Hepinize merhaba ve iyi bayramlar arkadaşlar.
Şimdiye kadar olaylar tam oturmadı ama bu bölüm oturacak.
İyi okumalar.5.Bölüm««««««
Dışarıdan bakan birine göre mükemmel bir hayatım var. Zenginim mesela yada anne,baba ve kardeşe sahibim. Ama mutlu değilim. Tekrar bir şeyleri oturtmaya çalışıyorum ama evren bana münasip yeriyle gülüyor sanki.
Şu an yaptığım şeye gelirsek geçmişimi siliyorum. Pars dışında her kesi siliyorum. Anı kutumu alıp bahçeye çıktım. Artık kurtulmanın vakti geldi. Havuzun kenarına oturdum. Kutunun kapağını açtım. Geçmişi atamayan biri olduğum için biriktiriyorum. Çakmağı elime aldım ve bütün hepsini yakmaya başladım. Sanki onlar kül oldukça ben yeniden doğuyorum. Tek bir tane kalmayana kadar yaktım.
Eve doğru ilerlerken kutuyu da bahçedeki çöpe attım. İçeri girip Pars'ın odasına doğru ilerledim. Benim yüzümden hastalığını bile umursayamadı ki normalde elini kesse yerlere atar kendini. Kapıyı tıklayıp yavaşça açtım. Uyuduğunu görünce dinlenmesi gerektiğini düşündüm. Odama gidip ceketimi aldım. Biraz dolaşmaya ihtiyacım vardı.
Savaş'dan devam«««««««
Çıkış zili çalınca kitaplarımı çantama attım. Kapıdaki Emre yi görünce arkasından fırladım
"Emre beklesene lan!! ""Ne oldu abi niye yardırıyon? "
"Arabanın anahtarını al. Okulun arka kapısında ben sahile incem biraz"
"Okey akşam getiririm hadi bay"
Emre uzaklaşmaya başlayınca bende sahil yoluna doğru yürümeye başladım. Bugün olanları düşünüyorum bir yandanda. Lara dan hoşlanıyorum bu bir gerçek. Öyle playboy havalarına girip inkar edemiycem. Sınıfta gördüğüm çocuk eski sevgilisiydi galiba. Ama anladığım kadarıyla karışık olaylar var. İlerlemeye devam ederken banka oturan Lara yı gördüm. Sanki cenazesi var gibi siyahlara bürünmüş. Usulca yanına yaklaştım.
"selam""merhaba otursana"
Bankın diğer tarafına ben oturdum. Ağlamaktan gözleri kızarmış. Göz altları morarmıştı. Ama bu haliyle bile güzeldi.
"Anlatmak istersen dinlerim" bunu söylemem üzerine bana doğru dönüp küçük bir tebessüm gönderdi.
"Pekala sanırım anlatabilirim"
Kafasını tekrar denize çevirdi."Adı Toprak. Ben ailemle hiç bir zaman maddiyat dışı bir ilişki kuramadım. Bu yüzden arkadaşlarım çok önemliydi benim için. Lisenin ilk senesi tanıştık. Önce normal arkadaştık. Pars la çok yakınlardı. Bide Destan vardı. Biz hep dördünü takılırdık. Sonra biz çıkmaya başladık. Bir gün onu başka bir kızla gördüm. İlk sinir krizini o gün geçirdim. Tek suçum o gün kardeşimle sinemaya gitmekti. Bir ara kendimi suçladım görmeseydim diye.
İşte ondan sonra altı ay ayrı kaldık sonra tekrar barıştık. Şu an muhtemelen ne kadar gurursuz olduğumu düşünüyorsun. Neyse işte sonra Pars ayrı bir eve çıkmak istediğini söyledi. Bende kabul ettim. Taşındığımız gün Toprak la vedalaşmak için gittim tek kelime etmeden sadece bitti diyip gitti kısaca böyle.
"vay canına" çok şaşırdım çünkü dışarıdan kusursuz bir hayata sahip gibi duruyordu. Ama anlattıkları ondan bir kez daha hoşlanmama sebep oldu.
"başını şişirdim kusura bakma hoşçakal"deyip kalktı. Artık emindim.Ondan hoşlanıyorum...
Bölüm sonu bu bölüm olayları tam kavramanız içindi ileri bölümlerde baya karışacak çünkü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN VE BEN
Novela JuvenilKlasik bir çarpışmayla başlamadı hikayemiz. Zaten biz normal değilizki hikayemiz normal olsun. Ama bu anormalliğin getirisi sen olunca güzel bir delilik olabiliyor bence. İlk karşılaşmamızda dediğin cümleyi hiç unutamıyorum. " Tanrı bile tanımlayama...