Selam gençlik, tek tük olan okuyucularım mı deseydim? Sadece voteların artmasını bekliyorum. Yıldıza basıverseniz benim için, okunma o kadar da az değil. Umarım başarılı olmuştur. Bu, şu ana kadar yazdığım en uzun bölümdü.
Mulimedia : partinin yapıldığı villa , video ise benim şuan favori şarkım olan nicki minaj - hey mama.
~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~ ~
Müdürün odasında durmuş ve bakışlarımı ayağımda sabitlemiş, bir ileri bir geri sallanıyordum. Diğerlerinin de benden farkı yoktu aslında. Kıvanç, her zamanki gibi 'benim olayla bir ilgim yok' duruşunda; Mert, kapıya kaçamak bakışlar atmakta; Selen, deri koltuğa yayılmış bir şekilde oturarak Kıvanç gibi olaydan sıyrılma çabalarında; Berk, Selen'in karşısında Selen ile aynı pozisyonda; Kutay, her zamanki 'hayat umurumda değil. Sikmişim kuşları' modunda ve Sanem de bizi durumdan kurtarma çabalarındaydı. Klasik bizim tablo yani. Kutay da artısı.
Sabah sınıfa gelen kişi keltoştu ve şu boya balonları yüzünden yedi kişiyi de odasına çağırmıştı.
Sanem işi batırmadan hallettiğinde ve keltoşun 'tamam çocuklar bir daha olmasın..... çıkabilirsiniz' dediğini duyduğunda derin bir oh çekti. Selen, keltoşun odasından çıkan ilk kişi olmuştu. Ondan sonra biz de sırayla odadan çıkmaya başladık.
En arkada kalan ben keltoşa cici cici gülümsedim ve kapıyı kapatıp bizimkilere döndüm.
"Cidden, ceza alacağımızı unutmuşum."
"Valla okulun camlarını falan silemem. Benim boya balonlarıyla bir ilgim yok. Gidiyorum."dedi 'adı komik olan ve egosunun şuan önünde yürüdüğü şahıs'. Kim olduğunu tahmin etmişsinizdir.
"Camları mı sileceğiz? Ben cam falan silmem."diye kulağımın dibinde aniden çemkiren Selen ile sıçrayıp, sırtını izlediğim ve hala koridordan merdivenlerin oraya gidememiş olan Kutay'dan gözlerimi ayırdım.
Kıvanç işi şakasına vurup "Kulağım, duyamıyorum."dedikten sonra elinin tersini alnına koyup yeşilçam filmlerini taklit etmeye çalışarak "Nayır,nolamaz. Duyamayacağım."diyip yalandan ağlama sesleri çıkarmaya başladı.
"Nasıl yani doktoy amca, aytık duyamayacak mıyım?"dedi Mert Kıvanç'ı devam ettirerek.
Bu ikilinin adını bundan sonra ölüm ikili koyuyorum. Nokta.
İkisine sırıtıp gözümü, müdür odasının tam karşısında duran panoda renkli ve süslü harflerle 'Parti' yazan A4 kağıdına çevirdim.
Panoya yaklaşırken, kendi kendine şakalaşan tayfa beni farkedip peşimden geldiler.
Arkamı aniden dönerek hepsinin sıçramasına sebep olup, onları gözlerimi kısarak şöyle bir süzdükten ve karar verdikten sonra "Gidelim, parti varmış."dedim.
Beni onaylayan iki kıza tebessüm edip bakışlarımı erkeklere çevirdim.
Kıvanç dünden razı gibiydi zaten. Mert de Kıvanç'a uyacağından sorun olmazdı, o ikisi yapışık ikiz gibilerdi. Bu duruma uyum sağlayamamış olan Berk'e tek kaşım yukarıda bakmaya çalıştım.
Ama sadece çalıştın.
Yapamayacağımı anlayınca, yüzümün aldığı garip hali düzeltip "Berk, ne düşünüyorsun?"diye sordum.
Berk düşünceli halinden çıkıp "Tamam, havuzda varmış. Götünüzü ocak ayında soğuk suya sokmaya meraklısınız anlaşılan."dedi.
"Oha oğlum havuz varmış. Ayrıca ocak ayı neden soğuk oluyor ki? Sonuçta ocak ayı. Ocak sıcak olur. Acaba gelenler bizim okuldan mı, bizim sınıftan mı olacak? Kendi arkadaşımızı götürebiliyor muyuz ki? Dışarıdan biri gelebilir mi acaba? Kesin villadadır. Havuz da kapalıdır. İçkide vardır orada şi-" derken merdivenlerden inmeye başladığı için onu duyamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Böyle Olmaz (BBO)
De TodoAdım Hera. Hera Yıldırım. Bana genelde -okulda- 'asabi' ya da 'derskurtaran' diye seslenirler. Derskurtaran demeleri dersi kaynatmalarını sağlamam, adından da anlaşıldığı gibi ^^. Asabi ise bizimkilerin bana taktığı lakap. Bu da bizim yaşadığımız ma...