Sonunda Muhammed'e yakalanmadan son ders'e kadar gelebilmiştim. O kadar sinirli bakmıştı ki bana cidden çok korkmuştum. Ama sanırım fazla abartıyorum hem beni görse ne yapabilir ki, sonuçta okuldayız yani, Ya dışarıda görürse? Ya beni tenhada sıkıştırırsa? Ya beni öldü... Aman ne diyorum ben abartma ya gerek yok sonuçta ufak bir kartopuydu yani. Küçücük kartopuyla kafası kırılacak değil ya.
Sonunda bugünlük de okul bitmişti. Seda'yla beraber lavaboya gidip atkımıza ve montumuza çeki düzen verdik, ya da daha çok ben çeki düzen verdim desem daha doğru olur. Okul biz çıkana kadar boşalmıştı tek tük insan vardı.
Okul bahçesine çıktığımızda hava gerçekten çok soğuktu ve kar bir ara durmasına rağmen hala yağıyordu. Herhalde yıllar sonra ilk defa bu kadar kar yağdığını görmüştüm. Minibüs durağına doğru yavaş, yavaş düşmeden karlara bata çıka gidiyorduk ki ayağıma yediğim taş gibi sert olan kartopu sandığım şeyle ayağımı burkup yeri boylamam bir oldu. Yere düşerken ağzımdan bir çığlık kopmasını engelleyememiştim. Ben acıyan bileğimi tutarken Seda şaşkın bir şekilde bana bakıyor bir yandan da sırıtıyordu. Ben daha ne olduğunu anlayamamıştım ki Muhammed yanıma geldi, hayvan gibi sırıtıyordu bide.
"Ufaklık sen cidden yolda yürümeyi bilmiyor muşsun ya. Ben sana boşuna kızıyormuşum galiba." Deyip kahkaha attığında bileğimin ağrısını unuttum, sinirden delirmek üzereydim. Gerizekalı yolda yürümeyi bilmiyormuşum bir kere sen o kadar sert şeyi bacağıma atmasaydım ben gayet düzgün düşmeden gidiyordum.
"Bir kere sen benim ayağıma o sert şeyi atmasaydın ben düşmeyecektim." Diye sitem ettiğimde hala ayağımı oluyordum gerçekten çok kötü burkmuştum sanırım.
"Neyse ufaklık sanırım senin yerken kalkmaya niyetin yok, sevdin orayı sanırım, zaten anladığıma göre de fazla alışıksın." Deyip arkasını döndüğünde "Sevdin sanırım diyor bide hayvan kalka bilsem kalkıcam herhalde." Dedim. Tekrar bana doğru döndüğünde "O ne demek" diye kaşlarını çatmış bu sefer gayet ciddi bir şekilde söyledi. Daha deminki neşesinden eser yoktu sanki.
"Sayende bileğimi burktum." Sinirle söylediğimde tekrar yanıma gelip ayakucuma çökmüştü bile. Ben ne yapmaya çalıştığını anlayamadan bileğimdeki elimi çekti. Gözlerimi kırpıştırarak, aynı zamanda şaşkınlıkla ona bakıyordum. Ayakkabımı çıkartıp ayağımı ellerinin arasına alıp bir şeyler yaptığında canım acımıştı. Resmen sadece ayağıma odaklıydı sadece ne tepkilerime bakıyordu söylenmelerimi duymuyordu bile.
Sonunda konuştuğunda "Büyük ihtimal incinmiş ama yinede hastaneye gidiyoruz"
"Ne hastanesi ya ben hastaneye falan gitmem hem geçer zaten büyütmeye gerek yok." Dediğimde beni dinlemeyip tekrar ayakkabılarımı giydirdi bağcıklarımı da başladıktan sonra "Yürüyebilcekmisin" diye sordu.
Homurdanarak "Yürüyemicem desem kucağına alacaksın sanki. Yürürüm ben. Ayrıca hastaneye gitmeye de gerek yok. Gidebilirsin yani." Dedim
"Fazla konuşuyorsun ufaklık, ayrıca hastaneye gideceğiz." Dedi itiraz kabul eder gibi bir sesi yoktu hemen ardından kalkmama yardım etmek için bir elini uzattı.
İlk önce uzattığı eli tutup tutmamakta kararsız olsam da en sonunda tek başıma kalkamayacağımı anladım, elini tuttum ve ayağa kalktım. Pantolonum ıslanmıştı okul dolabında yedek vardı ama oraya gidip kim alacaktı ki. Ben bunları düşünürken belime dolanan el ile afalladım. Oha yani yakışıklı güzel gözlü dediysek de bu kadar değil. Geri çekilip ondan biraz uzaklaşmaya çalıştığımda Seda'nın varlığını unutmuşum tamamen.
Oda en az benim kadar şaşkındı. Muhammed ben geri çekildikten sonra mesafeli bir şekilde yürümeme yardım ederken durdum. "Pantolonum ıslandı okul dolabımda yedeği var gidip biriniz alabilir mi? Yoksa ben bu halle mi gidiyim?" diye soruları yönelttiğimde. "Tamam, anahtarını ver ben gidip alırım" dedi Muhammed. Çantamdan anahtarımı bulup ona verdiğimde hızlı bir şekilde arkasını dönüp okula doğru yürümeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut Ve Hırs
RomansaBu beni hikayem. Doğrularımla, yanlışlarımla, hatalarımla, eksikliklerimle, yaptıklarımla, yapamadıklarımla kısaca her şeyiyle benim hikayem. Bu arada ben Meral 17 yaşındayım ve bu sene 11. Sınıfa başlıyorum. Bundan 8 ay öncesine kadar yolda gördüğü...