Nottingham /İngiltere 1997
Suratıma vuran güneş ışıklarına küfrederek uyandım. Gidip perdeyi çektim ve geri yattım. Bugün kalkmaya hiç niyetim yoktu. Ama tabii ki kendi evimde tüm gün boyunca yatamazdım. Çalan telefon, vurulan kapı ve annemin artık uyanmamı söyleyen sesi. Bazen hastanedeki rahatlığı özlüyordum. Telefon tekrar çaldı ve annem arayanın Lilly olduğunu söyledi. Hemen yataktan fırladım.
Size o motorlu çocukları gördükten sonra neler olduğunu anlatmadım tabii. Motordan inen Lilly ve onun yeni arkadaş grubuydu. Ne arkadaşlar ama.. Kaskını çıkaran o kadar tatlıydı ki. O gün Lilly ile ayak üstü konuştuk ve bugün görüşecektik. Beni arkadaşlarıyla tanıştırmak istediğini söyledi. Bende kabul ettim. Telefonu elime aldım ve Lilly'e merhaba dedim. Lilly :
-Tatlım bugün gidiyoruz değil mi? Bizimle geliyorsun?
-"Herhangi bir işim olup olmadığına bakmam gerek."
Ne saçmalıyordum ben tabii ki bir işim yoktu.
-Sanırım sizle geleceğim.
-Güzel, o zaman akşam 7 gibi seni alalım. Revolution'a gideceğiz. Birlikte yemek yeriz.
-Olur 7'den önce hazır olurum.
-Görüşürüz tatlım.
-Görüşürüz.Telefonu kapattıktan sonra odama çıktım ve duş almaya karar verdim. Bir dakika ben ne giyeceğim. Onlarca kıyafetten hangisini seçeceğim şimdi. Dolabımı karıştırmaya başladım. Elbise giymek isterdim ama motora bineceğime göre şort veya pantolon giymeliydim. Beyaz bir pantolonun üstüne bordo büstiyeri kombinledim. Saçlarımla da uğraştıktan sonra hazırdım.
Beni gelip almalarını bekliyordum ve sonunda kapı çalındı. Onlar gelmiş olmalıydı. Kapıyı açtım ve karşımda o gün gördüğüm çocukla Lilly'i gördüm. Diğerleri de arkada motor üstündelerdi. Tanrım gülüşü harikaydı. Artık salak gibi gülümseyip sadece bakmayı kesmeliydim. Ve sonunda
-Merhaba, dedim. Lilly :
-Merhaba tatlım hazırsan çıkalım.
-Hazırım anneme çıktığımı haber verip geliyorum, dedim.
Evden çıktığımda beni bekliyorlardı. O çocuğun arkasına bindim ve beline sarıldım. Gideceğimiz yere vardığımızda başım hafif dönüyordu. Alışık değildim tabi motora binmeye. Bana "iyi misin?" diye sordu ve bende "evet iyiyim" dedim. İçeri girdik ve altı kişilik bir masa istedik. İçerisi doluydu ve güzel bir yerdi. Masaya oturduk ve Lilly beni arkadaşlarıyla tanıştırmaya başladı. Brendan, Devon, Sophia ve Josh. Bende kendimi tanıttım. Birlikte güzel zaman geçirdik. Yemek yedik. Daha sonra bar'a gitmeyi teklif ettiler bende kabul ettim.Bar'a gittiğimizde çok fazla insan vardı. Devon'un tanıdığı olduğu için yuvarlak bir masaya oturttular bizi hemen. Ortam loş ve müzikliydi. İlk önce içkilerimizi söyledik. Konuştuk biraz. Sonra Brendan bana döndü ve :
- Sen daha önce nerelerdeydin? Lilly burada oturduğunu söyledi ama sonrasını anlatmadı.
Lillyle göz göze geldik ve bana gülümsedi. Olanları bir başkasına anlatmadığı için ona minnettar bir şekilde baktım. Çünkü insanların beni kendime zarar veren birisi olarak tanımasını istemezdim. Zaten Josh'un bana olan bakışlarını sevmedim. Soğuk ve sert bakıyordu. Onunla göz göze gelmekten kaçınmak en iyisiydi.
-Ben bir süre Almanyadaki teyzemin yanında kaldım.
-Anladım, dedi ve bana sıcak bir gülümsemeyle baktı. Devon:
-Sende artık bizden birisin.
-Teşekkürler, dedim ve Brendan'a döndüm.
-Dans edelim mi ? Brendan bir kahkaha attı ve :
-Çabuk açılıyorsun tatlım, tabii ki edelim.Brendan elimden tutup dans pistine doğru çekti. Ben gerçekten güzel dans ederdim ve bunu kimse bilmiyordu. Birlikte dans etmeye başladık. Brendan belime sarıldı ve beni kendine çekti. Müziğin ritmi hızlandıkça bizde hızlandık. Sonunda yorulmuştum. Daha yavaş bir parçaya geçtik ve bizde yavaşça dans ediyorduk artık. Pist daha da kalabalıklaşmıştı. Arkamda bir el hissettim, tam kalçamda, sert bir şekilde sıktı ve bende çığlık attım. Brendan :
-Ne oldu, diye sordu.
-Biri kalçamı elledi, dedim ve arkamı döndüm. Adam Brendan'a :
-E hadi ama sen yeterince elledin sıra bende, dedi ve Brendan adamın suratına bir yumruk geçirdi. Sarhoş adam yere serildi ama hala konuşmaya devam ediyordu :
-Bırakta bu bebeğin tadına bende bakıyım. Brendan adamın üstüne çıktı ve suratına üst üste darbeler atmaya başladı. İnsanlar artık bize bakıyordu. Bizimkilerde geldi ve Brendan'ı tuttular. Hemen oradan dışarı çıktık. Brendan'a bir iki yumruk anca gelmiştir sadece dudağı kanıyordu. Lilly ve Devon Brendan'ın koluna girdiler. Yanlarında Sophia da vardı. Bende arkalarında yürüyordum. Josh arkamdan gelip :
- Sen gelmeseydin bunların hiçbiri olmayacaktı. Nerden bulaştın bize.Oracıkta kalakaldım. Hiçbir şey diyemedim. Yanımdan uzaklaşıyorlardı. Belkide hiç geri dönmemeliydim. Belkide benim şehrim dediğim yer aslında hiç benim şehrim olmamıştır.
Not: Bölüm fotoğrafı Brendan karakteri.