eight

202 69 56
                                    

alfa
niye kapının eşiğinden beni görüp geri gittin

jungkook
feromonlarını hissetseydim gelmezdim bile
sen niye gitmedin ki

alfa
baban yemeğe kalmamı istedi

jungkook
niye
ben istemiyorum
gitsene evimden

alfa
bu misafirperverliğin gözlerimi yaşartıyor ufaklık
az önce iyiydik
ne oldu birden
kendi kendine bana bileniyormuşsun gibi hissediyorum

jungkook
buna ihtiyacım yok
bana çokça malzeme veriyorsun zaten

alfa
çok garip çocuksun jeon
ne yapmış olabilirim de benim yüzümden geri kaçmış olabilirsin eve

jungkook
bana dokundun
görüldü.

yazıyor...

alfa
anlamadım?
görüldü.

yazıyor...

alfa
ne yaptığımı anlamadım hala
cidden
ne dokunmasından bahsediyorsun

jungkook
saçıma dokundun
görüldü.

jungkook
izin almadın benden
vermezdim de zaten
bir daha bana dokunma
asla

yazıyor...

alfa
peki
sanırım özel alana fazla dikkat eden biriyiz
ama saçlarını karıştırdığımı bile unutmuşum
benim için çok sıradan bir şeydi çünkü
bunu kafaya takman da çok ilginç

jungkook
ilginç veya değil
düşünceni duymak istemedim
günde milyonlarca kez omegaların saçlarıyla oynuyor olabilirsin ama
benimkine dokunamazsın

alfa
öyle bir şey söylemedim

jungkook
ima ettin
çok sıradanmış ya yaptığın hareket

alfa
evet
sıradan
sevimli şeylere dokunmak ne zamandan beri absürt bir olay haline geldi?
görüldü.

demek istediğim
sevdiğin kedi gibi işte
sen nasıl onun sevimli olduğunu düşünüp onu sevdiysen ben de aynısını yapmak istedim

jungkook
izin almadın

alfa
peki jungkook
bir dahakine izin alırız o zaman ne yapalım

jungkook
bir dahaki diye bir şey yok
unut bunu
izin vermem

alfa
iyi jungkook
tamam
izin verme
delirtiyorsun insanı ya
görüldü.

in aşağıya
seni bekliyoruz yemek yemek için

jungkook
gelmeyeceğim
siz yiyin

alfa
çocuk musun|
diyeceğim çocuk zaten|
benim yüzümden mi inmiyorsun şu an aşağıya
görüldü.

baban sesleniyor
cevap vermeyecek misin ona da
görüldü.

'yukarıda yiyeceğim' ?
tanrım
şu an sadece babanı uğraştırıyorsun
gel ve ye yemeğini
o küçük kafanda ne kurdun bilmiyorum ama
kimsenin seninle ilgilendiği yok
jungkook
görüldü.


💗


sıklıkla gidip geldiği kliniğin mutfak bölümünde hayatını borçlu olduğu adamla birlikte yemek yiyen taehyung, hekimin jungkook için hazırladığı yemeği ona verip gelmesiyle farkında olmadan sesli bir şekilde iç çekti.

onun artık şımarık, küçük bir çocuk olduğunu düşünüyordu.

''bay jeon.'' dedi, hekim yüzünden eksik olmayan gülümsemesiyle masaya otururken. ''sizce de jungkook'a biraz fazla yüz vermiyor musunuz?''

hekim gülümsedi, yine, bir şeyleri saklamak adına...

''çorba nasıl olmuş? sabah gelen hastamın organik olarak yetiştirdiği sebzelerden yaptım.'' eline bir kaşık alıp yaptığı çorbanın tadına baktı yaşlı adam. ''beklediğimden iyi olmuş. bundan bolca iç, yaralarına iyi gelecektir.''

''neyden kaçıyorsunuz?" bu seferde üsteledi alfa olan. "jungkook'un problemi ne? neden şımarık küçük bir çocuk gibi davranıyor?"

bununla birlikte, ilk kez hekimin yüzünün düştüğüne şahit oldu taehyung. elindeki kaşık yavaşça masayı buldu, bakışları yere indi, yüzü ise hüzünlü bir hal aldı.

şimdi ikisi de sessizdi. zorlukla yutkundu hekim olan. birkaç derin nefesin ardından, hazırdı anlatmaya.

''on dört yaşındaydı.'' diyebildi sadece. yeniden, zorlukla yutkundu. bakışları odanın içerisinde gezindi ve ardından, taehyung'un meraklı gözleriyle buluşturduğunda devam etti.

''alfaların elinden kurtarıldığında sadece on dört yaşındaydı.''

bu cümle taehyung'da bir balyoz etkisi yaratırken elindeki kaşığı farkında olmadan sıktı.

''ilk kızgınlığını geçiriyordu.'' zorlukla konuştu, gözleri doldu. olanlardan dolayı suçluluk duyar bir hali var gibiydi. konuşamadı, elinin tersiyle birkaç damla gözyaşını sildi.

''tedavi gördü. uzun bir süre, çok uzun bir süre. iyiydi, iyiye gidiyordu. insanlarla konuşuyordu, dışarı çıkıyordu, okuluna gidiyordu, eski enerjisine dönmüş gibiydi ama üç ay önce...'' derin bir nefes verdi, bunları anlatmak... onun için çok zordu. ''ne olduysa birden dışarıya çıkmayı kesti. tedaviyi bıraktı, okula gitmeyi reddetti. markete bile gitmez oldu, bahçedeki çiti üç aydır bir kez bile geçmedi. okuldaki arkadaşlarıyla görüşmeyi kesti ve bütün bunlar hakkında tek bir kelime etmedi. benimle konuşmuyor, odasında mutlu olduğunu söylüyor. ne zaman konusunu açsam beni susturuyor, dinlemek istemiyor, kendisini odasına kilitliyor...''

bütün bu olanları anlatmak hekim açısından ne kadar zor olsa da devam etti. çaresizdi, fakat anlattıkça sanki üzerindeki yük hafifliyordu.

''tedaviyi bıraktığı doktoru geldi kaç kere. onunla bile konuşmak istemedi. ne zaman ne olduğunu sorsak sinirlendi, bağırdı, çağırdı, evi dağıttı. ne yapacağımı bilmiyorum...'' babanın sesi hüzünlüydü, olanlardan kendini sorumlu tutuyordu. onu koruyamadığı için suçluluk duyuyor, jungkook bu durumdan nasıl kaçıyorsa o da kaçmak istiyordu.

hekimin bakışları eğikti, alfa ise duydukları ile yerinde çakılıp kalmıştı. jungkook'la olan tüm konuşmaları bir bir gözünün önünden geçti, bu sefer yutkunamayan kişi o'ydu.

düşündü, düşündü, düşündü... ne kadar zaman geçti bilinmez, hekim ilk kez karşısında içli içli ağlarken bir yemin etti; hayatını, kendisini kurtaran hekimin küçük oğlunu korumaya adayacağına dair bir yemindi bu ve hayatta sahip olduğu tek yemini de, buydu.

la vie en rose ➳ taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin