Mom? Dad?!

29 3 0
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda, iri eller bedenime sarılıydı. Hafif kafamı kaldırdığımda ise, gördüklerimle hem korkmuş hemde şoke olmuştum. Annem ve babam kollarını göğüs hizasında birleştirmiş, meraklı ve sinirli bakışlarla bize bakıyorlardı. Olduğum pozisyona göz gezdirince, hızla Zayn'in kolları arasından sıyrıldım. Zayn'se homurdanarak gözlerini açtı. Annemi ve babamı görünce oda ayağa kalktı. "İkiniz, neden birlikte uyuyorsunuz?" diye sinirli bir soru savurdu babam. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Donup kalmıştım sanki, şey gibi. Sanki.. Uykunun verdiği huzur hala üzerimdeydi. Ne diyorum ben?! "Siz ikiniz hemen aşağıya geliyor, ve şu birlikte uyuma olayını anlatıyorsunuz!" Babam bağırıp odadan çıkınca, annem kulağıma eğildi. "Zamanı gelmiş sanırım." deyip gözleriyle Zayn'i işaret etti. O odadan çıkarken ağzım açık ona bakıyordum. Annemde çıkınca hızla Zayn'e döndüm. "Biz neden birlikte uyuduk?" dedi. "Neden mi? Sen ahtapot gibi beni sardığın için olabilir mi acaba? Ah, evet bu yüzden!" diye sinirli bir şekilde konuştum. "Kollarım güçlüdür, evet. Ama sende benimle uyumak istemişsin ki, kollarımdan kurtulmayı denememişsin bile." deyip alayla sırıtmaya başladı. Lanet olası ahmak! "Zayn, odamdan defol!" diye tısladım. O kıkırdayarak çıkarken kapıda durup; "Bunu her zaman yapabiliriz, bebeğim." dedi. Yastığı ona fırlattığımda çoktan gitmişti. Tek ayağımı sinirle yere vurup banyoya girdim. Kısa süreli duşumu aldım. Kurulanıp dolaptan göbek üstü tişört ve jean kot şort aldım. Çekmeceden iç çamaşırı alıp giyindim. Tişörtü ve şortu geçirip vanslarımı giyindim. Rutin makyajımı yapıp, saçlarımı at kuyruğu yaptım. Hoş görünüyordum. Birazda seksi. Zayn'i sinir etmek için Londra'nın bu soğuğunda bunları giymiştim. Kısa giyinen kimseyi sevmezdi. Doniya kendisinden büyük olmasına rağmen, kızın hayatını zehir etmişti. Takıntılı pis salak. Herneyse. Çantamı ve askıdaki ince ceketimi alıp aşağıya indim. Mutfakta herkez neşeyle kahvaltı ediyordu. Trisha ve Yaser'de bizdeydi. Zayn'in ebeveynleri işte. Amelia'yla Zayn'in arasına oturdum. Tabağıma bir kaç şey koyup tıkınmaya başladım. "Anlatın." dedi babam tok ve hala sinirli sesiyle. Yutkundum, Zayn'e döndüğümde çoktan konuşmaya başlamıştı. "Siz dün bizdeyken çocuklarla birlikte Quinn'e şaka yapmak istedik. Quinn'de ceza olarak bize odayı temizletti. Gerçekten çok yorulmuştuk. Hepimiz saçma yerlerde uyuyakaldık. Hatta Louis dolapta-" deyip bana bakınca hızla 'evet' anlamında başımı salladım. Sonra devam etti. "Bizde birlikte uyuduğumuzu bilmiyorduk. Siz sabah başımızdayken öğrendik. Üzgünüz." diye sıkı bir yalan savurdu. Babam inanmışçasına başını salladı. Annem ve Trisha bize bakarak gülüyorlardı. Tanrım, bunların sorunu ne?! Zayn ayağa kalkıp "Okulda yersin Quinn derse 5 dakika kalmış." dediğinde hızla kalktım. Mutfaktakilere