otuz üç

155 25 2
                                    

" Eee görüşmeyecek misiniz bir daha?" Beren'in sorusu ocaktaki tavanın içine sosladığı etleri yerleştiren Tarık'ın kaşlarının kalkmasına neden oldu.

" Görüşmek için sebebimiz mi var Beren?" Başındaki bandanayı düzelttikten sonra ocağın küçük gözündeki sos tenceresine baharat koymaya başlamıştı. Beren onun hareketlerinin yanında mimiklerini de inceliyordu.

" Madem kırgınsın, gidip yüzüne söylesene. Hazır ayağına kadar gelmiş zaten."

Beren'in sunduğu fikir Tarık'ın dudaklarından alaylı bir gülüşün çıkmasına neden olmuştu. " Niye kırgın olayım? Arkadaşların iletişimi kesilebilir yavrum, gayet normal değil mi?"

Beren'in bakışları aşağılayıcı bir tavır takındı. " Tarık biz sevgili olmayı deniyor iken yönelimlerimiz yüzünden değil, senin Özgün'ü tercih etmenden dolayı ayrılmıştık hatırlıyorsun değil mi? Ha, yönelimini fark etmeni ona bağlarsan başka tabii." Beren'in bilmiş tavrı Tarık'ın sinirlerine dokunmuştu. Sosu başka tenceredeki makarna ile birleştirdikten sonra tavadaki etleri çevirmeye başladı.

" Saçmalıyorsun. Yeni tanışıyorduk ve Özgün benim üç yıllık arkadaşımdı. Onu tercih etmem normal değil mi Bero?" Kendince olayı şakaya vurmaya çalıştığından takma ismiyle seslendi ona. Tabii Beren bunu anlamış, onun kaçma çabasına gözlerini devirmişti.

" Ama ben sana aramızda seçim yap dememiştim. Senin onunla kurduğun yakınlık, benimle kurduğun yakınlığa göre daha farklıydı sanki?"

Beren'in bu konuyu kapatmayacağını anlayan Tarık derin bir nefes alırken gözlerini yumdu ve sabır diledi. Servis tabağı çıkarıp makarnadan ve pişen etten koyup, Beren'in önüne bıraktı.

" Afiyet olsun güzelim."

Beren tabağı gördüğü gibi gözleri parlamıştı. Yemek yemeye bayılırdı ve Tarık'la evli olmanın en iyi yanının onun yemeklerini yeme şansına sahip olmak olduğunun farkındaydı. Yine de bunun bir gün bitmesi gerekiyordu, hatta o günün yakın olduğunu düşünüyordu Beren. Yedi yılın sonunda Tarık'ın, Özgün'ü gördüğünde gözlerinde oluşan kırgınlığın düzelmesi gerektiğini düşünüyordu. Ayrıca Özgün hakkında pek fikir sahibi olmasa da, bakışlarından Tarık'la konuşmak istediği gayet açıktı.

" Fotoğraflarını sen çekmeyecek misin şimdi?" çatalını alırken sordu Beren.

" Yetişmesi gereken işler var, ona vaktim olmayacak. Müdürle konuştum, yerime birini bulursa o çekecek."

Beren yediği lezzetli yemeğe rağmen kaşlarını çattı. " Kaçıyosun resmen. "

Tarık gözlerini devirdi. " Gir bak bakayım bilgisayardaki işlerime. Niye kaçayım ayrıca? Hem sen niye takıldın bu konuya, Özgün'e karşı boş değil misin ki?" göz kırptı ona.

Beren gözlerini devirdi. " Aynen gizli gizli ona fanboyluk yapan da benim zaten. "

Tarık'ın keyifli ifadesi bozulurken tek kaşını kaldırdı. " Makarnayı beğenmediysen alayım Beren?"

Beren onu umursamadan yemeğe devam etti. Belki de susması şu an iyi bir seçenek olacaktı onun için...

*

" Yakışıklı herif he..." arkasında beliren kişiye bakmadan fotoğrafı düzenlemeye devam ediyordu Tarık. Öyleydi, hatta git gide daha yakışıklı olmuştu. Koray Bey başka bir fotoğrafçı bulmuştu bulmasına ancak Özgün, farklı bir fotoğrafçıyla çalışmak istemediğini söylemiş, Tarık'ın fotoğraflarını çekmesini istemişti. Tabi bu Koray ve Özgün'ün arasında ufak bir sır olarak kalmıştı.

" Kolun alçıda olmasaydı sen çekecektin bu fotoğrafları. Kaçırdın oğlum. " Tarık alaylı bir gülümsemeyle konuştu. Ekim ise dizüstü bilgisayarın ekranında duran adamı izlemeye devam etti.

" Adam herkesin tipi resmen, baksana verdiği havaya. " Ekim'in ses tonundan anlamıştı, Özgün'ün onun ilgi alanına girdiğini. Duraksadı bir anlığına, ancak bu duraksamasına kendisi bile anlam verememişti.

