2.Bölüm

430 69 116
                                    

Keyifli okunmalar dilerim.






  CANAVARIN KAFESİNDE
   2.BÖLÜM





NİL ARKAN


Bir müzik sesi.

Zihnimin içinde dakikalardır yankılanan, içine haps olduğum karanlıkta bana cehennem ateşini tattıran. Kör kuyularda tutsak bırakan bir müzik sesi.

Hafif, hoş bir melodi ama çıkaramadığım bir melodi.

Sonu belli olan bir hikayenin içindeydim. Yarım, eksik ve kesik bir sondaydım. Bıkmadan usanmadan yeni bir son yazmak için uğraştım kendime ama her seferinde çok daha kötüsüyle karşılaşıp, yere daha sert çakıldım.

Maşayla yakılan siyah saçlarım sırtıma doğru süzülüyordu. Üzerimde kırmızı saten bir elbise vardı. Straplez, kolları omuzlarıma doğru düşen ve kalçalarımda derin bir yırtmacı olan kuyruklu bir elbiseydi.

Nişan için alınmıştı.

Gecenin karanlığını kuşanan gözlerime hafif bir göz makyajı yapılmış, beyaz tenime renk gelmişti. Dudaklarımda elbisemle bire bir aynı tonda bir kırmızı ruj hakimken ayağımda ki gümüş topuklular bir diken gibi batıyordu tabanlarıma.

İçimde bir boşluk vardı. Günlerin, gözyaşlarımın ve haykırışlarımın bugünün sonunda bana getirdiği koca bir boşluktu.

"Nil?" Ablamın kapının arkasından kulaklarıma sızan sesi gözlerimin aynadaki yansımamdan kopmasına ve kapalı kapıya çevrilmesine sebep oldu. "Hazır mısın? Herkes bizi bekliyor."

Boğazım düğüm düğüm olurken istemeye istemeye sırtımda bir kamburla oturduğum sandalyeden ayaklandım.

Dolan gözlerimden yaşlar akmaması için gözlerimi tavana dikerken elimle yüzümü yelledim.

Derin derin nefes alırken, "Vural aşağıda," demesiyle dudaklarımı birbirine bastırdım. "Ağaç oldu çocuk. Çabuk ol."

Vural.

Vural Demir Kaya.

Cehennemin kapılarının bana açıldığı o yolun adıydı.

Abiyemin eteğini toplarken ayağımdaki yüksek topuklar sendelenmeme sebep oldu. Adımlarımı balkona doğru atarken, sürgülü kapıyı çektim ve buz gibi ayazın soğuğu yüzüme çarptığında vücudum taş kesildi.

Tereddüt dolu birkaç adım attığımda, büyük bir organizasyon tarafından hazırlanmış olan otelin bahçesinin ışıklarla aydınlattığını ve insanların mutlulukla dolu olduğunu gördüm. Yağmur hafif çiselediği için bahçenin üzeri kapatılmış ve inen camlar yeniden kaldırılmıştı.

Avuçlarım saten eteğimi iyice kavradı. Bütün nefretim içimde yer bulduğunda bir kız çocuğu babasından ne kadar nefret edebilirse o kadar nefret ettim babamdan.

Gözlerim tamamı dolu olan bahçede gezindiğinde onu gördüm.

Uzun, heybetli ve kalıplı bedeni siyah bir takım elbisenin içinde oldukça iyi görünüyordu. Onu ilk gördüğüm günden beri her daim düzenli olan kumral saçları yine düzenli ve özenliydi. Ceketinin cebine iliştirilmiş, kırmızı, saten bir mendil vardı. Beyaz teninin soğuktan kızardığını fark ettim ama buna rağmen yüzü dümdüzdü.

Her şey çok kötüydü. Kötülüğün hakim olduğu bu dünyada biraz olsun mutlu olmak yasaktı. Belki de bu yüzden, bunu bildiğimden o ela gözlerin tıpkı bir zehir gibi yavaş yavaş içime işlemesi, göğüs kafesimin ziftle dolmasına sebep oluyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 21 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

CANAVARIN KAFESİNDE +18Where stories live. Discover now