MERHABALARRR OKUNMALARİMİZZZ ARTMIŞ COOOK TEŞEKKÜRLER AMMA SONUNCU BOLUM OKUNMAMİŞ, GÖRENDE BÜYÜK BİR YAZARİM SANACAK,AMMA OLSUNN .
Telefonumu alıp arkasından gittim, çantamı ve pastayı kendisi taşıyordu. Bana uyar hava hoş taşımıyorum rahatım zaten. Arabaya yaklaştık. Ali bana bakıp elini cebine atıp arabayı açtı. O bagajı açtı, bir şeyler yapıyordu. Arka koltuğun kapısını açtım, oturacaktım ki Ali iki elini omzuma atıp yönümü değiştirdi, arka koltuğun kapısını kapattı, ön koltuğun kapısını açtı. Arkamı dönüp Ali'ye baktım.
Defne: Ali
Ali: He Defna'mAli gülümsüyordu yüzüme. Ya sabır, başladı yine deli gibi gülümsemeye. Şimdi gülümsemesine bir şey diyorum amma bir gün gülümsemese ne yaparim bilmiyorum.
Defne: Arka koltukta oturacaktım amma.
Ali: Saa öyle şey mi dedum ben, önde otur dedum, oturacaksun. Ha benim doğum günum dür, ha çok üzüleyrum.Yalandan üzülmüş numarası yaptı. Bu hareketi güldürmüştü beni. Başımı salladım, ön koltuğa oturdum. Kapıyı üstüme kapattı, bagaja ilerledi.
Elimdeki telefonumun kabrosuyla oynarken, ön koltuğun kapısı açıldı. Ali kucağıma pembe şakayık bıraktı. Ali'ye baktım sonra güllere, fark etmeden nefesimi tutmuştum, hemen bıraktım, derin bir nefes aldim. Ali kapıyı kapattı, önündeki araba penceresinden onun sürücü koltuğuna geçmesini izledim. Sürücü koltuğunu açıp yerine geçti, bana baktı.Ali:ekranun telefoninda mavi şakayuk'mi ne vardu ben pembesuni buldum sadece.
Elimdeki şakayiklara bakib gulumsedim cook guzellerdi.
(Ali şst yavrum cok hizli koşaysunn,yurumedi uçdu ayol)
Pembe şakayığı burnuma götürdüm koklamak için. Hafif ve daha taze bir kokusu vardı, burnuma hafifçe meyvemsi ve çiçeksi kokusu geliyordu. Pembe şakayığın tatlı ve hafif baharatlı kokusu, içime ferahlık ve huzur doluyordu. Sanki tüm dertlerim o an uçup gidiyordu, sadece o güzel koku ve ben kalıyorduk. Gözlerim yavaşça kapanırken, kokunun yumuşak ve hafifçe pudramsı dokunuşunu burnumda hissediyordum. Rüzgarın şakayığın yapraklarını hafifçe okşadığını ve kokunun etrafa yayıldığını gözümde canlandırabiliyordum. O an, dünyanın tüm güzelliğini o pembe şakayığın kokusunda bulmuş gibi hissediyordum.
Derin bir nefes alıp, gözlerimi yavaşça açtım. Aliye baktım. Ali ise bana dönmuş, sakince beni izliyordu. Ne bilirdim, belki de onun bugün en sevimli, mutlu olduğu doğum günüydü.Pembe şakayıklarıma baktım, çok ferah ve taze görünüyordu. Ne zaman vakit bulup almıştı?.Aliye döndüm bu sefer onun gulumsemesine karşılık verdim ona gulumsedim.Defne:Ali bu koku....anlatamam cok guzel nerden buldun,ne zaman aldin bunu.
Ali'ye baktım, bugün bir şey olmuştu bu adama. Sanki ayı değil de hayallerimde olan erkeklerden biriydi. Yoksa günlüyummü okudu mu bu adam? Yok yok, olur mu öyle şey, okumaz. Nereden bulacak ki? Çünkü benim günlüyüm yok, tek açiklamasi bu ,çocukken vardı.
Ali:Az once aldum kavga etdukden sonra restorantun onunde vardu ustumi başumi duzeltup çiktim dışarı aldum arabanun bagajuna atdum,senun telefonunda gormiştum haturladum,gordum aldum.Sadece mavisu yokti pembesuni aldum sorun edeymisun? Etmeysun?.
Kucağımdaki şakayiklara baktim,ne olmuştuda degişmişti bu adam anlamiyorum.
Defne:Çok guzeller Ali gerçekten, bugün senin dogum gunun amma sen bana hediye aldin hemde benim sevdigim ciceklerden,ve boyle bir yerde nasil şakayik buldun anlamiyorum.
Alinin gozlerine baktim.
Defne:Amma çok teşekkürler.Ben cok yerde aradim.
Şakayiklara baktim dudagim yana kaydı Ali'ye baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ansızın Trabzon~
Teen FictionAnsızın ailesinin haberi ile köye giden 'Defne' orada en son çocukken karşılaşmış 'Ali'