Ciddi misin baba? Gerçekten bunlara gerek varmıydı..? Neden bir işide düzgün yapamıyorsun, içmeketen başka amacın yok mu? adamlığı ne zaman öğreneceksin? Acaba senden ne kadar nefret ettiğimi biliyo musun? Veya bunları düşünebilecek kadar ayık mısın?Bunları düşünürken bir anda sınıfta yankılanan ses ile kafamı kaldırdım, tek gözüm açık bir şekilde hocaya baktım.
"Efendim hocam..?"
Hocanın surat ifadesinden tahmin ediliyordu ki dersten atılmıştım, CİDDİ MİSİN AMINA KOYAYIM!?
Elimi yüzüme götürdüm ve gözümü ovuştururken ayağı kalktım, kapıya doğru adımlarken arkamdan duyduğum yere kitap düşme sesi ile merakla arkama döndüm, bunlar Nisa ve Melek idi.. İkisininde gözleri ben ve hoca arasında gidip geliyordu, bunu görünce olduğum yerde durdum ve onlara baktım, Nisa hızla söze atladı..
"Hocam..! Zülal yoksa bizde yokuz.."
Sesi her ne kadar kendinden emin olsada bi o kadarda tedirgindi, yanındaki Nisa'ya ve önündeki oğlanlara baktı, onlarda kafalarını olumlu anlamda sallayınca..Fizik'çinin gözü döndü, yüksek sesle bağırdı ve hepimizi birlikte sınıftan attı..
Koridorda duvara sıralanmış can sıkıntısından patlayacak reddeye gelmiştik.. Olduğum yerde doğruldum ve diğerlerine baktım, hepsi bir umut bana bakıyordu..Çünkü sunacağım fikirden başka seçenekleri yoktu..
"Nöbetçi..Nöbetçi zaten Kayra değil mi..? Telefonları alırız, teneffüs olduğu gibi de çantaları alıp parka ineriz...Veya en kötü villa'ya gideriz."
Bu fikri sunduktan sonra gözlerim parlıyordu, diğerlerinin cevaplarını beklerken kollarımı iki yana açmış karşılarında duruyordum..
En sonunda sessizliği bozan Kaan ile gözlerimi oğlana çevirdim.
"Kabul edilebilir.." Dedi, ama sesi kabul etmiyor gibiydi..
Diğerleride onaylayınca sessiz ama hızlı adımlar ile nöbetçi öğrenci alanına ilerledik, telefonlarımızı aldık ve tekrardan koridora sıralandık..Teneffüs olunca hep birlikte gidersek ilgi çekiceğimiz için iki kişi seçtik...Tabikide biri Bulut ve diğeride Kaan'idi..
Onlar çantaları alıp geldiğinde okulun arkabahçesine koştuk, zilin çalmasını beklerken tellere tırmandık..İlk oğlanları atlattık ve çantaları onlara verdik, ardından kızlar teker teker atladı, çantalarımızı elimizde tutarken okul ormanın içinde olduğu için koşarak ormanın içine ilerledik..
Uzunca bir yol koştuktan sonra sonunda bizim mekanımıza geldik..
Villa'nın etrafı full yüksek duvarlarla kaplı olduğu için içini dışarıdan görmek nerede ise imkansızdı.
İlk olarak oğlanlar bana el yaptı ve duvara tırmanmamı sağladı, aşağı atladım ve diğerleri çantaları bana verdiler, ben çantaları alıp villanın açık ev kapısına ilerlerken diğerleride teker teker atladı..
Eve girdiğimdeki bomboş manzara ile iç çektim, neden böyle bir evi terk ederlerdi ki? İçinde birkaç eşyada vardı oysaki..
Çantaları en büyük odaya bıraktım, üstümdekileri çıkardım ve iç çamaşırlarım ile diğerleri içeri girerken ben evin aşağı katına koştum, aşağı kata indiğimde karşımda duvarlar yerine camlarla çevrilmiş koca bir oda ve odanın ortasında dolu bir şekilde duran bir havuz vardı, gülümsedim ve cam kapıyı ittirip içeriye girdim, havuzun sıcak yada soğuk olduğuna bakmadan suya atladım..Bu sırada diğerleride aşağı inmişti, beni öyle gördüklerinde dördününde gözleri irileşmişti..
"Deli mi sikti lan seni?"
Melek kocaman gözler ile bana bakarken konuştu. Kaan, Meleğin bu sözünden sonra yüksek sesle bir kahkaha atmıştı, bu sırada Nisa havuzun kenarına gelip ayağı ile suyun sıcaklığına bakarken Bulut'un onu suya itmesi ile çığlık attı, son anda havuz merdivenine tutunmuştu, oğlana döndü ve söverek onu kovalamaya başladı..Bu sırada planları titanik gibi batan oğlan kızdan kaçarken kahkaha atıyordu..
"Piç kurusu!!" Kız kaşları çatık oğlanın peşinden koşarken söyleniyordu..
Saçlarımı geriye atmış suyun üstünde uzanırken, üstüme gelen şişme yatak ile az kalsın boğuluyordum..Kafamı kaldırdığımda bunun Melek olduğunu gördüm, kaşlarımı çatıp orta parmak çektim..Tam bu sırada Kaan, Meleği kucaklayıp suya atınca kahkaha atmaya başladım, çünkü kızın surat ifadesi harika idi..
"Su güzel mi Deccal Melek!!"
Oğlanın ses tonu beni bile sinir etmişti...Meleği düşünemiyorum...
Yaklaşık saat 16:24 gibi..
Villa'dan çıkmış ve evlere dağılmıştık, duştan çıkmış aynanın karşısında saçlarımı kıvırcık yaparken, mutfaktan gelen söylenmeler ile iç çektim, banyodan çıktım ve mutfağa ilerledim..Babam yine içmiş ve balkonda bağırarak küfür ediyordu..
"Baba, balkondasın düzgün konuş.."
Ses tonum sıkkındı, gözlerimi kaçırdım ve iç çektim..Bu sırada babam balkondan içeri girmiş ve karşımda dikiliyordu..
"Benim konuşmam seni nee kadar ilgilendiriyor?"
Nefesi öyle kötü kokuyordu ki, burnumun direği sızlamıştı, kaç gündür ağzını yıkamıyordu..? Adamın resmen nefesi çürümüştü..
Babam tezgaha yöneldi ve eline bardak aldı, su içeceğini düşündüm ve arkamı döndüm, tam mutfaktan çıkacakken bardak kırılma sesi ile irkildim..Gözlerimi kapattım ve iç çektim, tekrar babama döndüm..
"Baba Taşşak falan mı geçiyorsun? Yoksa zihninde ağır hasar mı var?"
Babama bunları söylerken hiç tepki vermemişti..Sadece yüzüme baktı, sanki boş bir duvara bakıyormuş gibi sadece baktı.. O an var gücümle yumruk atasım geldi, ama yapamazdım..Abime ne diyecektim? Annemin üvey baba getirmesine izin veremezdim, bu yüzden sessiz kaldım ve sakince odama ilerledim..
Kısa evet ama atmasam patlardım😙