Ekim fark ettiği davranış ile sırıttı. " Hayırdır, ilgini çektiyse söyle lan, benden mi saklıyosun?" Tarık'ın omzunu dürterken konuşmuştu. Tarık, düzenlediği fotoğrafın ekranını kapattım bir diğerini açtı.

" Biri duyacak, boş boş konuşma. " Onun uyarıcı bakışlarını gören Ekim, sağlam olan elini teslim olurcasına kaldırdı.

" Tamam hocam, anladım ben." ona göz kırpmış yanından ayrılmıştı. İlerlediği yerde Özgün ile karşılaşmıştı. Tarık bilgisayara geri dönerken, Ekim karşılaştığı kişiyle tanışmak istemişti.

" Merhaba Özgün Bey, hoş geldiniz. " Özgün, karşısındaki adamın gülümseyen yüzüne baktı. Yüzünde hiçbir duygu belirtisi yoktu. Özgün için tüm insanlar aynı olmuştu bir noktada, ne mutluluk ne üzüntü ne sevgi ne kızgınlık duymaya başlamıştı. Dışarıdaki kimse onu etkilemiyordu, belirli insanlar haricinde.

" Merhaba. "

Ekim onun kısa cevabına rağmen konuşmaya başlamıştı. " Aslında fotoğraflarınızı ben çekecektim ancak ufak bir sıkıntı çıktı. Yine de Tarık da bu konuda oldukça iyidir, şüpheniz olmasın. " kendinden emin bir tavırla iş arkadaşını överken, Özgün'ün kaşları çatılmak için  hazırdı. Bu adam Tarık'ı ne kadar tanıyordu ki?

" Biliyorum. Geçmiş olsun. " karşı taraftan hiçbir geri dönüş beklemeden Tarık'ın yanına ilerlemişti. Ekim arkasından baktı bir süre. Bu süre içerisinde kafasında bir şeyleri tartmış gülümsemeye başlamıştı. O olduğu ortamdan ayrılırken, Özgün çoktan Tarık'ın yanındaki yerini almış, bilgisayarın ekranına kilitlemişti bakışlarını.

" Zorla geldin diye fotoğrafları mahvetmezsin umarım?" az öncenin aksine daha sıcak bir tonda konuştu Özgün. Tarık'la aralarındaki mesafenin farkındaydı, bunu kendi oluşturduğunun da farkındaydı. Ancak onun tarafından değer verilmeyi özlemişti. Belki hiç tanımasaydı Tarık'ı, böyle bir hissi tatmazdı ve özlemezdi.

" Zorla gelmedim Özgün Bey, sıkışık bir dönemdeydim sadece. Merak etmeyin, işimi en iyi şekilde yapacağıma emin olabilirsiniz. " Tarık fotoğraflarla ilgilenirken Özgün'ün kaşları çatıldı. Ekim ile gayet samimi konuştuğuna şahit olmuştu. Onunla neden öyle konuşmuyor diye sorgulayamamak, buna hakkı olmaması sinirini bozuyordu.

" Vaktin varsa bir kahve içebilir miyiz?"

Özgün'ün sorusuyla yeniden duraksadı Tarık. Direkt olarak Özgün'e hayır diyebilmek lügatında yoktu, hiç olmamıştı. Onu dinlemek, ona destek olmak istiyordu, ancak bir tarafı aralarındaki mesafeyi korumak ve kendini incinmekten alıkoymak istiyordu. Çünkü Özgün, Tarık için sıradan bir arkadaş değildi.

Bencilce olduğunu düşündüğü ikinci düşüncesini kenara bıraktı. Az çok Özgün'ün hayatını tahmin edebiliyordu, onu daha fazla yalnız bırakmama isteğiyle dolup taşarken nasıl aralarına mesafe koyabilirdi?

Cebinden telefonunu çıkardı ve kilidini açıp, Özgün'e uzattı. " Dışarıda işin olduğunu söylemiştin çekimden sonra, ben fotoğrafları halletmeden galeriden çıkamam. Beş gibi buluşuruz uygunsan. "

Özgün'ün gözleri büyümüştü. Beklememişti kabul etmesini, Tarık'ın ona kızgın olması, hiç görüşmek istememesi daha olanaktı onun için. Ona uzatılan telefonu aldı ve numarasını girip, geri uzattı. Tarık onu kaydettikten sonra çaldırdı. Böylelikle Özgün'de onun numarasını kaydedebilmişti.

" Haberleşiriz o zaman?" diye sordu Özgün.

" Aynen. " diye kısa kesti Tarık. Şu an sadece şirkette diye mesafeli durabiliyordu oysa, biliyordu bir noktadan sonra tüm duvarı kırılacaktı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 7 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gay miyiz? °BxB°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin