Sen yoktun ve ben senin yokluğunda defalarca aşık oldum sana , defalarca ayrıldım senden , defalarca tartışıp güldüm seninle , defalarca kalbimde yaşattım seni. Gitmekle de bitmiyor herşey . Gün geçtikçe sevebiliyorsun başkasını,değer verebiliyorsun. Hadi diyelim beynine söz geçiriyorsun da bazen , ya şu kalbe? Sorun şu ki zamanla herşeye alışıyorsun;ama anıları unutamıyorsun asla ... Unutamadığın acıtıyor kalbini , her an aklına geliyor , aklına gelmese de kalbini sızlatıyor , gözlerini dolduruyor , boğazını kurutuyor , yutkunamaz hale getiriyor , nasıl diyorsun ? Ağlıyorsun geçmiyor , ağlamıyayım diyorsun yine geçmiyor bir arafa giriyorsun kimse seni o arafta tanımıyor , anlamıyor , dinlemiyor ; yalnızlaşıyorsun. Yalnız kaldığında ne yapacağını bilemedigin için ağlıyorsun bir de . Nasıl bir çaresizlik bu diye isyan ediyorsun , gözlerin artık ağlamaktan şişmiş , yorgunsun , beyninde nöronların gezmiyor bile ... Ve bir anda uyuyakalıyorsun ağlaya aglaya çünkü uyuduğunda bulamayacak kimse hayallerinde seni , kimse karışamayacak rüyalarına , kimse için değiştirmeyeceksin kararlarını , duygularını ve fikirlerini . En mutlu olduğun yer olacak uykuların çünkü en özgür olduğun yer hayallerinde saklanmış.
Sonra uyanacaksın bakacaksın herşey aynı ne bir gram eksik ne bir gram fazla . Ama ağlamayacaksın uyumadan önce ki halinden biraz daha güçlü olmuş olacaksın çünkü. Kendinde bulduğun güç seni biraz olsun idare edecek , her düşeceğin anda tutuneverecek sana ama oda bitecek . Çünkü anıları ne zaman aklına getirirsen ozaman çekilecek kanın damarlarına. Nabzının atışını her hissettiğinde o gelecek aklına , eski o. Çünkü yeni hali seni bırakıp giden , seni terkedendi. Sen eski halini sevmiştin o da sevdi mi bilinmez ama seviyor gibiydi. Her hissettiğin an akacak bir damla yaş ve yine de bitmeyeceksin , haline şükredeceksin. Her şükrediş senin kalkanın olacak , ona inanmayışını , karşı koymanı sağlayacak. Ah tabii ki şaka yapıyorum ne inanmayışı ne karşı koyması. Köpek gibi de inanacaksın yine sözlerine çünkü seviyorsun söylediği her cümle cennetten bir mektup değil mi ?
İnsan sevmeye dursun , sevince sözcükleri bile cennetten çıkarır oluyor. Hiç bir kötülüğü ona yakıştıramıyor hatta onun yapabilme ihtimalini düşündüğü için kendinden bile şüpheleniyor . Çok büyük sevgiler besliyor , sonra yalnız kalıyoruz hem de ne yalnızlık ! Gözleri diyorsun , gülüşü diyorsun , sesi diyorsun bir şekilde birşeyine hayran kalıyorsun ve hayatında ki herşeyden üste koyuyorsun en üste çünkü seviyorsun çok seviyorsun. Tabi oda seviyor sanıyorsun için içine sığmıyor .Beğendiğiniz bedenlere , hayalinizde ki ruhları koyup AŞK sanıyorsunuz. Oysa bilmiyorsunuz ki aşk beklenilen kişi de olmuyor , karşınıza bir anda çıkıyor zaten bu yüzden güzel oluyor . Karnında o kelebekler uçuşurken , senin nöronların çoktan gökyüzünde toplanmış parti ortamı kuruyor oluyorlar , heyecandan,utançtan,sevinçten,huzurdan ne yapacağını bilemediğin için şaşırıyorsun , aptalca gülümsüyorsun , ağzın kulaklarında geziyorsun , sende bilmiyorsun ; neden herkese o büyük gülüşünle baktığını , neden gözlerinin içinin bu kadar parlak olduğunu ve neden sanki ygsden 500 almış ve plütonu sen keşfetmiş gibi davrandığını . AŞK işte ...
Biri geliyor , tam böyle herşey tamam diyorsun , benim hayatım artık iki kişilik diyorsun ve iki kişilik düşünmeye başlıyorsun hayallerine onu da katıyorsun planlarına onu da ortak ediyorsun ama sonra ne oluyor biliyor musun? GİDİYOR. Böyle dral dedenin düdüğü gibi kalıyorsun , sanki KPSS sorularının cevaplarını ele geçirmişsin sınava girip soruları cevaplamışsın da kaydırma yapmışsın gibi yada sevdiğin bir keki hazırladıktan sonra elektrikler gitmiş gibi , öyle mal gibi işte ne olduğunu anlamadan , ne yapacağını bilmeden , ne hissetmen gerektiğini hissedemeden ... Şimdi o gidiyor ya , ikiden bir çıkınca ne kalır ; bir kalır değil mi? Öyle değil işte yarım kalıyorsun , tek bile kalamıyorsun çünkü o artık senin yarın olmuş oluyor canın cananın olmuş oluyor onun ayrılıgı sanki kopartıyor senin bedenini ortadan ikiye , sanki olmayan ikizinden ayrılıyorsun , dünya durmayı bırakıyormuş gibi hissediyorsun iyi mi hissediyorsun?
