almina
"sen kimsin?" dedi şeytan.
karşımda duran kız hayatımda gördüğüm ilk şeytandı. ağzım yavaşça aralanmış, boynuzlarından kapkara olan kanatlarına kanatlarından ise gözlerine bakıyordum.
ucu çok sivri duran simsiyah boynuzlarına dikkatimi o kadar vermiştim ki farketmiş olacak ki kaşları çatıldı.
"asıl sen kimsin?" diye karşılık verdim.
anında cevap alamadığı için dişlerini birbirine bastırdı yavaşça. kafası hafiften içeriye bakmak için kaydığında sağa doğru adım attım.
"babamı mı arıyorsun?"
"şahin senin baban mı?" diye sordu. babamın ismini direkt kullandığından kaşlarım aralansa da en sonunda başımı salladım. babam ondan en az yirmi yaş büyükken ona ismiyle hitap etmesi oldukça garip gelmişti.
başını yere doğru çevirdi. "yani almina sensin?" diye mırıldandı.
görünüşe göre bu kasabada beni tanımayan kimse yoktu. "evet, benim." dedim. "şimdi cevap ver sen kimsin?"
bana birkaç saniye baktıktan sonra konuşmaya karar verdi. tam ağzını açtığında arkadan yeri delmeye çalışıyormuş gibi yürüyen birkaç ses ile sustu.
şeytanın arkasında farkettiğim iki kişiye çevirdim gözlerimi. biri kız biri erkekti. erkek olan yürürken yüzüne takındığı ifadeye göre çok hınzır duruyordu, çelimsiz bir vücudu ve yüzünü oldukça güzel gösteren küçük bir burnu vardı. onun yanında kız ise erkekten daha uzundu. kahverengi saçları sırtına kadar geliyordu. açık kahverengi gözleriyle sakin bir ifadesi birbirini tamamlıyordu.
"selam, şeytan hanımefendi ve yeni melek hanımefendi." dedi erkek melek.
şeytan sinirle ona döndü ve erkek meleğe bir adım yaklaştı. "bana öyle seslenme." dedi sertçe.
erkek melek sinirlenen şeytanın karşısında yavaşça ellerini kaldırdı. "özür dilerim. bayan—"
şeytan daha da kaşlarını çattığında yutkundu. yanındaki kız erkek meleğin haline gülüyordu, keyif alıyormuş gibi bir hali vardı.
"ıımm.. kız—.. ıı.. dişi..?"
"bana. seslenme." diye gürledi şeytan. o kadar korkutucu gözükmüyordu ancak erkek melek tırsakça başını salladı. bana son bir kere baktıktan sonra arkasını döndü.
"şahin burada değil, sizin de yeni ırkçı arkadaşınız var." dedi şeytan.
beni kastettiğini farkettiğimde "ben mi?" diye sordum. "ben ırkçı falan değilim."
bizden birkaç adım uzaklaşıp bana döndü. ona baktığımda inanmayan bakışlarını hissetmiştim. bana bakarken gözlerimi onun mavi gözlerine kilitledim. ben pes etmezken kendi hızla gözlerini çekti. tüm meleklerden kaçtıktan sonra bana nasıl ırkçı diyebilirdi ki? hayatımda ilk defa bir şeytan görmüştüm sonuçta.
bizden iyice uzaklaştığında kanatlarını hareketlendirmeye başladı. kısa süre içinde bu hareketlerini onu yukarıya doğru taşımış, uçabilmesini sağlamıştı.
ağzım açık onun uçarak bizden uzaklaşmasını izlerken erkek melek bana sırıtarak baktı. "havalı değil mi, o kız burada uçmayı öğrenen ilk angemonlu."
"ben baran bu arada." diyerek elini uzattı. elini sıkarken yanındaki kızı işaret etti. "bu da yüzücü."
ne dediğini anlamaya çalışırken yanındaki kız barana küçük ama acı dolu gözüken bir tekme atmıştı. baran acıyla elini çekmek zorunda kalmıştı.
"..thalia demek istemiştim." diye mırıldandı. ismini duyunca ne olduğunu anlamlandırdığım yunan kıza baktım ve başımla selam verdim.
"amerikada olsan kimse seni sevmezdi." dedi thalia, barana.
"o niye?"
"sürekli cinsiyet belirtip duruyorsun." dedi thalia. baran omuz silkti. "sadece incelik yapıyordum."
"seninki baya kalın oldu."
baran kendini düzeltirken yandan thalia'ya baktı. ardından baran bana dönerek gülümsedi. "şahin abinin kızısın değil mi?"
"evet."
"baban çok yakışıklı bu arada."
"kız geleli on dakika oldu baran."
"e yakışıklı adam."
"bir sonraki yaşamımda çirkin bir baba istiyorum." diye mırıldandım. thalia dediğimi duyduğunda kıkırdamıştı. başımı hafif kaldırarak thalia'ya baktım.
"şu şeytan.." dedim. "kim tam olarak?"
açıkça şuan ilgimi çeken o gizemli şeytandı. hayatım boyunca meleklerle yaşamış biri olarak şeytanları merak ederdim. yaşadığım kısım şeytanların garip olduğunu düşünse de benim sadece ilgimi çekiyordu, yada sadece o şeytan ilgimi çekiyordu.
baran hemen konuya atladı. "o da yeni aslında. birkaç ay önce geldi. ilker abiyle kalıyor." dedi. "daha doğrusu ilker abinin kızı, üvey kızı."
"üvey?"
"biraz kötü bir durum yaşamış. ailesi öldürülmüş, melekler tarafından." dedi baran. "ismini hala kimseye söylemedi, nefret ediyor tüm meleklerden."
"herkes ona vahşi şeytan diyor. normalde kimseyle konuşmaz, bugün bizimle konuşmasına şaşırdım." dedi thalia.
"anladım."
şeytanın sinirini biraz daha anlarken babamın sesini duymamla karşıya baktım. yanında başka bir adamla konuşarak buraya doğru geliyordu.
"ha bak, ilker abi bu." dedi baran. "üf, ilker abinin de baby face hali çok yakıyor ya."
"baran senden büyük her adama yeltenmeyi bırak."
"e yakışıklı adam."
thalia iç çekerken sırıttım. babamlar bizi gördüğünde gülümsedi. "selam çocuklar. tanıştınız mı?" diye sordu babam.
"evet." dedi baran. thalia sadece başını salladı. babam yüzüme bakma gereği bile duymuyordu. gitmeden önceki kavgamızı unutmak istemiyordu demek ki.
ilker adlı adam bana döndüğünde bana güler bir yüzle baktı. "merhaba almina, ben—"
"ilkersin, biliyorum."
kaşlarını yavaşça kaldırdı ancak gülümsemesini azaltmamıştı. "hmm, benden bahsetmişler demek ki."
babam onlara baktı. "neyden bahsettiniz başka?"
"sakalsız halinin yakışıklı olduğunu." dedim. tabi o cümlenin hemen ardından derin bir sessizlik oluştu.
⎯⎯⎯⎯⎯
twink eklenmeyen hikaye hikaye değildir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
vahşi şeytan # gxg
Romanceailesinin boşanması üzerine şehirden uzak bir yere, dağa taşınan melek ırklı almina, herkes tarafından vahşi denilen şeytan ırklı efşa ile tanışır. ・düzyazı & texting