Selam. Umarım beğenirsiniz. Yazım yanlışları varsa özür dilerim telefondan yazıyorum.iyi okumalar. ❤
Okul çıkışı saatlerinde ne kadar kalabalık olsada, bana göre sinir bozucu olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Çoğu zaman gerçektende hayattan zevk aldığım söylenemez. Bir kaç sene önce yaşanan olaydan önce hayat dolu bir insandım. En azından şimdiki gibi yaşayan ölü değildim. Yaşadığımı hissediyordum. Gülebiliyordum. Ta ki o güne kadar. Beni öldüren, acımasızca 3 yıldır beni her gün ağlatan olayın yaşandıgı güne kadar...
FLASH BACK:
O gün sınavdan çıkmıştım. İyi geçmişti, fena sayılmazdı. Okul çıkışı yağmurun aniden yağmaya başlamasıyla koşmaya başladım. Evimizin çok uzak olmamasına şükrederek, kapıyı çaldım. Mutfak önlüğü ile kapıyı açan annemin yanağına minik bir öpücük kondurdum. İçeriye doğru ağır adımlarla ilerledim. Montumu çıkarırken anneme seslendim;
"Sınavım kötü değildi!"
"Ne sınavı?"
"Oh, anne!" dedim kıkırdayarak. Annem aşırı unutkan bir kadındı. Daha sonra aklıma minik canavarım geldi. Mutfağa, annemin yanına gidip, kapıdan onu izlerken sordum;"Berat nerede?" Annem bir an duraksadı ve elindeki kaşıgı yere düşürdü. Yüzündeki endişe beni korkumuştu.
"Yaklaşık iki saat önce banyoya gireceğini söylemişti."
"Lanet olsun! 4 yaşında bir çocuğu nasıl tek başına bırakırsın?!" diye bağırarak merdivenlere yöneldim. Koşarak banyaya çıktım ve ahşap kapıyı sertçe açtım. Berat küvetin yüzeyinde gözleri kapalı bir şekılde duruyordu.
"Berat!" diye çığlık attım. Koşup kucağıma aldım. Göz yaşlarım bir sel gibi durmadan akıyordu. Berat'ın saçlarını okşadım. Dudakları morun en koyu haliydi sanki. Nefes almıyordu, o minik kalbinin sesini duyamıyordum artık...
ŞİMDİ:
O gün, Berat'ın öldüğü gün bende öldüm. Annem hep kendini suçladı. Berat öldükten yaklaşık bir hafta sonra babam annemi odasında intahar ederken yakaladı. Babam onun hastahaneye yatırılmasına karar verdi. Bu benim için daha iyi oldu çünkü ondan nefret ediyordum.
Babamı seviyorum. Büyük bir şirkete sahip olduğu için genelde göremiyorum. Ama buna rağmen bana destek olmayı başarıyordu. Bunları düşünürken, eve gelmiş, mutfaktaki zulamdan bir snickers ve kola almıştım. İçeride televizyonun tam karşısında olan kocaman kanepeye oturup rahat bir konum aldım. Kumandayı elime alıp kanalları zaplamaya başladım. Arka cebimden telefonu alıp saate baktığımda 17.27' ydi. Tanrım! Günün en iyi şeyi bu oldu. 3 dakika sonra '2 Broke Girls' başlayacak. Rahat kanepede daha rahat bir konum alarak anın tadını çıkardım.
Süper aksiyonsuz hayatımın yarın bana ne gibi sıradanlıklar getireceğini merak ediyordum...VOTE VERMEYİ UNUTMAYIN. YORUM YAPARSANIZ SEVİNİRİM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖRGÜSÜZ...
RandomÇok sıradan hayatınızın size neler getireceğini bilemezsiniz. Belki güzel bir aşk. Belki sonsuza kadar sürecek dostluklar. Belkide güçlü düşmanlıklar...