Kaç bahar gezdin gönlümde , sana ayırdığım kaç dize , kaç satır , kaç cümle var bilir misin ey gözlerine hasret kaldığım , gençliğimi yaktığım . Özlemek nedir sen bilir misin? Deli gibi özleyip de bir satır bile yazamamak . En büyük , en karşı konulamaz acı bu olsa gerek .Oturup bakıyorsun eskiden saatlerce konuşup bıkmadığın adama şimdi bir satır bile yazamamak , üzülüyorsun . Yazsa diyorsun ben yazamıyorum ama o yazsın diyorsun çünkü biliyorsun o yazsa bir dakika bile sürmeyecek cevap vermen çünkü biliyorsun o yazsa yine yumuşayacaksın , yine döneceksin ona , onsuz yapamazsın o olmadan buralar soğuk , karanlık kendine bu bahaneyi sunup sana yaptığı herşeyi unutacaksın , seni terk ettiğini hatırlamak istemeyeceksin , bu adam beni bir kere terketti yine terkeder diye düşünmeyecek yine kanacaksın , inanacaksın ona . Kahretsin bu içimize salgılanan sevgiye. Ama tabi ki o yazmayacak ve bunlar hayalden öteye gitmeyecek. Neden yazsın ki? Seni düşünmüyor , seni düşünse seni bırakır mıydı? Seni sevse seni üzer miydi ? Ama yine de hep olumlu bakacaksın sen olaylara , pollyanna misali. Belki işi vardır diyeceksin , belki benden bekliyordur diyeceksin sanki sen ondan gitmişsin gibi , belki korkuyordur , belki utanıyordur , belki çekiniyordur belki belki belki birşeyler diyeceksin ama illa ki diyeceksin. Çünkü bunu kabullenmek zor , çok zor . Bir zamanlar hayatının vazgeçilmezi olan adam şimdi senden vazgeçmiş üstelik bir tane bile mesaj atmıyor kim bilir ne yapıyor unutmuş gitmiş , acıtıyor tabi çok acıtıyor . Bazen baktığın profil resminde bile ona dair , birbirinize dair birşeyler arıyorsun. Kabullenmedigin için paronayaklaşıyorsun. Gitmesini kabullenmeyi her seferinde reddediyorsun aslında biliyorsun bu yol sana çıkan en zararlı en acılı yol ama bile bile gidiyorsun , acı gelecekse ondan gelsin diyorsun çünkü ondan gelecek herşeye razısın .
Sonra günler geçerken artık sen yorulmasan da beynin yoruluyor , gözlerin yoruluyor ve kalbin yoruluyor her geçen gün ona bakmaktan , onu takip etmekten , kiminle nerde ne yapmış diye izlemekten bıkıyor , sıkılıyorsun. Çünkü hafiften büyümüş oluyorsun biraz daha güçlenmiş oluyorsun . Kendi kendine diyorsun acaba oda beni düşünüyor mu , beni düşünmese bile bizi hatırlıyor mu , bizimle ilgili hayal kuruyor mu , kavuşmayı bekliyor mu , uzaktan bakıp bakıp ulan bu kız bana birdaha bakmaz hem bunun sevgilisi vardır diyor mu , bunun için üzülüyor mu , tekrar olabilme ihtimalimizi düşünüyor mu , bi türlü cesaretini toplayamayıp açılamıyor belki de , acaba oda benim gibi kendi kendine kıskanıp triplere giriyor mu , beni deli gibi özlüyor mu , hala ilk gün ki gibi seviyor mu , gökyüzünde yıldızlara bizi fısıldıyor mu , arkadaşlarıma beni soruyor mu , her anımda beni izliyor mu , geçtiğimiz sokaklardan geçiyor mu ? Bunların hepsinin bir hayalden ibaret olduğunu anlıyorsun ve silkelenip kendine geliyorsun. O seni özlemedi , arkadaşlarına seni sormuyor , seni izlemiyor , seni yıldızlara fısıldamıyor bırak sizi seni bile hatırlamıyor çünkü sevmedi sevmiyor.
Kalbim ağrıyor , acısı dinmiyor her yer soğuk ve karanlık , gece yalnızlıkla dolu , şimdi gündüzler de gece yokluğunda ama bunu da atlatırsam kocaman bir kız olacağım. Ve şimdi yine yalnızım ; dizlerim karnıma gömülü , kulağımda müziğim , elimde seni satırlarca yazacağım kalemim ve yanımda gözyaşlarımdan sayfaları ıslanmış defterim . Hadi sen şimdi uyu , ben seni uyurken de severim.