Umarım bölümü seversiniz, diğerlerine göre daha uzun bir bölüm sıçtınız ağzıma kısalar diye... keyifli okumalar yavrular
Bölüm Şarkısı - Ajda Pekkan, Kim Ne Derse Desin
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
✨
Öfkelenmek, öfkelendiğin mevzuyu içinde tutmak çok tehlikeliydi. O mevzunun başını babam çekiyorsa daha da tehlikeliydi. Ailene karşı biriken öfkeyi içinde tutmak en tehlikelisiydi. Atamıyordun çünkü, sonra tekne tayfası gibi gereksiz insanlardan çıkıyordu acısı.
Masanın altındaki bacaklarımı titrettiğim iççin önümüzdeki masa durmadan sallanıyordu, tek eli sargıda olduğu için sağlam eliyle titreyen masadaki çayı içmeye çalışan Yılmaz'a baktım. Bunları düşünürken de boşluğa değil Yılmaza bakıyordum, bundan dolayıydı sanırım olduğu yere sinmişti. Bacağımı bir ara öyle seri titrettim ki çayı hafifçe döküldü.
Bardağı tuttuğu sağlam elini hızla çekerken "Kahraman, bir dur amına koyayım" dedi öfkeyle, aynı anda bardağı tutup çayın döküldüğü altlıktan alarak sertçe masaya koydu. "Her çaya uzandığımda bacakların hız kazanacak diye ödüm kopuyor"
Burnumdan sert bir soluk verip bacaklarımı masanın dışına doğru uzattım. Yılmaz çaya geri uzanırken "Maşallah" diye homurdandı. "Bacak, bacak değil galata kulesi"
Dirseğimi masaya yaslayıp suratımı ovuşturdum, elim oradan kısa, diken gibi duran saçlarıma uzandı. "Konuşmayacak mısın?" dedi bu sefer, elimle saçlarımı tutup çekmeye çalıştım. Ama öyle kısaydı ki elime dahi gelmedi. "Kahramaan"
Gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım, yine cevap vermediğimde Yılmaz yarısını içtiğim metal kutuya uzandı. "Dur bir sigara yakayım, belki dumanıyla haberleşiriz"
Elim saçlarımdayken kafamı birden kaldırıp Yılmaza baktım. "Ustura var mı evde?" diye sordum, onların evindeki ufak bahçeye attıkları plastik masa, sandalyelerde oturuyorduk. "Niye?" dedi
Elimle sertçe iki defa kafama vurdum. "Saçları keseceğim"
Gözlerini devirdi. "Uzamamış bile, neyini keseceksin?" elindeki bardağı masaya hızla bırakırken çattığı kaşlarıyla bana baktı. Bir gözü tamamen kapanmıştı.
