2

23 0 0
                                    

Calvin'in siyah BMW'sinden indikten sonra önümdeki devasa binaya göz attım. Üzerinde siyah harflerle 'STYLES PROMOTION' yazıyordu ki bu bile kalbimin küt küt atmasına yetmişti. Daha randevum bile yoktu, Calvin'in onca uyarılarına rağmen hiçbir önlem almadan direk firmaya gelmeyi tercih etmiştim. 

Binaya korku saçan gözlerle bakmaktan vazgeçip içeri girmeye karar verdim. Cal hemen arkamdan benimle beraber resepsiyona doğru ilerliyordu. Sarışın kadın, kafasını önündeki bilgisayardan kaldırıp önce bana, sonrasında Calvin'e baktı ve samimiyet dışı geniş bir gülümseme ile konuşmaya başladı. "Merhaba. Size nasıl yardımcı olabilirim?" Kaşlarımı çatmayı kesip gülümsemeye çalıştım (sadece çalıştım). İçleri gerginliğimden ötürü sırılsıklam olmuş ellerimi eteğime sildim. "Şey, biz Harry Styles ile görüşmek için geldik." "Randevunuz var mıydı?" 

Boğazımı temizledim. İşte şimdi başlıyorduk. "Ha-hayır. Ama uzun-" "Üzgünüm bayan -ve bayım- ama eğer randevunuz yoksa Bay Styles'ı görmeniz için en erken zaman, şey," elindeki mouse'u ileri geri oynattı ve klavyede 2-3 tuşa bastı "6 ay 18 gün 4 saat sonrası." Yapmacık gülümsemesi genişledi. 

Bugün, ne olursa olsun, Styles'la konuşup bizimle çalışmaya ikna edecektim. Ne olursa olsun. 

"Bakın anlamıyorsunuz. Eğer bugün Bay S-" "Bayan, eğer verdiğim tarihe randevu almayacaksanız lütfen binayı terk edin yoksa güvenlik görevlilerini çağırmak zorunda kalacağım." "Peki, iyi günler." 

Tabiki de o son 3 kelime benden değil Calvin'den çıkmıştı. Tam ağzımı açıp itiraz edecekken beni kolumdan çekti ve kapıya doğru sürüklemeye başladı. Kapıdan çıktığımız anda kolumu ellerinden çektim ve kaşlarımı sinirimi belli etmek istercesine çattım. "Calvin! Ne sikim yaptığını sanıyorsun sen?! Eğer o göt herifle bugün konuşmayı becerirsem terfi alabilirim! Beraber çalışabiliriz!" "Bethany! Kadın 6 ay diyor! Bugün, ya da bu hafta, ya da bu ay, o herifle konuşma gibi bir ihtimalin yok! Şimdi saçmalamayı kes ve rezil olmadan şirkete geri dönelim!" 

Bakın, ben gerçekten keçi inadına sahip olan sayılı insanlardanım. İstediğimi almak zorundayım. Hemen, şimdi. (Ya da bu hafta içinde herhangi bir zaman da olabilir. Yeter ki bu hafta olsun.)

"Oraya gidiyorum Calvin ve zaferle de geri dönüyorum, tamam mı? İstiyorsan gelirsin, istemiyorsan Emily'i ararım ve yardımcım olarak onu seçtiğimi söylerim." Derin bir nefes çekti ve gözlerini kapadı. "Pekala. Ama eğer beceremezsen ve rezil olursan 5 ay boyunca yatakları sen toplayacak ve evi sen temizleyeceksin. Her hafta." "Anlaştık!" Sevinçle olduğum yerde zıplayıp Cal'in yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Şey bu arada, en yakın arkadaşımın bir gay olduğunu söylemiş miydim?

***

Calvin'le konuşmamızın üzerinden 2 saat geçmişti ve bu 2 saat içinde 4 kere resepsiyonu fazla zorlama sonunda ve 1 defa da gizlice asansörle Harry Styles'ın ofisinin bulunduğu kata çıkmaya çalışırken atılmıştık. Anlaşılan o ki, resepsiyondaki sarışın kadın da asansörü kullanma ihtiyacı duymuştu. 6. kattayken aynı kadın tarafından şirketten attırılmıştık. Lanet olsun sana, Eva!

5. kez şirketin dışına çıktığımızda Calvin bu kadarın yeterli olduğunu ve yarın da gelebileceğimizi söylüyordu. Ne olursa olsun vazgeçmeyecektim. 

Tekrar şirkete girdiğimizde, Cal'i kolundan çekerek asansöre doğru koşmaya başladım. Son gaz koşarken Eva'nın arkamızdan "Siz ikiniz! Son kez diyorum, buradan çıkıp gidin!" diye bağırışını duymuştum. Şey, rüyanda görürsün tatlım. 

Koşarken önüme bakmıyordum ve Calvin sürekli olarak durmam için bağırıyordu ama bunu öylesine söylediğini sanıyordum, birine çarpmak üzere olduğum aklımın ucundan bile geçmemişti. 

OrtakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin