2

93 3 2
                                    

Hyorin gözlerini açtı ve etrafa bir göz gezdirdi. Komidinin üzerinde işaret parmağını gezdirdi . Hiç toz yoktu ama içi hâlâ rahat değildi . Koşarak banyoya girdi ve oradaki dolaplardan birini açıp içinden camsil ve bez alıp odaya koştu.

•~°~•~°

Heryeri köşe bucak temizledikten zonra derin bir oh çekti Hyorin.
Zil çaldı , koşarak oraya gitti . Kapıyı açtığında karşısında karşı komşusu One jun'u beklemiyordu . Elinde bir bileklik vardı bu Hyorin ve Jiyeon'un dostluk bilekliğiydi .
"Bu senin sanıyorum . Kapının önünde buldum üzerinde ismin yazıyor . "Dedi bilekliği Hyorin'e uzatırken . Hyorin bilekliği aldı ve ufak bir teşekkür ettikten sonra kapıyı kapattı . Çocuğun elindeki ve kapının önündeki bakterileri düşündü bir an ama sonra toparladı . Bunu Jiyeon gece gelip atmıştı bu dostluklarının bittiği anlamına geliyordu . Çünkü bunları çıkarmamaya yemin etmişlerdi . Hyorin kendi kolundaki bilekliğe baktı . Ağlamamak için zor tutuyordu kendini . sonra dayanamadı ve herzamanki gibi temizlikle dindirdi sinirini. Üzerine güzel ve temiz birşeyler geçirdikten sonra Jiyeon'un yanına gitmeye karar verdi. Evin kapısını nazikçe kapattı ve çıktı.

Biraz ilerledikten sonra vazgeçmeye karar verdi ama bunu yapamazdı arkadaşıyla hiç olmadık bir sebepten dolayı küsemezdi, onu bırakamazdı, zaten herkezi yavaş yavaş kaybetmişti buna katlanamazdı. Bu imkansızdı.
Aynı zamanda Jiyeon'da onu düşünüyordu ama aklından çıkarmaya çalışıyordu. Çünkü bunu kendisi istemişti. Bu yolun dönüşü yoktu. Hyorin evin önünde durdu. Buda neydi böyle? İlk defa kendini bu kadar çok yabancı hissediyordu. Tam kapıyı çalacakken durdu. Bunu yapmamalıydı. O istemişti ve Hyorin onun isteğini hiç geri çevirmemişti. Bunuda yapamazdı. Ama hiç yoktan bir arkadaşını daha kaybetmişti. Bu ona çok dokunmuştu. Kapıyı çalmadı ve arkasını dönüp biraz ilerledi. O sırada Jiyeon'da kapıya doğru ilerliyordu. Kapıyı açtı ama açmasıyla lanet okumaya başladı.

"Aigoo ! Lanet olsun Hyorin! İşimi neden zorlaştırıyorsun ?" Dedi Jiyeon.

"Bana nedenini söyle lütfen. Jiyeon lütfen! "Dedi Hyorin ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Ama bu seferki sinirdendi .

"Nedeni yok anlıyor musun yok! "Diye bağırdı ama bu sefer hüzünlüydü.

"Boş yere arkadaşlığımızı bitiyorsun o halde. Peki Jiyeon seni rahatsız etmeyeceğim. "Dedi Hyorin. Arkasını döndü ki Taemin'le dip dibe olduğunu farketti. Taemin ona hüzünle baktı. Çünkü Jiyeon ona çok ağır şeyler söylemişti. Halbu ki Taemin Jiyeon'dan özür dilemek için oradaydı. Jiyeon'a tiksinircesine baktı. Bu biraz kötü olmuştu. Bunu yapmasıyla Jiyeon yerle bir olmuştu çünkü.
Taemin Hyorin'in elini birdaha asla bırakmamak üzere tuttu. Ama Hyorin bundan hiç hoşnut değildi. Jiyeon'un hali hal değildi. Koşarak Taemin'le Hyori'nin elini birrinden ayırdı. Hiç değilse bunu yapabilirdi.
"Sen benimsin! Taemin sen benimsin. "Dedi Jiyeon ince sesiyle.
"Ama dün beni kaybettin. "Dedi Taemin hüzünle.
Jiyeon pes etti adeta .

"Lütfen! Git ve uzak bir yerde elini tut ! Sana dedim Taemin gidin... " Dedi Jiyeon ağlamaktan kısılan gözleriyle onlara bakarken. Taemin ona yaklaştı tam o sırada Jiyeon kendine hakim olamadı ve olduğu yerde yere yığıldı. Taemin yere çöktü ve Jiyeon'u kendine getirmeye çalıştı. Hala içinde ona karşı birşeyler vardı. Bunu daha yeni anlamıştı.
Hyorin'e baktı ama o hareket etmiyordu. Adeta yerinde donmuştu.

"Taksi çağır! Ne duruyorsun ? Taksi çağır dedim ." Diyerek telaş içinde kafasına vuruyordu . Hyorin telaşla telefonunu aramaya başladı. Bulamayacağını düşününce ana yola koşmaya başladı. Şanslıyım çünkü tam o sırada yoldan bir taksi geçiyordu.

