Hmm, demek kitabım saçma... selamlar hiçbir şey beğenmeyen huysuz yaşlı teyzeler! Harbi final sacmalik ötesi bir şey oldu
Neyse fsdcddddfsfdff
Bu kitabı yazma amacıma her zaman teşekkür etme fırsatı arardım, şimdi elime geçti. Seni seviyorum, Begüm.
Ashton, ellerini sarı saçları arasından heyecanla geçirdi. Ne yapacağını, Luke'tan aldığı adresin doğruluğunu bilmiyordu. Bildiği tek bir şey var ise o da kalbinin sesini dinlediğiydi. Fazla düşüncelerini üstelemedi, bu sefer kalbi yol gösterecekti ona.
Cebinden siyah, deri kaplı bir defter çıkardı. Uzun parmakları sayfayı çekiştirip, yerinden sökerken diğer eli ile gömlek cebini yokladı. Eline gelen kalem ile kağıdın temasını gerçekleştirip, kelimelerin kağıt üzerinde yer almasını sağladı. Ayak ucundaki taşların birisini elleri ile kavradı ve kağıdı etrafına doğru sardı. Cara'ya ait olduğunu varsaydığı, ama kesinleştiremediği cama taşı attığında, midesinde oluşan iğrenç his onu etkisi altına aldı. Bir süre sonra Cara'nın silueti perdenin arkasında belirdi ve Ashton kendisini daha da kastı. Burada olma sebebini ona açıklayamayacağını düşündü.
Siluetin ardından görüntüsü tamamen belirdi. Biçimli kaşlarını çatmış Cara görüş açısına girdiğinde, çoktan camı aralanmıştı. Cara'nın gözüne pencere önünde bulunan taşa sarılı kağıt çarptığında, hiç beklemeden kağıdı okudu.
"neden okula gelmedin?"
Cara birkaç dakika Ashton'ın görüş açısından çıkıp, geri geldiğinde getirdiği kalem ile bir cevap yazacağı kanaatine vardı, Ashton.
Hızlıca bir şeyler karalayıp, kağıdı aynı işlemden geçirdi ve Ashton'a doğru fırlattı. Ashton taşı elleri ile yakaladı ve sabırsızca okudu.
"bu mesajlaşma yolunun ne kadar ilkel olduğundan söz etmiyorum bile :-("
Ashton, belli belirsiz gözlerini devirdi ve tekrar cevap yazdı.
"siktir et ve bir kağıt topu daha yolla."
Kağıdı Cara'ya attığında, Cara duruma alışmış gibi kağıdı okudu ve hemen cevap yazdı. Bu onlar için bir döngü haline gelmişti.
"babam calum ile olan konuşmalarımızı okudu ve bana baya sinirli. daha doğrusu ona. ama ev hapsi yiyen benim neticede."
Ashton'ın okuduğu kağıt ile kaşları çatıldı. Ev hapsi yiyecek kadar ne konuşmuş olabilirdi ki? Yine de üstelemedi ve aklına gelen fikir ile tekrar cevap yazdı.
"Seni kalenden kaçırmamı istiyorsan 'seni seviyorum' yaz, prenses." Cara'nın dudakları bir gülümseme ile kıvrıldı.
"Seni seviyorum, ama beni nasıl kaçıracaksın ki?"
Ashton gülümsedi ve pencere ile neredeyse bitişik sayılan ağaçtan tırmanmaya başladı. Sonunda cama ulaştığındaysa, Cara'yı ilk defa bu kadar yakından izleme şansına erişmiş gibi inceledi.
"Benimle birkaç saatliğine uzak diyarlara gelir misiniz, bayan?" Ashton yüzündeki gülümseme ile sorduğunda, Cara gülerek gözlerini devirdi. "Git kendini becer."
çok saçma demiştim*-*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
classmates // ashton irwin
Fanfiction"bu mesajlaşma yolunun ne kadar ilkel olduğundan söz etmiyorum bile :-(" "siktir et ve bir kağıt topu daha yolla." @ashftdrums fanfiction #11 29.05.2015