normalde diğer fice bölüm yazmam gerekiyordu ama bu ficle ilgili o kadar fikrim var ki yazmadan duramadım.
iyi okumalar
***
Gözlerimi zar zor açtığımda simsiyah bir tavanla karşılaştım. Karnım sızlıyordu. Nerede olduğumu anlamak için etrafa bakındım, kolumda bir serum vardı, etrafımda ise bir sürü cihaz. Hastane gibi görünüyordu olduğum yer ama bir hastane için de fazla siyahtı. Hastaneler beyaz olmaz mıydı?
Vücudumu kaldırıp yataktan doğrulmaya çalıştım ama nafileydi. Sanki tüm gücüm tükenmiş gibiydi. Yatağa geri uzandığımda kapı açıldı. İçeri oldukça karizmatik biri girdi. Kıvırcık saçları ve dolgun dudakları vardı. Gerçekten Tanrı gibi gözüküyordu, bu konuda ciddiydim. Üzerinde beyaz bir önlük vardı, doktor olmalıydı. Tam karşıma geçip anlamadığım dilde bir şeyler demeye başladığında onu durdurdum.
"Dediklerinizden hiçbir şey anlamıyorum."
Gülümsedi, gülümsemesi de gerçekten etkileyici duruyordu. "Üzgünüm benim hatam, nasıl hissediyorsunuz?"
Kaşlarımı çattım "Arkadaşlarım nerede, burası neresi? Siz kimsiniz?" tekrar doğrulmaya çalıştım. Karşımdaki adam panik bir halde beni geri uzandırmaya çalıştı.
"Sakin olun, hepsi iyi. Benim kliniğimdesiniz, Doktor Ferdi Kadıoğlu ben ve sizin doktorunuz olarak ayağa kalkmanızı hiç önermiyorum. Özellikle karnınızda 7 dikiş varken."
Tekrar ayağa kalkmaya çalıştım, ne halde olduğum umurumda değildi sadece arkadaşlarımı merak ediyordum. "İzin verin bana onları göreyim. Onların iyi olduğunu görmeden burada öylece uzanamam."
"Pekala, size yardımcı olmama izin verin en azından." Doktorun dediklerinden sonra kafamı salladım. Önce kolumdaki serumu çıkardı sonrasında ise bana destek olup yataktan kalkmama yardım etti aslında yardıma ihtiyacım varmış gibi hissetmiyordum ama doktor anca buna izin verirsem ikna olacakmış gibi duruyordu.
Yataktan kalkınca yavaş adımlarla beni odadan dışarı çıkardı. Etrafıma baktım, bizden başka kimse yok gibiydi. Etrafı daha fazla incelememe fırsat kalmadan hemen yan odaya girdik.
İçeri girer girmez iki yatakta gördüğüm bedenle doktorun kolları arasından fırladım. Arda ve Mert buradaydı. Arda'nın yüzünde yaralar vardı, Mert'in ise kafasına bir şey sarılıydı. Gözlerim doldu, Arda'nın yanına geçip saçlarını yüzünden çektim. Arda benim kıymetlimdi, tüm arkadaşlarım öyleydi elbette ama Arda her zaman bir başkaydı benim için.
Doktora dönüp konuştum "Durumları ne? Niye uyanmıyorlar?"
Doktor Ferdi gözündeki gözlükleri düzeltti ve derin bir nefes aldı. "İkisi de gayet iyi, dinlenmeleri için uyutuyoruz. Zor bir ameliyattan geçtiler, özellikle kumral olan. Fazla güçlü bir bünyesi varmış."
Gözlerimde akmayı bekleyen yaşlar yanaklarımı bulduğunda zorlukla gülümsedim. Tekrar Arda'nın saçlarını okşarken mırıldandım. "Öyledir benim kardeşim, çok güçlüdür."
Arda ve Mert'in iyi olmasına sevinemeden aklıma düşen Kerem ve İrfan'la Arda'nın saçlarındaki elimi hızlıca çekip ayağa kalktım ve doktorun dibine kadar girdim. Ellerim omzunu bulurken konuşmaya başladım. "Kerem, Kerem nerede? Çok kötü görünüyordu. Sanki, sanki ölmüş gibiydi. Onu da kurtardınız değil mi? Hepsi iyi demiştiniz, o da iyidir değil mi? Peki İrfan nerede? Arabada yoktu, buldunuz mu onu?"
Panikle doktoru soru yağmuruna tuttum adeta, elimde değildi onlar benim tek ailemdi. Ailemi kaybedemezdim. Doktor kafasını yere eğdi ve yutkundu. Kafasını tekrar kaldırdığında sanki doğru kelimeleri bulmaya çalışıyor gibiydi. "İrfan dediğiniz sanırım bizi bulan arkadaşınız. Emin olun aranızdaki en sağlam olan oydu, şu an iyi. Aslında o da başınızda bekliyordu ancak bir iki saat önce ona da sakinleştirici vermek zorunda kaldık."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
favorite ✶ barsem
Fantasíatüm varlığın, vahşi gözlerin, oğlum sen benim favorimsin. vampir!!