"Bazen anlamak zordur, hayatın renklerini..Kolay değildir sil baştan yaşamak.! Ama bir insan gerçekten aşıksa o hayat toz pembe gibidir, insana..." derler hep. Ama ben buna inanmıyorum. Çünkü insan zorla evlendiriliyorsa hayat gerçekten bir zifiri karanlıktır.
Evet babam beni zorla evlendiriyor. Ne yapayım boş konuşmaktan başka.?
Anlamadım. Çok düşündüm. Bu akşam tanışma yemeği vardı. Üstüme kafadan gri bir elbise geçirdim. Saçlarımı da topuz yaptım. Makyajımda hazırdı. Tamam bu kadar basit işte giyinmek. Aşağı gönderecekleri arabayı beklemeye indim saniyesinde geldi. Şöföre:- Merhaba. Ben kendi arabamla sizi takip edeceğim.
- Peki hazal hanım..Sözümü tuttum. Çok şık boğazda bir balıkçıya gelmiştik. Arabamdan inip, anahtarı valeye uzattım. Resteronta girip içeriye göz attım. Sonra garson
- Buyrun. Hoşgeldiniz. Rezervasyonunuz var mıydı?
-Imm. Hayır, ben Mehmet Emir beyin misafiriyim. Beni masalarına götürür müsünüz?
-Tabii ki..Garson üst kata çıkardı beni. Üst kat bizim için kapatılmıştı herhalde. Annemleri gördüm masalarına sıkıla sıkıla yürüdüm.
-Hoşgeldin kızım.
- Hoşbuldum anneciğim.Masadakileri selamlayıp yemeğime başladım. Düğün tarihi konuşuldu. Haftaya bugün. Damat bey yarım saat sonra teşif ettiler.
"Özür dilerim geç kaldım." Dedi Baran.
Ağlaya ağlaya aşağı indim. Dayanamamıştım artık. Arabamı valeden alıp çektim bir parka. Alkol almış dört kişilik bir grup bana doğru yürüyordu. "Ne oldu güzelim. Kim üzdü senin o tatlı canını? "Diye sesler çıktı. O sırada sarı bir bir furshe geçti önümden
- Bırakın lan kızı.
- Şştt. Sanane zengin zübbesi. Uzaa.!Baran hepsine birer yumrukla hepsini yere yapıştırdı. Bende hayranlıkla onu izliyordum. Bir an bana "Bin arabaya Hazal" diye çıkıştı. Arabaya bindim. İndir beni diye zorladım ve arabayı durdurdu. "İn arabadan". Öküzz işte.!