46.

506 113 642
                                    

Bu ve bundan sonraki bölüm neredeyse ficin finali gibi. Okumadan geçmeyin derim. Düz yazı okumak istemiyorsanız bile erteleyin başka zaman okuyun derim.

Çünkü... Neyse.

Sınır 1k ve artık 100 vote görelim, fırlatın bana.

İyi okumalar. ✎..

☼☼☼

☼☼☼

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

☼☼☼

Bu Ev İkimize Fazla|

-

Adam büyük bir çekememezlik ile arabasının içinde oturuyor ve açık penceresinin kenarına dirseğini yaslayıp sigarasını içiyordu. Yağmur biraz çiseliyordu ve radyoda kısık sesle bir şarkı çalıyordu. Tabii ki yerinde duramazdı, yerinde durmayı da sevmezdi. Küçüklüğünden beri haylaz ve oradan oraya fırlayan bir çocuk olarak büyüyünce de her olaya atlama potansiyeline sahip biri olmuştu. Şimdi Jungkook'un evinin biraz uzağında arabayı park etmişti ve sabırla bekliyordu.

"İçini görüyorum ben, sana güvenmiyorum orospu çocuğu." Kaşları çatıktı. Üzerini henüz değişmediği için altında kahverengi bir kumaş pantolon, üstünde ise benzer tonlarda daha açık bir gömlek bulunuyordu. Siyah saçlarını arkaya yaslamıştı, böylece çatık kaşları ortaya çıkmıştı. Arada sıkıntıdan düşüncelerini sesli dile getiriyordu. İki parmağının arasındaki sigara içilmeyi unutmuş gibi yanmaya devam ederken en sonunda zehri içine çekti.

Dakikalardır buradaydı ve o ışık açıktı. Saat gece bir olmuştu ancak konuyu bu kadar uzatan neydi merak ediyordu. Namjoon'u bile oyalamak için aramış lakin telefonlarını açmamıştı. Jungkook'un daha hızlı olabileceğini düşünüyordu lakin Namjoon'un manipülatif biri olduğunu çoktan anlamıştı, bu yüzden rahat kalamıyordu. Jungkook'a bu kadar yaklaşmışken onu kaybedemezdi.

Yağmur dinmişti, dinlemediği radyoyu kapattı. Arabadan çıktı. Kapısını belki bu sefer sert kapattı. Kızgın bakan gözleri o açık pencereye bakıyordu. Biraz daha ilerledi. Beklemekten sıkılmıştı. Normalde olsa içeri girer ve Jungkook'u alır, çıkar, son sözü kendisi Namjoon'a söylerdi. Lakin Jungkook'u zora sokmak istemiyordu.

Onun yanlış bir itama maruz kalmasına göz yumamazdı. Bunu istemiyordu. Birileri ona yavşak veya sapık piç diyebilirdi, buna razıydı ancak kimsenin Jungkook hakkında ileri geri konuşmasını istemiyordu. Anlatılması güç bir sorunları vardı.

Birbirlerine iki aşık genç adamlardı, biri hafızasını kaybetmişti. Jungkook'un hayatına girdiğinde tabii ki bilinçaltı onu bir yerlerde aramaya başlayabilirdi, kendisini zorlayabilirdi ve bir zamanlar deliler gibi aşık olduğu adamı yeniden görünce hisleri kaldığı yerden devam edebilirdi. Taehyung onun yanlış bir şey yaptığını değil, aksine doğru ve olması gerekeni yaptığını düşünüyordu.

Unuttun Mu Beni? |Taekook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin