Bölüm 3: Her şey güzel olacak.

28 4 0
                                    

Gladstones Clinic Bristol / Bristol 1997


Uzun süredir buradayım. Yani bir buçuk senedir. Onu unuttum mu bilmiyorum. Ama iyileşmeye başladım ve yeni arkadaşlar edindim. İlk haftalar sürekli sakinleştirici iğne yaptılar. Çünkü nöbet geçiriyordum. Şimdi iyiyim,  iyi hissediyorum. Travisin gözümde hiçbir değeri kalmadı ve ben bunu bulunduğum rehabilitasyon desteğiyle değil arkadaşlarımla yendim. Bana güç veren onlardı. Katy ve Parker. Onların arkadaşlığı bana öyle iyi geldi ki... İkiside benim için çok değerli. Çok tatlı insanlar. İkisinin birbirinden hoşlandığını düşünüyorum ama bunu kabul etmiyolar. Sürekli kavga ediyorlar ama hep birlikteler.




Parker uyuşturucu bağımlısıymış aileside onu iyileşmesi için buraya göndermiş. Yavaş yavaş iyileşiyor. Arada olan nöbetleri dışında bir sorunu yok. Katy ise sinir hastasıymış. Şimdilerde pek belli değil ama sinirli bir yapısı olduğu anlaşılıyor. Bana karşı ikiside çok iyi ve burdan çıkmama az bir süre kaldı.


Annemle arada sırada konusup,  haberleşiyoruz. Ona kızgınım ama benim iyiliğim için yaptığını düşününce kızgınlığım biraz geçiyor. Arada Lillyle de konuşuyoruz. Orada neler olduğunu anlatıyor. Yeni bir arkadaş grubu edinmiş. Sürekli onları anlatıyor ve tabii bende Katy ve Parker'ı anlatıyorum. Burda zaman güzel geçiyor. Toplu terapi saatlerimiz var. Bir terapist gözetiminde birbirimizle konuşuyoruz. Ne derdimiz, sıkıntımız varsa anlatıyoruz. O gün neler yaptığımız, hayatımızda neler iyi gidiyo bunları konuşuyoruz. Geçen salı burdan çıkmama iki haftalık bir zaman kaldığı için mutlu olduğumu fakat Katy ve Parkerdan ayrılacağım için üzgün olduğumu söyledim. Onlar da terapi sonrası benimle konuştular. Arada gelip onlarla vakit geçireceğime söz verdim.





İki hafta sonra gideceğim gün geldiğinde içimde bir sıkıntı vardı. Göğsüm sıkışıyordu. Lilly bana telefonda Travisle ilgili konuştuğunda ona konuyu kapatmasını onunla ilgili konuşmak istemediğimi söylüyordum. Ama şimdi merak ediyordum. Kiminle birlikte yada hala Nottinghamda mı ? Ben böyle dalmışken Parker seslendi:

-Sarah her şeyini aldığına emin misin tatlım ?
-Evet her şeyimi aldım. Birazdan çıkacağım. Size veda etmek öyle zor ki.
Katy:
-Buradan gitmen bir daha görüşmeyeceğiz anlamına gelmiyor. Biz buradan çıkıncaya kadar sen buraya bizim yanımıza gelirsin. Biz çıkıncada dışarıda görüşürüz.
Parker:
-Ayrıca kendine yeni bir arkadaş grubu bul. Onlar sana bizim yokluğumuzda iyi gelecektir.
-Söz vermiyorum ama denerim.
İkisinede sarıldım ve vedalaştım. Ve evime yani Nottingham'a gitmek üzere yola çıktım. Çok daha iyi, her şeyin çok daha farkında olarak geri dönüyordum.




Artık kendi şehrimdeydim. Ait olduğum, büyüdüğüm yerde... Annem beni arabasıyla bulunduğum yerden gelip aldı. Eve giderken pek konuşmadık. Beni çok özlediğini, iyileştiğimi, evin yeni halini, odama dokunmadığından bahsetti. Bense dinledim. Onunla ilgili bir şeyler sormamı bekliyordu ama hiçbir şey sormadım. Bir zaman sonra onu dinlemeyi bıraktım camdan dışarı bakıyordum.
-O gitti Sarah.
-Sana onunla ilgili bir şey sormadım merakta etmiyorum.
-Hayır ediyorsun senin bu hale gelmeni kim sağladı?
-Anne sus. Onunla ilgili konuşmak istemiyorum. Hem ne varmış halimde ? İyiyim ben.
Annem artık bağırmaya başlamıştı:
-Seni bu hale getiren oydu.
Önümüzde motorlu bir grup vardı ama annem onları farketmedi.
Neredeyse çarpıyordu.
-"Anne dikkat et" diye bağırdım ve ani bir frenle durduk. Ve önümüzdeki motorlar da durdu. Annemin suratında korkmuş bir ifade vardı. Üstündeki kız indi ve kaskını çıkardı. Diğerleride aynısını yaptı. Onlara bakakaldım. Biri hariç diğerlerini tanımıyordum. Gülümsedim. İçimden bir ses her şeyin güzel olacağını söylüyordu.

GENÇLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin