Gitti.

9 2 18
                                    

Jisung'un bu konuşmaları Minho'yu çok üzüyordu, kim sevdiği birinden bu tarz cümleler duymak, kim onun sürekli yanında olduğu halde ona sarılamamak, kim bu kadar acı çeken birine, ki o sevdiği kişi ise sadece bakmak ister ki..

Elinden bir sey gelmiyordu onun, gelemiyordu. Tanrı ellerini bağlamış, onu saklamış gibiydi.
Jisung da hic bir yardımı kabul etmiyordu. Kendini sevemiyordu.

᧔•᧓

Minho Jisung'un evine gidecekti, merak etmişti onu, özlemişti onu.

Evine gitmek için çok heyecanlandı nedense, bu günün güzel geçeceğine inanıyordu nedense, mutlu geçeceğine. Kim bilir, belki de aşkını itiraf ederdi?

Mutlu bir şekilde telefonunu aldı, gelen mesajlara bakacak ve Jisung'u arayacaktı, mavi, yeni görünen iyi bakılmış telefonunu açar açmaz arayan kişi Jisung'du.

"Alo, Jissiee??

Minho, bana gelsene bu gün!!*

Bende sana onu soracaktım tamda

Kalp kalbe karşıymış..*

Evet, ne zaman geliyim?

Gelebilecegin en erken vakit tabiki*

Tamam, 2 saate burdayım."

Sesinin neşeli çıkmasına çok sevinmişti, uzun zamandır çıkmayan bu sesi özlemişti, Jisung'u özlemişti.

Yol boyu onu düşündü, ona sarılmak için can atıyordu resmen, mutlu olmanin verdiği telas ile hızlı hızlı yürüyordu.

Eve geldiğinde kapı açıktı, normalde kapıyı açık bırakacak biri değildi, kapılarını daima kilitli tutardı, kimsenin girmesine izin vermezdi kolay kolay, anahtar sadece onda vardı, ailesinde bile yoktu.

Ah,pardon..
Onun ailesi yok.

Evin her tarafı beyaz bir evdi, tek katlı, bir kisi için ortalama bir evdi. Evin her tarafında bitkiler vardı, bi de minik bir kulübe vardı..

Kulübe dediğime bakmayın, büyük değil, içinde bir kaç resim aracı ve boyaların dizili olduğu raflar vardı, kulübenin içi dışında kıyasla büyük duruyordu, ne olursa olsun o kulübede vakit geçirmeye bayılırdı.
Kapısının kilitli olduğunu görünce şaşırdı, normalde o kulübe kilitli kalmazdı.

Eve yavaş adımlarla girdiği sıra bastığı yerden kağıt hışırtısı gelince bir adım geriye attı, eliyle kağıdı açtı, okuduktan sonra salona adımladı, adımları yavaş, sakin ve rahatdı.

Jisung'u görünce derin bir nefes aldı, ona koştu, ve sarıldı.

"Jisung-ah.. özür dilerim geç kaldım biraz, sorun etmezsin değil mi?"

"Geç kalanları sevmezsin sonuçta~"

Kıkırdadı, onu bir daha göremeyecekti, bunun bilincinde olarak sarıldı, onun kokusunu son kez içine çekti.

Neden mi son kez?

Ölmüştü, evet.
İntihar etmişti.

Woojin haklıydı, o ruhên ölüydü.

Minho sakince kalktı, kulübeye gitti.

Kulübenin anahtarı kapının hemen yanındaki eski, kahverengi bir paspasın altındaydı, belli oluyordu.

Anahtarı aldı, yavaşça kapıyı açtı.
Acelesi yoktu, olan olmuştu zaten..
Daha ne olabilir ki?

İçinden çıkan mektubu yavaş yavas okumaya başladı.

Canım arkadaşım,

Beni arkadaş olarak gördüğünü bilmiyorum ama bana hayatımın en güzel dönemlerini yaşattın..
Bu yüzden sana minnettarım ve sakın üzülme benim arkamdan olur mu?
Zaten Bir sen vardın başka kimsem yoktu bunu tekrar tekrar söylemiştim.
Eve ve kulübüme iyi bak olur mu?
Kulübem benim için çok değerli bunu biliyorsun zaten, sen dışında kimseye oranın girmesine izin vermedim, vermeyeceğim de sen de kimsenin girmesine izin verme, olur mu?

Benim evim artık senin sayılır istediğin gibi kullan isterse kalsın istersen sat.
Ama kulübem kalsın, seninle birlikte geçirdiğimiz güzel anıların hatrına kalsın lütfen..

Biraz uzun ve saçma bir şey oldu ki zaten doğru düzgün bir şey yaptığımda söylenemezdi, kendimi hiç sevmedim sevmeyeceğim de sonsuza kadar, sen dışında sevdiğim bir hiçbir şey yok bunu tekrar tekrar söylüyorum ve sana son kez sarılıyorum..Seni seviyorum Minho, sana aşığım, öyle de kalacağım.

Sevgilerimle,

Jisung.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 7 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bu Sefer Değil ~ |Minsung|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin