"bayan kim?"
kapıda gördüğü bedenle oldukça şaşıran küçüğün şaşkınlığı elbette sesine de yansımıştı fakat tek şaşıran kendisi de değildi.
"jeongguk?" diye aynı tonda konuştu orta yaşlı kadın. "senin burada ne işin var?"
hâlâ daha bu kadının burada ne işi olduğunu anlamayan jeongguk tekrar bir soru yöneltti. "asıl sizin burada ne işiniz var bayan kim?"
"oğlumu görmeye gelmiştim de, sanırım evde değil ha?"
oğlum mu?
oğlum?
taehyung?
kim taehyung, bayan kim?
taehyung'un annesi?
bayan kim'in oğlu?
bayan kim'in söylediği şeyi yanlış anlamış olmak için resmen içinden dualar eden jeongguk "oğlum mu?" diye yine sordu.
"evet jeongguk. oğlum, taehyung."
dualar boşuna gitmişti çünkü maalesef jeongguk yanlış anlamıyordu. bayan kim gerçekten de taehyung'dan bahsediyordu.
çocukluğundan beri gittiği bir barınak vardı ve kendi kendine oradaki hayvanları ziyaret etmeyi ve onlarla ilgilenmeyi sorumluluk haline getiren jeongguk, oraya son iki yıldır eskisi kadar sık uğramıyordu çünkü oranın sahibi bayan kim yani taehyung'un annesi iki yıl önce başka bir ülkeye taşınmıştı ve dolayısıyla orası başkasına devredilmişti.
şaşkınlığını bir kenara bırakıp artık bayan kim'i içeri alması gerektiğini hatırlayınca kenara doğru çekilip orta yaşlı kadının geçmesi için müsaade etti.
"ah, kusura bakmayın. buyurun lütfen bayan kim."
kadın da şaşkınlığını bir kenara bırakıp bir an önce içeri geçmeyi ve neler olduğunu sormayı istedi.
elindeki poşetleri mutfak tezgahına bırakan kadın ocaktaki yemeği görünce bakmadan edemedi ve kapağı açıp iyice kokuyu içine çekti.
arkasını döndüğünde ise hâlâ şaşkın şaşkın ona bakan jeongguk'u görmüştü. "neler oluyor bilmiyorum ama seni gördüğüme çok sevindim jeongguk. ah, en son ne zaman görüşmüştük hatırlamıyorum bile, gel buraya." elleriyle gelmesine işaret etti fakat hâlâ şokta olan jeongguk hareket etmek yerine aval aval bakmaya devam ediyordu.
onun gelmeyeceğini anlayan orta yaşlı kadın, jeongguk'a doğru yaklaşmış ve beklenmedik bir şekilde ona sarılmıştı. "oy jeongguk ne kadar özlemişim ya, kocaman olmuşsun şuna bak." derken aynı zamanda küçüğün sırtını sıvazlıyordu.
"ben de sizi özledim bayan kim, yurtdışından geldiğinizi bilmiyordum."
"neredeyse üç ay olacak, ben kaç kere barınağa gittim ama seni hiç göremedim."
"ah aslında, siz gittikten sonra eskisi kadar sık uğramadım."
"e böyle ayaküstü mü konuşacağız? gel bakalım şöyle oturalım biraz, sen de bana burada neler olduğunu anlat."
eskiden beri değişmeyen samimiyetiyle konuşan kadın sayesinde, küçük olanın üstündeki gerginlik kısa sürede gitmişti.
elbette jeongguk bayan kim'in ne tepki vereceğini bilmediğinden ve hatta taehyung'un hoşuna gitmeyebilme ihtimalinden, ona oğluyla sadece arkadaş olduğunu söylemişti.
mutfakta oturup dolu dolu geçen konuşmalarının üstünden on neş dakika geçerken ikisi de taehyung'un gelmesini bekliyordu.
ve sonunda çalan kapıyla ikisi de ayaklanıp sesin geldiği yere doğru gitmişlerdi. yaklaşık yarım saat önce olduğu gibi aynı jeongguk gibi taehyung da kapı açılınca bayan kim'i görmeyi beklemiyordu ki oldukça şaşırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
why don't u, tk'
Fanfictionnamjoon kardeşi jeongguk'u, düşmanı taehyung'dan uzak tutmaya çalışır...
