Bir Baltaya Sap Olamamış Erkekler (M)

7 1 26
                                    


Jisung koştura koştura sevgilisinin arabasına binerken Minho'nun arkasından izlediğini fark etmişti Seungmin.

Hyung'unun arkadaşına ilgisini başından sezmişti ve konu onu ilgilendirmese de Minho'nun ilişki geçmişini düşününce iyi bir çift olacaklarını sanmıyordu. Grafiker gerçekten Jisung'a ilgisinden dolayı ekibe katıldıysa bile günün sonunda birinin kalbinin kırılmasını ve oyuna devam etmek zorunda kalmasını istemezdi. Özellikle küçük olanın sevgililerine hemen bağlanmasını ve kimseden kolay kolay ayrılamamasını göz önünde bulundurarak bu olası bir senaryoydu.

Minho'yu tanıdığı yıllarda hayatından kaç kişinin gelip geçtiğini hesap etmek zordu. Onlarla tanıştırdığı ve barda konuştuğu erkeklerin hepsi de birbirine benziyordu. Daha çok tatlı bir havası olan, koyu saçlı, koca gözlü çocukları seviyordu. Koluna taktığı kimse birkaç haftadan fazla kalmıyordu yanında. Seungmin ne zaman sorsa saçma sapan bir bahane buluyor veya basitçe sıkıldım diyordu büyük olan. Dümdüz fuckboy'du işte.

Bu kadar güvenilir ve iyi bir arkadaş olmasaydı onu yargılardı. Ama güvenilir ve iyi bir arkadaştı, o yüzden içinden yargılıyordu Seungmin.

Gerçek şu ki Jisung'un da bu erkeklerden pek bir farkı yoktu. Minho'nun kırıklarından görünüş veya kişiliğiyle Jisung'a çok benzeyen beş isim sayabilirdi Seungmin. Altıncı olmasını istemiyordu.

"Salak, yemeğini bitirmeden koştu gitti. Bayağı seviyor bu çocuğu," dedi çiğnerken. Jisung'un Hyunwoo ile ilişkisini görmek Minho'yu soğutabilirdi.

Minho gözlerini uzaklaşan arabadan zar zor çekip önüne döndü. Cevap vermeden yemeye başlayınca sözlerine devam etti Seungmin. "Uzun süredir böyle mutlu bir ilişkisi olduğunu görmemiştim. Seviniyorum onun için."

"Öyle mi? Nasıl erkeklerle görüşüyor normalde?" İlgilenmiyor gibi tabağa bakıyordu. Biz de yedik.

"Bi baltaya sap olamamış erkeklerle." Sivri bir bakış attı. "Bir de uzun boylu seviyor."

Minho kaşlarını çatarak çiğnemeyi bırakınca keyifle sojusundan bir yudum aldı Seungmin. Ucube arkadaşını öyle kolay yedirmezdi.

***

Yemekleri bittikten sonra hemen eve dönmek istememiş, çıkıp dans etmeyi teklif etmişti Minho. Sonuçta yarın cumartesiydi.

Kulübe geçerken Seungmin Felix'i de aramış, onu da çağırmıştı. Sarışının alkole ve dansa hayır demeyeceğini biliyordu.

"Benden daha yakın oldunuz resmen, Hyung ne zaman sorsam sizinle takılıyor," dedi Felix. Shot atmaya bara gelmişlerdi. Bu dediğiyle dönüp dans pistinin karşı tarafında bir süredir aynı çocukla dans eden Minho'ya baktı.

"Evet, oyun daha da yakınlaştırdı bizi. Kıskandın mı?" Pis pis sırıtarak sordu.

Omzuna vurdu Felix. "Ya hayır tabii ki. Arkadaşlarımın yakın olmasına mutlu olurum ancak. Toplu da buluşalım hatta. Jisung'la benim doğum günümü birlikte mi kutlasak bu sene?" Heyecanlı heyecanlı kulağına konuşuyordu.

Normalde farklı arkadaş gruplarını pek karıştırmayı sevmezdi Seungmin. Doğum günlerinden veya hikayelerden birbirini tanıyorlardı. Ama şimdi Minho da aralarına bu kadar iyi uyum sağlamışken kötü bir fikir olmadığını düşündü Seungmin.

"Hmm, konuşuruz bunu," dedi.

O sırada Minho kolundaki çocukla beraber yanlarına gelmişti. "Bademli votka mı attınız yine?"

"Hıhı. Size de söyleyelim mi?"

"Yok, su almaya geldik. Kaçıyoruz biz birazdan," diye haber verdi Minho. Onlar konuşurken barda sıra bekleyen çocuğu tanıştırma gereği duymamıştı. Jisung ve Hyunwoo hakkında konuşmaları beklediğinden daha başarılı olmuş görünüyordu.

Graphic Design is My Passion! // MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin