1-Bakanın Oğlu

282 68 45
                                    

Oy sınırı 50, yorum sınırı 50. Sınır hızlı dolarsa yeni bölüm bugün gelebilir. İyi okumalar.

Hogwarts treni İskoçya'ya doğru yol alırken yağmur damlaları camlara çarpıyordu. Hava son bir haftadır olduğu gibi yine yağmurluydu ve Angel yazın güneşli günlerini özlüyordu.

Aynı zamanda yazın okulsuz geçen günlerini de özlüyordu ama bunun sebebi Hogwarts'ı sevmemesi değildi. Aslında Hogwarts onun hayal bile edemeyeceği kadar mükemmeldi ve her tatil bitişi Hogwarts'a büyük bir hevesle dönerdi.

Ama ilk kez Hogwarts'a büyük bir hevesle dönmüyordu ve bunun tek sebebi aptalın teki oluşuydu.

Düşünmek istememesine rağmen aklına bir kez daha aynı gün geldiğinde içi kendi kendini lanetleme isteğiyle doldu. Nasıl bu kadar aptal olabilmişti? Nasıl onun yalanlarına inanabilmişti?

Barty aptallığı karşısında çok eğlenmiş olmalıydı. Ama en çok zevk aldığı anın tüm okulun önünde kendisini rezil ettiği an olduğundan emindi.

"Benim bir Bulanığa aşık olabileceğime gerçekten inandın mı Watson? Düşündüğümden çok daha aptal çıktın."

Barty'nin sözleri zihninde yankılanırken akmak üzere olan gözyaşlarını güçlükle bastırdı. O şerefsiz yüzünden yeterince gözyaşı dökmüştü. Artık onun için dökecek bir damla gözyaşı bile yoktu.

Kendisini toparlayıp bakışlarını kedisine çevirdiğinde Pofuduk'un hâlinden memnun bir şekilde kucağında uyumaya devam ettiğini gördü. Sonra da elini kedisinin sarı tüylerinde gezdirip hafifçe tebessüm etti. Neyse ki kedisi aptalın teki oluşunu umursamıyordu.

***
"Barty, adamım benim!" dedi Slughorn, Barty, C kompartımanına girerken büyük bir hevesle. "Seni görmek çok güzel."

"Sizi görmek de öyle Profesör." dedi Barty, sözlerinin tam tersini düşünmesine rağmen sesi son derece samimi çıkmıştı. Aslında Barty'ye kalsa Slughorn'un hiçbir organizasyonuna katılmazdı ama Karanlık Lord bu adamla iyi geçinmesini istiyorsa Barty de onun istediği şeyi yapacaktı.

"Baban nasıl evlat?"

Slughorn her zamanki gibi babasını sorduğunda Barty gözlerini devirmemek için kendini zor tuttu. Slughorn'un kendisiyle ilgilenmesinin tek sebebinin Bakan olan babası olmasından nefret ediyordu.

Aslına bakılırsa Barty babasıyla ilgili her şeyden nefret ediyordu. Ama bundan nefret etmesi herkesin onu yalnızca Bakanın oğlu olarak gördüğü gerçeğini değiştirmiyordu.

Babasının iyi olduğunu söyleyip Slughorn'la onun hakkında kısa bir sohbet ettikten sonra Regulus'un yanındaki koltuğa oturup diğer misafirlere bir göz attı.

Kendi senesinden bir Gryffindor'luyu tanıyıp yüzünü buruşturdu. Sanki onlarla aynı okulda okumak zorunda olması yeterince tiksinç değilmiş gibi bir de Slughorn'un kulübünde karşılarına çıkmalarından nefret ediyordu.

Bulanığın yanında iki Gryffindor daha oturuyordu. Onların karşısındaysa iki Ravenclaw ve bir Hufflepuff. Snape de kompartımandaydı ve her zamanki gibi somurtuyordu.

Bakışları tüm kompartımanda gezinip kapıya en yakın koltukta oturan kahverengi saçlı kızda takılı kaldığında kızın üzerinde sarı bir elbisenin olduğunu fark etti. Anlaşılan sarı renge olan aşkı hâlâ devam ediyordu.

Bakışları kızın üzerinde oyalanmaya devam ederken kendisini hâlâ aynı parfümü kullanıp kullanmadığını merak ederken buldu. Saçma bir şekilde insanlara hayır diyememe huyunun devam edip etmediğini de merak ediyordu.

Bir süre sonra kızın bakışları da kendisini bulduğu için göz göze geldiklerinde kız kendisine nefret dolu gözlerle baktı.

Barty daha çok onun kendisine sevgi dolu gözlerle bakmasına alışıktı. Kendisine kızgınlık dolu gözlerle baktığını gördüğü de olmuştu, kırgınlık dolu gözlerle baktığını gördüğü de.

Ama nefret dolu bakışlar. İşte bu bir ilkti.

Sevimli Hufflepuff'ının nefret duyabileceğini bile düşünmezdi oysaki.

Düşünmediği ikinci şeyse Angel'ın aniden ayağa kalkıp Kaymakbirası bardağını başından aşağı boşaltması, düşünmediği üçüncü şeyse daha bunun şokunu atlatamadan yüzüne sert bir tokat atmasıydı.

ANGEL 【Barty Crouch Jr】Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin