Kahvem sağ, neredeyse bitmek üzere olan siyah tükenmezim ve istatistiklerin bulunduğu dosya sol elimde olmak üzere toplantı odasına doğru ilerlemeye başladım. Saat akşam 7'ye geldiğinden ötürü şirket neredeyse bomboştu. Cam zemininin üzerinde topuklularımın çıkardığı ses hariç koridor sessizdi. Normalde olsa bu saatte çoktan evde ve yemeğimi yiyor olurdum ama Miranda öğleyin attığı mail'de önemli bir konu olduğunu ve saat 18.45'te 3. kattaki toplantı odasında olmam(ız) gerektiğini yazmıştı.
Sonunda toplantı odasına vardığımda beni karşılayan şeyler büyük masanın etrafında toplanmış olan mutsuz iş arkadaşlarım (ki biz bu masaya Calvin ile aramızda Felaketler Masası diyorduk), Miranda'nın attığı öldürücü bakış ve Calvin'in "Beth!" diye bağırıp yanına çektiği sandalyeyi işaret etmesi oldu.
Sandalyeye oturduğumda 5 dakikalığına olayın ne olduğunu anlamak için bağırışları dinlemeye çalıştım. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, Miranda'nın aldığı hakaretlere karşı verdiği cevapların ya da büyük beyaz tahtaya siyah keçeliyle yazdıklarının -ya da çizdiklerinin- hiçbirini anlamadım ama şunu söyleyebilirim ki bağırışlarından ve gözlerinden saçtığı ateşlere bakarak çok ama çok sinirliydi.
Sonunda vazgeçip Calvin'e dönüp neler olup bittiğini sordum. İlk önce derin bir nefes çekip kulağıma eğildi. "2015 istatistiklerine bakılacak olursa bu sene şirket geçen seneye kıyasla hiç gelir elde edememiş ve zarar olmadığı gibi ortada bir kâr da yok. Miranda ise fikirler istiyor ve her ortaya atılan fikri beğenmediğinde ortam daha da geriliyor ve işte şimdi de kavga ediyorlar. Fikrin varsa konuş ama sana tavsiyem sus ve toplantının sonlanmasını bekle. Tabii kovulmak istemiyorsan." Omuzlarımı düşürdüm ve Miranda'ya odaklanıp düşünmeye başladım. "Büyük bir promosyon şirketiyle işbirliğine girelim ve bu haberi tüm rakip ve dost şirketlerin arasına sızdırmış gibi yapalım. Mutlaka dikkatlerini çekeceğizdir. Öyle bir şirket olsun ki, kimsenin ulaşamadığı ama bizimle iş birliği yapmalarının sonunda herkesin şok olacağı bir tane. Ve bu sayede başka firmalar da bize dönüp anlaşmaya çalışırlar." Bir anlığına herkes bana ve cesaretime hayranlıkla bakıyor olsa da bu bakışlar uzun sürmedi ve herkes gözlerini devirdi. "Keşke toplantıya 10 dakika kadar daha erken gelmiş olsaydın Bethany. Belki o zaman zaten bu fikri son 20 dakikadır tartışıyor olduğumuzdan haberdar olurdun." dedi Miranda alay edercesine. "Tartıştığınız şey ne o zaman? Fikir istediniz ve sundum, sorun nerede?" Bu sefer Calvin beni başka birinin alay edercesine cevap vermesinden kurtarmak istercesine soruma yumuşaklıkla cevap verdi. "Öyle bir şirket yok gibi gözüküyor. Yani, var ama önceden konuşup anlaşmaya çalıştığımız ve başaramadığımız firmalar." Kaşlarımı çattım. "Şu ana dek adı geçen firmaları görebilir miyim?" Miranda önünde durduğu ve saatler gibi gelen süre boyunca yazı yazdığı tahtayı işaret etti. Gözüm miyop olduğundan ve tahtadaki hiçbir şeyi seçemediğimden ayağa kalktım ve tahtanın önüne geçip onlarca şirketin adına göz gezdirdim. Tüm uğultular daha bu şirkette 3. ayını bile doldurmamış bir kızın kalkıp onca senelerdir burada çalışan insanlara kafa tutmasına karşı kesilmişti.
Firma adlarını okumayı bitirdiğimde (belki 25 belki 30 tane), bir firmanın eksik olduğunu biliyordum. Ama hangi firma bir türlü aklıma gelmiyordu. "İşin bitti mi Johnson? İzninle toplantıya devam et-" Bir anda aklıma gelen isimle Miranda'nın lafını kestim ve heyecanla bağırdım. "Styles! Styles Promosyon! İngiltere'nin son 3 yıl içinde en büyük çıkışını yapan promosyon şirketi!" Bir anda tüm gözler merak, heyecan içinde bana çevrildi. Tabii her zamanki gibi, Miranda yine surat asacak ve laf edecek bir şey bulmuştu.
"Bethany, saçmalama. Harry Styles'dan bahsediyoruz. Ne olursa olsun, bizimle iş birliği yapmayı kabul etmeyecektir." "Diye düşünüyor tüm firmalar. Peki ya biz bu düşünceyi yerle bir eder ve onlarla iş birliği kurmayı başarırsak? İşte o zaman diğer firmalar bizimle çalışmayı düşünür. Herkes bizi imkansızı başaran firma olarak tanır. İstediğimizde bu değil mi zaten?" Bir anda tüm odayı gülüşmeler, 'Evet!' diye bağırmalar doldurdu. İlk kez Miranda gülümsedi. "Peki Bethany. Ama bu görev senin. Eğer Styles'ı bizimle çalışmaya ikna edersen, şirketin yeni satış danışmanı olursun. İstediğin bir kişiyi kendine asistanın olarak seç, kim olursa olsun. Ama bir hafta, sadece bir hafta süren var. Yoksa bu şansı elinden alır ve başka birine veririm görevi." Heyecanla gülümsedim. "Peki, efendim."
Toplantı verilen karar sonrası sonlanmıştı. Çıkar çıkmaz Calvin beni kenara çekti ve herkes uzaklaştıktan sonra konuşmaya başladı. "Ne yaptığını görmüyor musun? Başaramayacağından emin ve seni rezil etmek istiyor. Beth, Styles Promosyon'dan bahsediyoruz. İngiltere'nin en büyük 4., en egoist 1. şirketi. O Harry Styles denen heriften 3 ay sonrası için bir randevu kapabilirsen şanslısın demektir! Hem zaten dediğim gibi, egoistin önde gideni. Randevuyu alsan bile asla ama asla bizimle çalışmayı kabul etmeyecektir." Kaşlarımı çattım ve kendime güvenle konuşmaya başladım. "Cal, Miranda'nın da Harry Styles denen herifin de bu hafta kıçına tekmeyi basacak ve 'Buna alışın sürtükler!' diyeceğim. Ayrıca, yardımcım olarak tahmin et kimi seçtim? Seni -sus ve itiraz etmeyi kes-. Bu bizim için bir şans Calvin! Şu siktiğim şirketinde herkese kendimizi kanıtlayıp daha sadece 23 olan iki gencin 50'lik Miranda'dan bile iyi olduğunu gösterebiliriz! Başaracağız! Biliyorsun!"
Ve böylece biraz duygu sömürüsü ve biraz da gazlama yolu ile Calvin'i bu işe ikna ettim. Hem, en kötü başımıza ne gelebilirdi ki?
***
yazar notu: ilk bölüm hikayenin taslağı ve başlangıç noktası. kısa biliyorum, ama bu bölüm bu hikayenin altyapısı diyebiliriz. ben bu hikaye için hiç olmadığım kadar heyecanlıyım ve biliyorum ki ilerleyen bölümlerde siz de benim kadar seveceksiniz bu hikayeyi. tamamen doğaçlama yazıyorum ve kafamda ilerisi için hiçbir şey yok ama bundan sonraki 5 bölümü kafamda yazmayı bitirdim bile. her neyse, oy vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın lütfen, her gün yeni bölüm gelecek emin olabilirsiniz! sizi çokk seviyorum <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ortak
أدب الهواةBethany Johnson, bir promosyon firmasında çalışıyor ve çok önemli bir görev aldı. Eğer bu görevi zamanında başarıyla bitirirse terfi alacak ve şirkettekilere sadece 23 yaşındaki bir genç kızın neler yapabileceğini gösterecek. Sadece bir hafta içeris...