selam atıp evin giriş kapısından kendimi dışarıya attım. Dışarıya adım atmamla vücuduma soğuk havanın kurşun gibi çarpması bir oldu. Zayn gözleriyle beni süzdükten sonra yaktığı sigarasını elinden alıp içmeye başladım. "Bunun neresi kıçını kapatıyor, anlamıyorum. Hem bu göbek üstü tişört şeyside ne?" Ona aldırmadan arabaya bindim. Dün geceden beri aklımı kurcalayan soruyu sordum; "Sen parfümünü mü değiştirdin?" dedim. "Becerdiğim piliçlerden bulaşmış olsa gerek." deyince araba farı görmüş geyik gibi ona bakmaya başladım. Gözünü yoldan ayırıp bir saniyeliğine bana döndü. "Şaka yapıyorum Quinn, evet çikolata kokusundan sıkıldım. Nane daha çekici." dedi. Onu umursamadan yola döndüm. Geldiğimizde arabadan inip ilerlemeye başladım. Zayn önüme geçip geri geri yürümeye başladı. "Zayn ne yapıyorsun?" dedim. "Göbeğin, ve bacakların ortada. Herkes sana bakıyor!" diye tiz bir sesle konuştu. Onu önümden itip havalı havalı yürümeye başladım. Tam havalı havalı yürüyordum ki aniden tepe taklak oldum. Sanırım ayağıma birşey takılmıştı. Kafamı kaldırıp baktığımda Dalia elindeki telefonu sallayıp, gülüyordu. Ayağa sinirle kalktım. Demek beni Dalia düşürmüştü. "Birlikte uyumaya başlamışsınız." dedi. Elindeki telefona baktığımda instagramda Zayn ve benim sarmaş dolaş uyurkenki fotoğrafımız vardı. "Sana ne." diye alayla sordum. "Benim olana göz diktin." dedi. Histerik bir kahkaha attım. "Ondan korktuğun için ayrılıyorsun, ve gelmiş bana hesap soruyorsun. Öyle mi?" dedim. Yanağımdaki keskin acıyla yüzümü buruşturdum. Eğilmiş kafamı kaldırıp Dalia'anın saçlarını elime doladım. Yere fırlatıp üzerine eğildim. "Bana bir daha tokat atmaya kalkarsan, doğduğuna pişman ederim seni sürtük!" diye tısladım. Yüzüne sayısız tokatlarımı indirdikten sonra kalktım. Sanırım bayılmıştı. Ayağımı kaldırıp tekme atacakken biri beni omuzlarına aldı. Nane kokulu çocuk, ZAYN!
"İndir beni, işim bitmedi!" beni arabaya fırlatıp sürücü koltuğuna geçip kafasını direksiyona dayadı. "Anlamıyorum, beni neden oradan çektin ki? Dah-" "Sus Quinn!'' diye resmen suratıma kükredi. "Susmayacağım Zayn! O bana tokat attı!" "Senin orada ona öyle yapman gerekmiyordu ama." diye bağırdı. Onu savunuyordu, ben sadece arkadaştım. O ise Zayn'in bir türlü unutamadığı eski sevgilisiydi. "Sen benim için daha değerlisin, o umrumda bile değil. Ve onu savunmuyorum. Böyle düşündüğünü biliyorum Quinn, kes şunu." Beni gayet iyi tanıyordu gayet iyi. "Onu seviyor musun?" diye sordum usulca. "Hayır." diye kestirip attı. "Beni evime bırak." Lafımı ikiletmeden arabayı sürmeye başladı. Etraftan gelip geçen itfaiye arabaları ve onların siren sesleri sinirimi bozuyordu. Eve yaklaştıkça yoğun dumanda yaklaşıyordu. Araba bizim sokağa girince dilim tutuldu sanki. Büyülenmiş gibi etrafa ve yanan eve bakıyordum. Aman Tanrım, o yanan benim evim mi?

Friend or BoyfriendHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin