4. Bölüm ~Benden Özür mü dilemişti ???~

38 3 1
                                    




" Toprak mı ?" Dedi hoca kuşkuyla.

"Evet şurada oturan kız." dedi parmağıyla beni göstererek. Allah kahretsin !!! Sanırım intikam alıyordu benden ? Evet kesin intikam için. Yoksa beni seçmezdi. Seçmeneliydi. Ya 2 tane laf soktum diye 1 yıl bununla asla aynı odada kalmazdım. Ölürüm daha iyi ya !!!

" Bence başka birini seçmen senin için daha iyi olur." dedim sakince. Hoca :

" Toprak'a katılıyorum. Ama bu bir yandan da anlaşabilmeniz için iyi olabilir. " Dedi.

" Ben de öyle düşünerek onu seçtim zaten." dedi Ateş sırıtarak. Yalan söylüyordu. Bunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Oğlan bildiğiz benimle dalga geçiyordu. Onu öldürmek isyordum. 47 yerinden bıçaklayıp ona acı çektirmek istiyordum. Sakinleşmem gerekiyordu. Gözlerimi kapatıp 10'a kadar saydım. Biraz işe yaramıştı. Taaki gözümü açıncaya dek. Herkes bana bakıyordu. Çok gerilmiştim. Dikkatleri üstümden çekmeliydim ama nasıl ???

" Beni gerçekten niye seçtin ?" Dedim.
Harika çoğu göz ona dönmüştü.

" Lafı ağzımdan aldın Toprak. Ben de aynı şeyi soracaktım. Not almak için. Evet seni dinliyoruz Ateş ." dedi hoca.

" Bu ödev gittikçe daha saçma bir hal alıyor." dedi Ateş bıkkınca ve devam etti. " Buradaki bütün kızların aksine
- siz de dahil- ilk günden üzerime atlamayacağına emin olduğum bir bu kız var. " Dedi. Beni intikam için seçtiğini sanmıştım. Ama gayet de mantıklı bir cevabı varmış. İşte bunu hiç de beklemiyordum. Ama yine de içimde ona cevap vermemi söyleyen bir dürtü vardı. Verecektim de.

" Okulun ilk günü değil son günü de olsa üstüne atlamam merak etme." Dedim.

" Umalım da öyle olsun Toprak. " dedi. Bu çocuğun 2. adını ukala koymalıydılar ya ! Ya da asıl adı ukala olmalıydı. Sinirlerime hakim olamamaktan korkuyordum. Çünkü bu çocuk gerçekten çok sinirimi bozuyordu. Şiddeti pek seven bir kız değilim ama beynimin içinde onu işkenceler içinde son uykusuna 20. uğurlayışım flan olmuştu.

" ' siz de dahil ' derkenki imalı konuşmandan hiç hoşnut olmadım Ateş. " Dedi hoca.

" Öğretmen olmanız cazibeme dayanabileceğiniz anlamına gelmiyor ki" dedi Ateş.
Ohaaaa !!! bunu gerçekten söylemiş miydi ? bu çocuktan hoşlanmıyordum ama cesareti hayran bırakıcıydı. Tabii bir de gözleri. Çünkü burası disiplini açısından ün salmış bir okuldu. Hoca da bayağı sinirlenmişti.

" Diğer öğretmenlerine de böyle saygısızlık mı yapacaksın kardeşim !" Dedi hoca. Kardeşim mi demişti ?! Bu çocuğun böyle bir okula torpille geldiğinden zaten şüpheleniyordum. Şimdiyse emin olmuştum.

" Hayır. Sadece sana sen gidene kadar yapacağım. " Dedi. Sesinden kararlı ve ciddi olduğunu anladım. Sonra kameraya dönerek devam etti. -her sınıfta ve koridorda kamera vardı. -

"Gördüğünüz gibi daha ilk günden açıkladı kardeş olduğumuzu. " Dedi ve küçümser gibi ' ben size demiştim' bakışı attı kameraya.

Kime seslendiğini merak etsem de belli etmedim. Yapım böyledir. Duygularımı asla belli etmem. Çünkü insanların benim zayıf yönümü görmelerini istemem. Ben kendimce düşüncelere dalmışken hocanın tehditkar sözleriyle gerçek hayata döndüm.

" Bu oyununun bedelini çok kötü ödeyeceksin Ateş. Kül olacaksın ! " Dedi hoca. Tehditleri pek sağlam gelmeyebilir ama bakışlarından bunun gerçek bir tehdit olduğu anlaşılıyordu.

"O küllerden yeniden doğmasını da biliriz biz ." dedi Ateş. Kısa bir an boyunca bakıştılar. Daha sonra hoca tekrar derse geçti. Diğer erkekler de bir eş seçti ama seçme nedenleri çok aptalcaydı.

" Saçı güzel, yüzü güzel , gözü güzel , elbisesi hoş, duruşu farklı..." Gibi şeyler söylediler. Ateş beni seçmeseydi partnerim olacak kişinin beni seçme sebebi kesinlikle ' sona kalmıştı ' olurdu heralde.

Şöyle bir düşündüm de Ateş' in beni seçme sebebi gayet mantıklıydı bir açıdan da güvenli. Çünkü P da mesafe istiyordu. Çıkarken hoca kızların sıraya girmesini odalarının anahtarlarını vereceğini söyledi. Bize verilmesinin sebebi eşyalarımızın çoktan odalarımıza yerleştirmiş olmasıydı. Erkekler ise valizlerini zemin kattan alıp partnerlerinin odalarına gideceklermiş. Kızlara öncelik verilmesinden ne kadar centilmen bir okul olduğu anlaşılıyordu. Hoca :

" 2 anahtarı da kızlara veriyorum. Isterlerse partnerlerine vermeme gibi bir şansları var. " Dedi. Erkeklerden bir homurtu kızlardan da bir kıkırdama yükseldi.

" İtiraz yok. Saat 18:00 da yemekhanede olun. Yerini sormak yerine dergiye bakın o size rehber olacak. İyi yerleşmeler ! " Dedi ve anahtarlarımızı vermeye başladı. Bizimkini de verirken
" Bir dakika bekle. Seninle görüşelim. " Dedi.
" Tamam " dedim ve kenarda durup beklemeye başladım. Ateş yanıma geldi ve

" Kaç numaralı oda ?" Diye sırdu. Anahtarlığa bakıp

"28 " dedim.

" Anahtarlığı ver de sen konuşurken kapının önünde beklemiyim." dedi. Emir vermesinden hiç hoşlanmamıştım. Ama mevzuyu uzatmak istemedim ve anahtarlardan birini çıkartmaya çalıştım. Ne yazık ki becerememiştim.

" Ben hallederim. " Dedi ve okulun logosu olan anahtarlığı elimden çekti.

" Nazikçe istesen verirdim." dedim sinirle. Bana böyle kaba davranmaya hakkı yoktu. Kafasını elinde uğraştığı logodan kaldırdı ve bana baktı. Ben de oba baktım. Boyu 1.75 flan olmalıydı. Benden 6-7 cm uzundu. Bir cevap vermesini bekliyordum ama o hala deniz gözlerle bana bakıyordu. Bu sırada sanırım anahtarlıktan bir anahtarı çıkarmıştı. Kıdık sesle

" Özür dilerim." dedi. Beklemediğim bir kelimeyi beklemediğim bir şekilde söylemişti. Afallamıştım. İnanamayan gözlerle ona bakıyordum. Gayet ciddiydi. Ben de aynı kısık sesle

" Önemli değil " dedim. Kendimi daha çok bir kavgaya hazırlamıştım ama öyle olmamıştı. O gerçekten samimi bir şekilde özür dilemişti. Anahtarlığı elime bıraktı ve arkasını dönüp sınıftan çıktı. Ben de hocayı beklemeye devam ettim. Ama aklım hala Ateş' teydi.
O odun sandığım çocuk benden özür mü dilemişti ???

ATEŞ ile TOPRAK  BütünleşmesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin