Bölüm 2

55 2 4
                                    

  

  Eliza,karşısında duran adamı şüpheyle süzdü.Geniş omzuna dökülen siyah saçları ve uçsuz bucaksız bir sonsuzluk gibi bakan kahverengi gözleri genç kadını etkilemişti.Elini uzattı.

'' Eliza Reed. Gerçi siz biliyor olmalısınız.'' Adam gülümsedi.Kendinden emin adımlarla salonun ortasına yerleştirilmiş,oldukça rahat görünen ve deriden yapılmış olan koltuğa ilerledi.Ceketinin düğmesini açıp iç cebinden beyaz bir mendil çıkardı.Koltuğa oturmadan önce çıkardığı beyaz mendili derinin yüzeyine sürdü ve ardından kaldırıp baktı.Toz olmadığını görünce silkeledi,tekrar katlayıp iç cebine yerleştirdi.Eliza olduğu yerde adamın hareketlerini inceliyordu.

'' Böyle bir yerde toz olmasını beklemek büyük aptallık,'' diye düşündü.

'' Oturmayacak mısın ? ''

Eliza yavaş adımlarla adamın karşısındaki koltuğa doğru ilerledi ve oturdu.Sırtını dikleştirdi , adamın yapacağı konuşmayı beklemeye başladı.

'' Elbise sana yakışmış Eliza.''

'' Teşekkür ederim ancak korkarım ki konumuz elbisenin bana yakışıp yakışmadığı değil.Ben neden buradayım öğrenmek istiyorum.''

Eliza, adamın yüz hatlarının gerildiğini gördü.İçinde anlamsız bir korku oluştu.

'' Bunlar gizli bilgilerdir Bayan Reed.''

'' Beni kaçırıyorsunuz , nedenini öğrenmek istiyorum ve aldığım cevap bu mu oluyor? ''

Adam aniden ayağa kalktı,Eliza'ya elini uzattı.

'' Gelin size şehri gezdireyim.''

Eliza kaşlarını çatınca adamın dudakları arasından bir kahkaha kaçtı.

'' Aynı zamanda size verebileceğim bilgileri bir gözden geçirelim,'' dedi.

Eliza adamın uzattığı eli nazikçe tutup ayağa kalktı ve kendisini yönlendirmesine izin verdi.Yavaş adımlarla dairenin kapısına ilerlerken göz ucuyla adama bakıyordu.İlgi çekici bir havası vardı.

  Odin,ahşaptan yapılmış beyaz kapıyı açıp geçmesi için Eliza'ya yol verdi.Gülümseyip dairenin dışına adım attı genç kadın.Büyük bir hol karşıladı onu.Duvarlar bordo rengindeydi.Üstünde altın renginde işlemeler vardı.Tavandan sarkan,yine altın rengindeki avize '' Ben pahalıyım ! '' diye bağırıyordu.

Eliza duvarın yanına yaklaştı.Elini işlemelerin üzerinde gezdirdi.

Şaşkınlıkla fısıldadı, '' Bunların hepsi saf altın.''

'' Nasıl anladın? ''

Eliza omuz silkti, '' Anlamadım.Ben böyle dediğimde vereceğiniz tepkiye göre haklı olup olmadığımı anlayacaktım.Görünen o ki haklıyım da.''

Odin gülümsedi.

'' İzninizle artık şehre inelim.''

'' Tabii.''

Genç kadın duvarın yanından ayrılıp asansöre doğru ilerleyen Odin'in peşinden gitti.

Asansöre ulaşınca, Eliza asansörün gelmesini sağlayabilecek bir düğme aradı ancak bulamadı.Normalde düğme olması gereken yerde ufak bir kutu gördü.Duvara sabitlenmişti.Odin,kutunun kapağını kaldırıp parmağını yüzeye bastırdı.Bastırmasıyla kutunun aşağısında bir bölme açıldı.Bunu çekmece gibi düşünebilirdiniz.Ancak kamufle edilmiş bir çekmece gibi.Dışarıdan bakınca fark edilmesi imkansızdı.

İçinden iki tane büyük kulaklık çıkardı.Atış poligonlarına gittiğinizde taktıklarınızın aynısıydı.Birini Eliza'ya uzattı.Eliza şüpheyle kulaklığa baktı.

ON ÜÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin