaldı ve herkes tekrar yerlerine geçti ders edebiyattı büyük ihtimalle Ahmet hariç geriye kalan herkes uyurdu ben de dahil. Hoca geldi telefonları dağıttı ve konuşmaya başladı. Ben hem dinliyordum hem düşünüyordum. Aslında dinlemiyordum dinlemeye çalışıyordum dersem daha doğruyu söylemiş olurum. Bir süre sonra etrafa bakındım Ahmet hariç herkes uyumuştu benimde uykum gelmişti o nedenle bende kafamı sıraya yerleştirip bir yirmi dakikalık olsa bile uyuma kararı aldım. Çok kısa bir süre sonra gözlerim kapandı ve yavaş bir şekilde uykuya dalmıştım.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 5 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşk Tesadüfleri SeverHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin