Gözlerimi açtığımda Sunoo, minik bedenini kucağımda ve boynumun kıvrımına sokulmuştu. O kadar güzeldi ki her sabah bu güzel manzarısı ile kalkmak istememe sebep olurdu. Ağzını ufak şapırtı ile tenime daha da sokuldu.
Telefonumu sessiz modda olduğundan emin olarak yatağın yanındaki komodine uzandım. Bu anı ölümsüzleştirmek istiyordum. Kamerayı açtım ve Sunoo'nun uyuyan yüzünü dikkatlice kadrajladım. Işık, yüzündeki masumiyeti daha da belirginleştirmişti. Parmak uçlarımla saçlarını okşarken, deklanşöre bastım. Bu fotoğraf, kalbimde sonsuza dek özel bir yere sahip olacaktı.Ağzını şaplatarak kucağımda doğrulup gözlerini ovuşturdu. Yaptığı hareket gülümsememe neden olmuştu ki şaşkınlıkla gözlerini açıp hemen kucağımdan inerek üstüne çekti örtüyü sanki dün gece yalvarmamışçasına. Yanağına ufak buse kondurdum.
"Utanmana gerek yok sevgilim dün da-"
Ağzınımı o yumuşak eliyle kapatığında gülmeden edemedim."Susar mısın?" Elini öpücük kondurduğum ve ağzımdan çektim.
"Utanıyor musun yoksa hm?"
"H-hayır yani ben neden utanayım ki?
Utanmadığını iddia etmesede o güzel yanakları pembeleşmişti. Tam ısırmaklık duruyordu. Gözüm yanaklarından aşağıya doğru kaydırdığımda boynunda benim güzel sanat eserimi sunması çok hoşuma gitti."Yalan söylememiyorsun yani. "
Kafamı ona doğru eğdim."Of çok utangaç verici"
Göğsüme gömdü alnını hemen, saçlarına ufak bir öpücük bırakarak sarıldım."Dün gece öyle demiyordun. Lütfen içime gi-"
Gögüsüme vurduğunda gülmeden edemedim."Demedim öyle bir şey uydurma"
Gögüsme daha da gömüldü."Hmm, demek ben uydurdum..."
O güzel bedeni altıma aldığımda direk elerini başımın üstüne birleştirdiğimde şaşkın ördek yavrusu gibiydi."İstersen dünü hatırlamana yardım edebilirim." Göz kırptım.
"Nasıl hatırlatcakmışsın?"
"O muhteşem performansımı uygulamalı olarak hatırlatma planlıyorum." Dudağına yaklaştığımda kafasını çevirmesi bir olmuştu.
"Sunoo hatırlatmak istemiyor muydun?"elimle çenesini tutarak bana bakmasını sağlamaya çalıştım.
Sunoo, utangaçlığını gizlemeye çalışsa da gözlerindeki parıltı onu ele veriyordu. "Hayır, istemiyorum," diye mırıldandı, sesini kısık tutmaya çalışarak. Kahkaha attım.
"Emin misin?"kaşlarımı kaldırarak dedim.Başını olumsuz anlamda salladı ama gözleri yine de bana bakıyordu.
"O zaman neden bu kadar kızarıyorsun?" Yüzü daha da kızardı.
"Sen çok kötü biri!" diye söylendi, gülerek. Ben de ona gülümsedim ve onu kollarım arasında daha sıkı sardım.
"Sende çok tatlısın yiyesim geliyor." Yanağını ıstırdım.
"Off Riki yemediğin yer kalmadı. " yanğını eliyle sildiğinde diğer yanağını ıstırdım.
"Yaaaa Riki."
"Bedenine hemen doyucağını düşünmem çok tatlı. "
"Acıktın mı sen bence acıktın ben gidip şey yapayım" Kollarımın arasından çıkarken onu durdum.
"Ne yapacaksın?"
"Kahvaltı hazırlayayım!" Tekrardan harkete geçeceği an kucağıma doğru çektim. Kucağıma o kadar yakışıyordu ki sanki onun için özel bir taht gibiydi.
"Bence kahvaltıyı boşverelim. Daha güzel şeylerler yiyebiliriz." Saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdığımda
"Çüş." Gözlerini şaşkınlıklarla bakıyordu.
"Dün gece öy-" evet asla sıkılmadan usanmadan dün geceyi ona hatırlatcaktım.
"Ya sus."
Bedeni daha da varlığım üstüne doğru getirdiğimde Sunoo şok gözlerimin içinde baktı.
"Oha, kalmış bu."
"Hm, öyle mi olmuş." Boynundan tutarak o dün gece parçacıklara ayrılmış dudak etlerine öpmeye başlamıştım. Farkında olmadan en tehlikeli zaafımın Kim Sunoo olmuştu.
***
Azgın velet he