Nilgül teyzenin oğlu bir anda şaşırarak konuşmaya başladı.
-Ne! Yani eve ağlayarak girdiğini, odanı kilitlediğini, kendi canını düşünmeden odanda ki herşeyi kırdığını ve o kırdığın şeylerin üstüne düştüğünü, seni kurtarmak için odanın kapısını kırma mı, seni kucağıma aldığı mı hatırlamıyor musun?
-İlk olarak beni kurtardığın için teşekkür ederim ve ayrıca: Evet hatırlamıyorum! Neyse ben şuan hastanedeyim belli ama saat kaç.
Şey acaba Nilgül teyzenin oğluyla konuşurken 'Evet hatırlamıyorum' derken biraz sert mi konuştum yani bir sorunum olduğunu bilse belki böyle demez di değil mi.
Enes hemen kolundaki saate baktı ve saatin kaç olduğunu söyledi.
- 08:45 .
-Ben buraya ne zaman geldim.
Annem hemen atıldı.- 00:55' de geldik kızım
Annemi yanıma cağırdım ve kulağına fısıldadım.
-Ne! yani Nilgül teyze ve oğlu neden beklediler bu saate kadar.
Annem biraz düşündükten sonra bir anda şaşırdı ve herkesin duyabileceği bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
-Ben sana anlatmadım. Nilgül teyzen ve Can 1 haftalığına bizde kalıcaklar.
Nedeni ise Nilgül teyzelerinin evleri tadilat da. Birazdan hemşire seni köntröl edecek ve eve gideceğiz.Nilgül teyzenin oğlunun adı Can mış. Güzel isimmiş.
Hemşire geldi ve şunları dedi. "Eve gittiğinde mümkünse yatsın"
Arabayla eve giderken ilgimi şu çekti. Enes bana tam bişiy söylerken herkes Enes'in ağzını tuttu. Bunlar yine benden birşey saklıyorlar ama hayırlısı kısa zaman kokusu burnuma gelir.Arabadan indim ve eve girdim. Odamın kapısını açtım ve şunu hatırladım Nilgül teyzenin oğlu yani Can 'odamı kırıp döktüğümü söylemişti ama odam hiç öyle gözükmüyordu. Merak ettim ve aşağıya indim. Tam konuşmak için ağzımı açacak ken Enes bir anda konuşmaya başladı.
-Abla vallahi Can abinin fikriydi odanı yeniletmek. Ben sadece yardım ettim. Çok az yardım ettim. Yani Can abiye kız bana kızma herşeyi o düşündü ve çoğunu o yaptı...
Enes daha konuşmaya devam edecek ken Can sözünü kesti ve şunları dedi.
-Bu Enes'in konuşmasından öğreniyoruz ki Enes'in ispiyoncu olduğunu...
Demeden Can'ın sözünü kestim.
-Sen kim oluyorsun da kardeşime ispiyoncu diyorsun. Sen o cesareti nerden aldın.
Bu sözlerimi söylerken de Can'a doğru kızgın kızgın yürüyordum o arada Can da ayağa kalkıyordu. Can tam konuşacak ken Enes ikimizin oratasına geçti ve korkak bir ses tonu ile konuşmaya başladı.
-Can abi seni ispiyonladığım için özür dilerim ve abla seni kızdırdığım için özür dilerim. Şimdi saçma bir konu yüzünden kalplerimizi kırmayalım hem abla hemşire abla sana yat, uzan, uyu demedimi.(başımı evet dercesine yukarı aşağı salladım). O zaman hadi sen yat uzan.
Hiç arkama bakmadan odama gittim. Söylediklerimin biraz kırıcı olduğunu düşündüm ama yok haklıydım değil mi.
Bunlarla aklımı yormadım ve uykuya daldım.
Yataktan kalktım ve aklıma ilk olarak yatmadan önce Enes ve Canla yaptığımız tartışma geldi aklıma. Ya evet en çok suçlu benim çocuk iyilik yapmış odamı yeniletmiş onla kalmamış bide beni kurtarmak için odamın kapısını kırmış ve beni kucağına almış. Tabi ben hayvan gibi çocuğu azarlıyorum o bunları haketmiyor ki. Ben neden böyleyim, neden içimdeki acıları bana yaşatanlardan değilde bana iyi niyetle yaklaşmak isteyenlerden çıkarıyorum.
En iyisi hem Enes'in, hem de Can'ın gönüllerini telafi edeyim. Eneslerin odasına tam girecek ken Enesin sesi doldu kulağıma.
-...Aslında ablam böyle biri değil çok iyi bir kız ama işte herkese göstermiyor sadece annemle bana gösteriyor diye biliriz. Eskiden ablam böyle değildi girdiği her ortamı neşelendirir di her üzülenin yanında olmaya çalışırdı. Bana bile artık çok kötü davranıyor. Bana bile güvenmiyor bazenleri. Hep o lanet adam yüzüne oldu...
Enes'e bu sefer bağırmadım ve kızmadım sanki hiç duymamışım gibi odanın kapısını tık tık ladım ve başımı birazcik odaya soktum.
-Gir abla. Ne oldu.
-Şey Yaptıklarım için özür dilerim. Tabi ki böyle kuru kuru özür dilemicem. Enes hani bizim gittiğimiz sahilin oradaki cafe varya sizi oraya götürücem hem sahilede ineriz.
Enes ve Can düşünür bir vaziyetteydi. Enes bir panikle.-Ben arkadaşımla şu oyun videosu için kamerayla konuşacağız o yüzden gelemem. Sen ve Can abi birlikte gidin.
Can biraz gülümsedi ve geri ciddiye döndü bende bu arada Can'a sorarcasına bakıyordum. Can bakışlarımı görmüş olmalı ki hemen cevap verdi.
-Şey eğer Melek içinde bir sakıncası yoksa olur.
-Tamam ozaman gidiyoruz.
Kapıdan çıktık. Ben arka mı döndüm ve Can'ın benim dibimde olduğunu gördüm ama işte sakarlığım yüzüne Can'ın üzerine düştüm yanlışlıkla, o arada Can da yere düşüyordu. Hemen Can'ın başını kolarım arasına sardım. Sonuçta benim yüzüme ikimiz de yere kapaklanıcaktık. Yere ikimiz de düştük ben Can'ın şuan üzerindeyim ve ben o başını yere çarpmasını engellemek için kollarımı onun başına sarmıştım yani sanki onla öpüşecek bir pozisyondaydık ve Can'ın dudaklarında anlamsızca aptal bir gülümseme vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRET.
Literatura FemininaKüçük yaşta ilk hatırladığı şey; Babası kızının önünde annesine tokat atması.