Bölüm 4: Melih mi?

0 0 0
                                    

"ALP!" diye bağırarak kaza olan tarafa ilerleyen Uraz'a acıyarak baktım. Hâlâ olduğum yerde kalmış, olayın şokunu atlatmaya çalışıyordum.

Kazanın olduğu yer kalabalıklaşmaya başladığında, hızla elimi cebime atarak telefonumu çıkardım.

"Alo? Burada bir kaza oldu. Evet. Bilemiyorum. Sadece iki farklı araba kaza yaptı. Tamamdır." Telefonu kapatarak olayın olduğu tarafa doğru ileriledim.

"Komutan!" Bağırarak onu bulmaya çalıştığımda görmüştüm. Üzerinde siyah bir atletten başka hiçbir şey yoktu. Belli ki, o da bir anda çıkmıştı.

"Kumru? Ambulansı ara! Hemen!" Kükreyerek bağırması ürkmeme neden olduğunda cevap verdim.

"Aradım. Geliyorlar."

Gelmişlerdi bile. Alp'i ambulans arabasına yerleştirirken, gözlerim Esin'e takıldı. Gözlerinden seller akıyordu. Peki bunun nedeni neydi? Daha onu doğru düzgün tanımıyordu bile.

...

Hastane odasında, 8 kişi onu bekliyorduk. Alp'in annesi, babası ve kız kardeşi de buradaydı.

Kız kardeşinin ağlaması içimi acıtmıştı. Babası şoka düşmüş bir şekilde duvara bakarken, annesi kızını sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Kumru? İyi görünmüyorsun." Urazın arkamdan fısıltıyla konuşmasıyla kendime gelmiştim.

"İyiyim." Uraz başını salladığında önüme döndüm. Gözlerim nedensizce komutana sataşmıştı. Yerde yatıyor, saçını karıştırıyordu.

Ne kadar Alp'in deli olduğunu söylese bile, içten içe onu sevdiğini biliyordum. Hem neden sevmesin ki? Onunla yıllarca ekip arkadaşlığı yapmıştı.

"Komutanım? Siz de iyi görünmüyorsunuz. Çay falan alayım mı?" Uraz, aynı soruyu komutana sorduğunda, komutan başını olumlu anlamda salladı.

"Arkadaşlar, bir şey ister misiniz? Ben kantine iniyorum." Herkes bir şeyler rica ederken ben hiçbir şey istememiştim.

Uraz gittiğinde ayağa kalkarak komutanın yanına doğru gittim.

"İyi görünmüyorsunuz komutan." Komutan hiçbir şey demeden bana baktı ve başını yeniden duvara çevirdi.

"İyi olmam için bir sebebim var mı?" diye sorduğunda kaşlarımı çattım. Neden olmasın ki?

"Birinin iyi olmak için bir sebebe ihtiyacı mı olmalı?" Söylediğim cümle karşısında komutanın kaşları havalanırken, önüme döndüm.

"Birinin iyi olmamak için bir sebebe ihtiyacı var mı?" Gülümsedim.

"Hayatta sana üç seçim sunarlar. Ya iyi hissedersin, ya kötü, ya da hiçbir şey hissetmezsin. Ben hep ilk seçeneği seçerim. Ama tabiki herkesin seçim hakkı var. Neyi seçip seçmediğiniz beni ilgilendirmez." Komutan, haklılığımı kabul etmiş olacak ki sessiz kaldı.

Doktor çıktığında herkes ona doğru koşmuştu.

"Doktor bey!" diye bağıran kıza, doktor gülümseyerek baktı.

"Hadi yine iyisin küçük hanım. Ağabeyin iyi." Gülümseyerek küçük kıza baktığımda, kahkaha atarak, annesine sarılmıştı. Nedense bu görüntü beni üzmüştü. Bunun tek bir nedeni vardı. O da anneme küçükken böyle sarıldığımdı. İkisi de ölmüştü ve artık sarılacak kimsem yoktu.

"Neden bakışların kırgın? Neden bu sever ikinci seçeneği seçtin?" Gülümseyerek bana bakan komutana, gözlerimi devirdim.

"Annem ve babamı özledim sadece." Gülümsemesi dudaklarında takılı kalmıştı. Bu sefer üzüntüyle bakma sırası ondaydı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Buklelerin Çığlığı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin