ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: "Aşka aşık olmak."

636 93 142
                                        

Herkese selamm! 🤍

Önce kısa bir şey söyleyeyim. İstanbul Tüyap kitap fuarını severim. Kalabalık olur ama gitmeyi planlıyorum. Buradan söylemiş olayım. 9 Kasım'da iki arkadaşımla beraber oralarda olacağım. (İmza için değil) ama siz de oralarda olursanız ve görüşmek, tanışmak isterseniz gelmekten yazmaktan çekinmeyin demek için geldim. 

Twitter ve Instagramda mervenbooks hesabıyla bana ulaşabilirsiniz. 

Geçen gün mektup özel bölümü yayınladım. Bunun devamı gelebilir, şu anlık belli değil. Bol yorum bekliyorum. Son kısımları empatiyle okumanız tavsiye edilir. Keyifli okumalar ve sevgiler...

Bölüm şarkısı: Durma Yürüsene • Melike Şahin

Bölüm şarkısı: Durma Yürüsene • Melike Şahin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Susmayacaktı. Bugün telefonlar susmayacaktı.

Bugün korkunun sözlük karşısında karşılığı, o olacaktı. Olmuştu da. Onunla konuşurken birden kapanan telefondan beri huzursuzdu adam. Telefonunun çekmediği için kapandığını düşünüyordu ama yine tekrar arayıp ulaşamadığından beri düzenli aralıkla telefonuyla bakışıyordu. En azından bir mesaj görmeyi umarken içeride yamaktan aldığı sigarayı yakıp bir köşeye geçti. Yıllarca ağzına bile sürmediği sigarayı bazen canı fena halde istiyordu.

Dakikalar sonra elindeki telefon hem titremeye ve çalmaya başladı. Arayan Süveyda değildi. Buna içi daha çok sıkıldı. Beceriksizce içtiği sigarayı bu bahaneyle yere atıp söndürdü. Telefonu cevaplayıp kulağına götürdüğünde, "Yakıştı mı ya? Görmedim duymadım halleri falan," dedi bir adam, o daha "Alo?" bile diyemeden. 

"Ne? Ne diyorsunuz? Kimsiniz?" 

"Önemi olmayan sorular sorma, İlhan. Ben senin kim olduğunu biliyorum ve önemli olan bu. Şimdi beni dinle. Her şeyin bir bedeli olmalı, değil mi? Bizi kurtların önüne atmanızın bedeli de afili olacak. Detaylı anlatmıyorum, sürprizi kaçmasın diye." Hafifçe güldü.

İlhan'ın nefes alışverişi değişirken sabit duramadı, oradan oraya yürümeye başladı. "Bedel... Ne bedeli? Neyden bahsediyorsun?" Sesinin ölçüsünü yükseltmeden duramamıştı çünkü dakikalardır hissettiği huzursuzluk ile bir kalıba giren bu noktadan hiç hoşnut değildi. 

"Hemen bağırma," dedi telefonun ucundaki adam. "Bak, bence ne yap biliyor musun? Harun Bey'in yanında mısın şu an? Değilsen hemen onun yanına git bence. Bir bak."

"Ne anlatıyorsun lan sen?" dedi yüksek sesle. Adımları mutfağa oradan da restoranın içine ilerlediğinde defalarca kez "Kim olduğunu söyle bana önce?" diye sorduysa da cevabını bir türlü alamadı. Restoran gitgide dolmaya başlarken gözü ilerideki geniş masaya takıldı. Harun Bey, kendisi için ayarlanan masada oturuyordu. "Geldi mi?" diye sordu telefondaki adam.

"Ne?"

"Ne değil, kim diye soracaksın."

Saate baktı telefonun ucundaki adam. Evin manzarasının en güzel olduğu yerde, koltuğa ayaklarını uzatmış oturuyordu. Şu an tam vakti olmalıydı.

Bir Adın Kalmalı Geriye | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin