merhabaa, ufak bir bilgilendirme: eğik yazıları siz türkçe okusanız bile semih onları türkçe duymuyor.
iyi okumalar, şimdiden yıldıza basın sonda söyleyince etkili olmuyor diye düşünüyorum bunca yıllık okuma deneyimlerime dayanarak.
***
Duyduğum şeyi algılayamıyordum. İki adam karşıma geçip filmlerde gördüğüm, kitaplarda okuduğum o vahşi yaratıklardan olduklarını iddia ediyordu. Hangi tımarhaneye düşmüştüm ben? Hızlıca ayağa kalkıp bağırmaya başladım. "Ulan siz benimle kafa mı buluyorsunuz? Hangi tımarhaneden kaçtınız lan siz?"
Ben ayağa kalkar kalkmaz Barış da ayağa kalmıştı, Ferdi ise oturduğu yere iyice yayılmış rahat rahat bizi izliyordu. Hem de sırıtarak. Bunu gördükten sonra öyle bir gözüm dönmüştü ki Barış'ın dediklerini duymuyor, umursamıyordum. Bu Ferdi denen herif beni delirtmişti. Duyduklarım yetmemiş gibi bir de ciddiye alınmıyordum. Oturduğu koltuğa tekme atıp az da olsa koltuğun arkaya gitmesini sağladım.
"Ne gülüp duruyorsun orosp-" Ben cümlemi bitiremeden Ferdi olduğu yerden olağanüstü bir hızla kalkıp beni itti. 5 saniye havada olduğumu hissetmiştim, ciddiyim. Sırtım duvara çarptığında elimle karnımı tuttum. Sırtımdan çok karnım acımıştı, dikişlerimin patladığını hissedebiliyordum.
"Sen bunu hak ettin artık, canına mı susadın da vampirim diyen adama atar yapıyorsun?"
Ferdi bunları derken ben hala karnımı tutuyordum, bana giydirdikleri -ne zaman giydirdiklerinden haberim bile yoktu- beyaz gömlek kan olmuştu. Elimi bastırıp inleyebiliyordum sadece, konuşacak mecalim yok gibiydi. Barış ise karnıma kitlenmişti. Ferdi ve benim kavgamız umurunda değil gibiydi.
Karnıma kitlenmişti. Kanayan karnıma.
Aniden gelen farkındalıkla daha birkaç saniye önce yapıştırıldığım duvara bu sefer ben iyice yaslandım. Barış bana öyle baktıkça dediklerinin doğru olabileceğine olan inancım artıyordu. Bu inancım artınca yardım dilercesine Ferdiye baktım. Denize düşen yılana sarılırmış, o farklı bir bokmuş gibi ona bakıyordum cidden.
"O niye öyle bakıyor karnıma Ferdi? Uzak tut onu benden." Ferdi neler olduğunu daha yeni anlamış gibiydi, ettiği kısık küfürden bunu anlamıştım. Barış'ın kolunu tutup gene ona anlamadığım bir şeyler demeye başladı.
"Kendine gel Barış, biz insanlara zarar vermeyiz." Olduğum yerden kalkamıyor sadece onları izliyordum. Ferdi Barış'a ne demişti bilmiyordum ama etki etmiş gibi görünmüyordu. Etkisi olsaydı gözleri giderek kırmızılaşmazdı değil mi?
Kırmızı gözler. Rüyamdaki gözler.
Şu an her şey giderek saçma bir hal alıyordu. Karnım kanıyordu, karşımda büyük olasılıkla bir vampir vardı ve o vampir aylardır rüyalarıma giren gözlerin sahibiydi. Ferdi hala bir şeyler deyip Barış'ı sakinleştirmeye çalışıyordu. Eminim Barış da uzak durmak için çabalıyordu, yumruk yaptığı elinden ve hala sağ oluşumdan bunu anlayabiliyordum.
"Ona zarar verirsen diğerlerinden bir farkımız kalmaz."
Barış'ın dudaklarını yaladığını gördüm, Ferdi umurunda değil gibiydi. Bana doğru birkaç adım attığında Ferdi hızlıca önüne geçti. Kendimi koruma iç güdüsüyle ben de çarptığım duvardan kayarak köşeye yaklaşmaya çalıştım. Kaçamazdım, ayağa kalkacak kadar gücüm bile yoktu. Sürünüyordum.
"Barış dur, pişman olacaksın." O hala konuşurken ağlamaya başladım. Korkuyordum, ölmek istemiyordum.
Barış sonunda karnıma bakmayı kesip Ferdi'ye baktı ve inanamayacağım bir şey oldu. Ferdi'yi yakasından tuttuğu gibi büyük salonun en uzak köşesine fırlattı. Korkuyla bir çığlık attım, Ferdi diğer tarafta hareketsiz bir halde uzanıyordu. Artık kendimi kontrol edemiyordum, Barış giderek yaklaşıyordu. Hıçkırıklarım durmuyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
favorite ✶ barsem
Fantastiktüm varlığın, vahşi gözlerin, oğlum sen benim favorimsin. vampir!!