" Taksi! " Diye bağırdı ama durmadı.
"Şu şoför çıldırmış olmalı. " Dedi Hyorin. Arkasını döndüğünde kucağında Jiyeon 'la bir o yana bir bu yana giden Taemin 'i gördü. Bunun karşısında Hyorin ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
En sonunda bir taksi geldi ve durdu. Hyorin Taemin'e seslendi. Koşarak geldi ve Jiyeon'u nazik bir şekilde içeri koydu Taemin. Ardından kapıyı Hyorin ' in üzerine kapattı.
"Yaa. " Dedi Hyorin. Ağlıyordu. O da bir taksi çevirecekti ama parası yoktu işte. Ağlaya ağlaya yürüdü düz yolda. Hiç kimsenin onu taktığı yoktu. Söyleyerek adım atıyordu. Yoldaki taşları sayarak yürüyordu yolda. Bir kız olarak buda onun farkında işte. Bir anda vücudu karıncalanmaya başladı. Kafasını kaldırdığında hiç tanımadığı biri olduğunu farketti. Sulu gözlerini sildi ve vücudunu onunkinden ayırdı.
" Özür dilerim. Cidden dalganın biraz." Dedi defalarca. Çocuk durdu. Biraz sıkıntı şirince .

"sencede biraz abartmadan mı? Sadece bana çarptın. " Dedi çocuk.
Hyorin kafasını eğdi utanmıştı. O kızarık gözleriyle kimseye bakmak istemiyordu çünkü. Başını tuttu. Ağlıyordu ama bir damla bile yere düşmeden siliyorum.

"Özür dilerim. " Dedi Hyorin. çpcuk başını onaylarcasına salladı.
"Sıkıntı yok. " Dedi çocuk. Hyorin arkasını döndü ve biraz yürüdü. Çok sürmeden dengesini kaybetti ve yere,dizlerinin üzerine çöktü. Avucunu yere koydu. Bu hareketi çok kötüydü çünkü onca insan yere basmıştı. Ama bu sefer takmalı daha şiddetli ağladı. Hem arkadaşını kaybettiği için hem de kendi yüzünden onu üzdüğü içindi bu ağlayış. Çocuk koştu, yere eğildi ve Hyorin 'in omzuna tuttu.

" İyi değilsin. " Dedi. Peltek ve kıvrak diliyle.

" İyiyim. " Dedi Hyorin. Yüzünü yerden kaldırmıyordu.

" Bana yalan söyleme. " Dedi çocuk.

" sana yalan söylemiyorum. " Dedi Hyorin.
" İyiyim. Cidden merak etme git işin vardır. " Dedi ve sustu.
" Gitmiyorum. Sen yerden kalkana kadarda gitmeyeceğim. " Dedi çocuk.
" Gücüm kalmadı. Üzgünüm gücüm yok. " Dedi Hyorin yerden kalkmaya çalışırken. Çocuk bir kolunu Hyorin'in bacaklarının altına bir kolunu ise beline kenetledi.

"Gücün yoksa... Güçlü olan birinden yardım istemelisin. Yoksa... Birdaha güç kazanamazsın. " Dedi çocuk. Duraklayarak konuşması hyorin'e iyi gelmişti. Başını çocuğun omzuna dayadı. Tekrar ağlamaya başladı ama bu sefer çocuk karışmadı. Ağlayınca rahatlayacağını düşünüyordu çocuk. Aklına biri geldi. Tıpkı bu şekilde taşıdığı o kız... Herşeyi... Bu şekilde ölen sevgilisi. Başını hyorin'e eğdi o hâlâ ağlamaklı meşguldü. Hafiften sırıttı. Bu hali ona komik değil aksine çok kötü ve üzücü geliyordu.
Bir taksi geldi tam o sırada, bindiler. Hyorin nereye gideceklerini bilmiyordu ama sormadı da.
O sırada Taemin Jiyeon'un başının ucunda duruyordu. Jiyeon gözünü açınca Taemin gülmeye başladı.
"Taemin. " Dedi Jiyeon.
"HM? " Dedi Taemin heyecanla.
" Git. " Dedi Jiyeon. Taemin olduğu yerde dondu kaldı.
" Ne? "
" GİT! Git dedim. Burada kalma, istemiyorum. " Dedi bağırarak.

Taemin üstlenmesi çünkü Jiyeon ilk defa bu kadar sinirliydi. Taemin odadan çıkmadan önce Jiyeon'a baktı. Jiyeon kafasını öbür yana çevirdi. Bütün göz yaşlarını yastığa boşalttı. Taemin kapıyı kapattı ve biraz ilerledi. O sırada bir çocuk gördü. Kucağında Hyorin vardı. Başını çocuğun omzuna yaslamıştı. Ve bu halinden memnun gibiydi. İki arkadaşı, dostu,kardeşi o bu hale getirmişti bütün suç okundu. Jiyeon'la çıkıp arkadaşı Hyorin'e sarkmasaydı bunlar olmazdı. Bu şeyleri aklından çıkardı. O sırada çocuk onu bir odaya götürüyordu. Taemin koştu ve onların girdikleri yere gitti. Kapıyı çalmadan içeri girdi henüz doktor gelmemişti.

"Hyorin. " Dedi içeri girer girmez. Hyorin ona cevap vermedi.

"Konuşmalıyız. " Dedi Taemin. Hyorin durdu.

"Taksiye neden benide almadan? Neden? Jiyeon benim arkadaşım onun yanında olmalıydım. " Dedi Hyorin ağlayarak.
" Lanet olsun gelemedim... " Dedi çantasına koşarken. Fermuar açtı ve içindekileri yere döktü.

" Param yoktu. Gelemedim. Anladın mı bıraktın beni bir başıma git. Konuşmak istemiyorum. Git. " Dedi Hyorin. Taemin ikinci kez kovuluyordu . Bu hiçte kolay değildi. Bu sırada çocuk pür dikkat onları izliyordu. Taemin başını eğdi ve oradaydı çıktı. Yürürken kendi kendine konuşuyordu.
İki günde bu kadarı fazlaydı hemde çok fazla.

~¥~¥~¥

TEMİZLİK HASTASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin