Warband

111 1 0
                                    

Mount & Blade
Warband

Shariz'in yaklaşık dört metre yüksekiğindeki kalın surları ufukta belirdi. Çöl kumları, görkemli şehrin surlarına tozlu bir perde indirmiş ve şehri çöle gizlemişti. Güneşin en sıcak ve çekilmez olduğu o öğlen saatlerinde, 200 fersah yolu katetmesi sarranidde bir mucize olarak görülürdü.
Arkasından azgın dalgalar misali gelmekte olan, kana susamış yirmi iki çöl haramisi; 300 metre
uzaklıkta ise medeniyetin dalgalanan sancakları. 

Dört nala koşmakta olan binek atının dayanacak gücü kalmamış olsa da her beş saniyede bir yediği kırbaç darbeleri yüzünden yavaşlayamıyordu. Arkasında artmakta olan nal sesleri, Gwhanirin tarifsiz bir telaşa ve korkuya kapılması için yeterdi. Tüm heyecanı ve korkusuyla zavallı atına defalarca kırbaç darbesi indiriyor , sık sık duyduğu inilti seslerine kulak asmıyordu. Haramilerin kalabalıklığı nedeniyle onları kısa sürede atlattı. Atını kırbaçlamayı durdursa da yavaşlamamaya çalışıyor ve gözünü Shariz'den alamıyordu. Her dakika şehir önünde büyüyor ve surların üzerinde etrafı kolaçan eden nöbetçiler belli olmaya başlıyordu. İchamur şehrinden bu yana ticaret için getirdiği tüm buğdayları ve aletleri haramilerden kaçarken bırakmış ve 400 dinar zarara uğramıştı.

Birkaç dakika içinde Shariz'in tahta fakat kalın ve sağlam olduğu belli olan devasa kapısının önünde durdu. Kapının her iki yanında ağır zırhlı memlük muhafızları nöbet tutuyordu. Genellikle ciddiliğini bozmayan bu askerlere yanlış bir şey söylemek intihardan başka bir şey olamazdı. Şehir kapısının solundaki memlük yüksek ve aşağılayıcı bir ses tonuyla "hey sen , kergit" diye bağırdı. Yavaş ve otoritesini belli eden adımlarla Gwhanir'in bir buçuk metre önünde durdu. Sol eliyle sol bacağında asılı duran demir gürbzünü tutuyor, diğer eliyle ise  dur işareti yapıyordu. Diğer memlük  hala kapının yanın da hareket etmeden durmakta ve olanları izlemekteydi. Gövdeleri ve bacakları kalın ve parlak zırhla, kollarında ise demir plaka ve zincir zırhıyla Sarranidin en ağır birimleriydi memlükler. Çoğunluğu iri ve yapılı olan bu memlüklerin, gözleri hariç başlarından göğsüne kadar ağır zincir zırh sarkıyordu.

Gwhanir'e yaklaşan memlük muhafızı tekrardan otoritesini belli eder şekilde yüksek fakat daha ciddi bir tavır takınarak " hangi sebeple Shariz topraklarında bulunmak istiyorsun ey yabancı; bir tüccar, bir acemi asker veya bir casus olarak mı" diye bağırdı. Casus sözü ile geride bekliyen memlük muhafızı tehdit edercesine elini gürbzüne uzattı. Gwhanir haramilerden yeni kurtulmuş , 200 fershah yolu bu sıcakta katetmiş olduğundan, sinirli fakat sorun çıkmaması için sesini en sakin ve alçak şekilde ayarlıyarak söze başladı : "Saygıdeğer efendim , yaklaşık beş buçuk saattir ticaret yükleriyle yolculuk yapıyordum" Memlük kaşlarını çattı ve Gwhanir'in sözünü yarıda keserek sert bir şekilde bağırdı " Utanmaz kergit, bir memlük önünde yalan söylemeye hangi cürretle kalkışırsın. Bu çökmüş at ne beş buçuk saat yükler ile yolculuk yapar , ne de yük falan gözükmez atın üstünde".  Memlükler aptal askerler değildirler. Cümlenin sonun da yüklerini yolda bıraktığını veya sattığını tahmin etselerde kardalyada ki uzun süren barış ortamından sıkıldıkları ve kavgaya sebep aradıkları, tüm krallıkların askerlerinde belli olan bir durumdu.  Bundan ötürü Rodok krallığı ile Svadya krallığı arasında ki savaşa her ay yüzlerce asker katılıyor ve uzun süren fakirliğin ardından ganimet sahibi olmaya çalışıyorlardı.

Gwhanir telaşlandı. Ses tonunu değiştirmeden " Efendim , efendim nolur dinleyin. İchamur şehrinden 400 dinar ve birkaç çuval buğday ile alet satın aldım. Sarranid topraklarına girdiğimde peşime yirmi kişi civarında atlı haramiler takıldı. Sayıca benden çok daha fazla olsalar da yüklerim yüzünden onları atlatamıyordum. Tüm yüklerimi boşalttım efendim. Şimdi ise son kalan 150 dinar ile biraz yiyecek alıp ticaret yapacağım."Memlük ilk başta duraksadı birkaç saniye,  sonra kısık sesle kıkırdadı ve "100 dinar ile demek istedinir galiba" dedi alaycı bir ses tonuyla. Gwhanir "aman efendim" dedi ki memlük gürbzünü birkaç santim yukarı çekti. Diğer muhafız ise konuşmaları dinlerken kıskıs gülüyor ve sırıtıyordu.

Memlük veya sarranid askerleri şerefleri ve onurlarıyla nam salsalar da askeri fakirlik her gün rüşvet ve dayağın kol gezmesine sebep oluyordu kardalyada.

Gwhanir ilk başta sinirli bir ifade takınsa da yapacak hiçbir şeyi olmadığını bildiği için boynunu eğdi ve "100 dinar yeter de artar bile" dedi sessizce. Kesesinden elli dinar çıkardı, yıpranmış ceketinin cebindeki torbanın içine koydu ve atının üzerinden memlüğe uzattı. Memlük keseyi alırken başta tereddütlü olsa da keseyi hızlıca kendine çekerek cebine koydu. Sertçe "gir" dedi.

Kapı açılırken üzgünlük ve çaresizlik, intikam ve öfkeye bıraktı sırasını. Fakat olay çıkarmadan Shariz şehrine girdi. Surların arkasında yüzlerce sesin iç içe girdiği, gürültülü, ticaretle uğaşan bir kalabalık vardı. Kimisi satıcılarla kavga ediyor, kimisi telaşlı bir şekilde etrafını kolaçan edip ara sokaklara dalıyor, kimisi ise duvarlara yaslanmış bira ve rom içiyordu. Küçüklü büyüklü evlerin düzensiz sıralanışı, o evlerin arasındaki hiç bitmeyen pazarlar ve her dakika konum değiştiren ağır piyadeler ile burası Sarranid'in başkenti ve Sarranid kralı (hanı)Sultan Hakim'in şehriydi.

Mount&Blade WarbandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin