2 Bölüm

11 7 0
                                    

Aynanın karşısında durmuş, kendime bakıyordum. Her sabah, her akşam... Hep aynı yüz, hep aynı iğrenç surat. Elimi yüzümde gezdirdim, o kabarık, sert yara izine dokundum. Ne kadar istesem de bu izlerden kurtulamayacağımı biliyordum. Herkes bana "canavar" diyordu, onların iğrenen bakışlarını üzerimde hissediyordum. İçimde bir yerlerde bu yarayı kabullenmeye çalıştım, ama nefretim hep daha ağır bastı.

O gece, hayatımın değiştiği o karanlık gece...

Daha on altı yaşındaydım.Mahalledeki terkedilmiş bir binaya, birkaç arkadaşımın cesaret oyununa katılmak için gitmiştik. Aptaldık, ne yapacağımızı bilmeden sadece eğlence arıyorduk. ileride bizi bekleyen tehlikeden habersizdik. Binanın içi karanlıktı, soğuk duvarlar yankı yapıyordu. O an, kimin sesi olduğunu hatırlayamadığım birisi "Hadi bakalım, cesaretin varsa en üst kata çık!" diye bağırdı. Ben de cesaretten çok aptallıkla ileri atıldım, kahkahalar arasında merdivenlere koştum.

Ama en üst kata vardığımda her şey değişti. Orada yalnız değildim. Yüzü maskeli iki adam, ellerinde parlak bıçaklarla karşıma dikildi. Onların kim olduğunu, neden orada olduklarını asla öğrenemedim. ilk tepkiyle kaçmaya çalıştım, ama benden hızlılardı. Beni yere yıktılar. Yüzümdeki korkuyu gördüklerinden mi, yoksa sadece acımasız olduklarından mı bilmiyorum,bıçaklarından biri suratımı hedef aldı. Acı...Yanağımda hissettiğim o keskin acı, sanki yüzümü ikiye böler gibi geçti. Kanın sıcaklığı, suratımı yaktı. Her şey sadece birkaç saniye sürdü ama o anın sonsuzluk kadar uzun olduğunu hissettim.

O anın ardından bayıldım. Gözlerimi açtığımda, hastanedeydim. Yanımda hiçbir arkadaşım yoktu. Beni kimse oradan kurtarmamış, yardım çağırmamıştı. Tek başıma bırakılmıştım. Doktorlar, yara izinin asla tam olarak iyileşmeyeceğini, derin izler bırakacağını söylediklerinde, hayatımın geri kalanının artık eskisi gibi olmayacağını anladım.

O günden sonra her şey değişti. Her gün aynaya baktığımda o yarayı gördüm.Sadece bir yara izi değildi o; hatırlayıcıydı:insanların acımasızlığının,arkadaşlarımın korkaklığının ve kendi saf aptallığımın bir hatırlacısı.

Market kasasında çalışmaya başladığımda, insanların yüzlerindeki tiksinti dolu bakışlarla her gün yüzleştim.Ve sonra, geceleri dövüldüğüm o market mesaileri... Sadece dış görünüşümden dolayı değil, artık içimde bir şeylerin kırıldığını hissetmişlerdi. Onlar için zayıftım, kolay bir hedeftim. Sadece suratıma bakıp gülüyor, "Canavar!" diye bağırarak bana vuruyorlardı. Ben ise, her yumrukta, her tekmede daha da içime kapanıyordum. Sesimi çıkaramadım, çünkü içimdeki ses, her defasında bana bunu hak ettiğimi söylüyordu.

Kırık bir cam parçasını alıp, yüzümdeki bu laneti daha da derinleştirmeyi düşündüm defalarca. Ama korktum. Çünkü yüzümdeki yara ne kadar derinleşirse, içimdeki acı da o kadar büyüyecekti.

Onlar beni "canavar" olarak adlandırdı, ama aslında gerçek canavarların onlar olduğunu biliyordum. Ben sadece hayatta kalmaya çalışıyordum.

Aynadaki yarama bir süre daha baktıktan sonra, bakışlarımı yatağımın üzerindeki kargaya çevirdim. Oradaydı işte, kara gözleriyle bana bakıyordu. O yaralı halde bulup eve getirdiğim günün üzerinden iki gün geçmişti.

"Bugün işe gitmem gerekiyor. Yine o lanet markette uzun bir gün olacak. Sen burada kal, tamam mı? Hiçbir yere gitme."

Karga, sanki söylediklerimi anlıyormuş gibi başını yana eğdi.

"Bak, dönene kadar yerinden kıpırdama," diye ekledim, parmağımı uyarırcasına ona sallayarak. "Geçen sefer nereye kaybolduğunu bilmiyorum ama döndüğümde seni bulamazsam gerçekten delireceğim."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: a day ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

CROW | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin