(Kusura bakmayın bitanelerim tatilde olduğum için yazamadım)
A: Noldu Christina?
C: birazdan beni karakola götürecekler Austin. Sen burada kal!
A: hayır ben de gelicem!!
C: AUSTİN!
A: t-tamam ya.
...
C: heeh polisler geldi Austin. Ben gidiyorum.
Ben kapıdan dışarı çıktığımda polisler beni bekliyordu. Yani onlara durumu ben izah ettim.
C: Sizi arayan bendim. Hani adamı bıçaklayan kız olayı falan.
"Bayan Christina? Siz o bayansınız. Hadi karakola gidelim."
Arabanın arkasına bindiğimde gözlerimdeki yaşlar istemsizce akmaya başladı.
"Bayan Christina? İyi gözükmüyorsunuz."
C: i-iyiyim ben b-bişeyim yok.
"İyi peki."
Arabadan dışarı baktığımda ağzıma bu şarkı takılmıştı. Söylediğim zaman hatırladığım ilk şey Harry ile evliliğimizdi. O da böyle düşünüyor mudur acaba?? En merak ettiğim şey de bu. Bence o da benim gibi düşünüyordur. Ben ayağımı burktuğum zaman gözlerindeki o özlemi görebiliyordum ve hissedebiliyordum. Ya aslında bakarsanız Austin'i de seviyorum. Sakın Austin'in duygularıyla oynadığımı düşünmeyin.. Gerçi.. Biraz öyle oldu. Ama sonradan duygularım değişti. Yani Austin'i gerçekten sevdim birkaç gün sonra... Sonunda karakola geldik.
"Bayan Christina. Buyrun."
Beni bi odaya götürdüler. Koltuk vardı oraya oturdum. Bana bilgisayardan sabıka fotoğrafları gösterdiler.
C: yok bu da değil.
" tam olarak nasıl biri?"
C: saçları biraz kısa, mavi gözlü, sarı saçlı, zayıf, yüzü biraz gergin..
"Hmm peki suçlunun ismi ne?"
C: Stell Evans.
" Stell Evans mı dediniz? Biz de onu kaç senedir arıyoruz!!!"
C: n-nasıl yani?
" Bakın şimdi Stell Evans, birini sevdiği zaman o kişi yandı demektir. Stell zorunlu olarak birileriyle çıkıyor. Yani o karşısındaki erkek çıkmak istemese bile para karşılığında çıkıyor. İlk başta kendini aşık ettirmek için elinden geleni yapar."
C: neler yapar?
" öncelikle yüklü miktarda para teklif eder. Sonra da Stell kendini sevimli bi kız olarak gösterir, en sonda da erkeği kendine aşık ettirmek için her yolu dener."
C: n-nasıl yani?? Şimdi Harry Stell'i sevmiyor mu?
İnanamıyorumm. Sanki rüyadaymışım gibi. Bu nasıl olur?? O kadar Stell'e aşkım canım çiçeğim falan diyordu. Demek ki yalanmış. Ahh Harry ahh!!! Başına ne işler açtın..
" Demek ki zorla çıkıyorlar!! Biz onu kaç senedir arıyoruz sizin haberiniz var mı? Şimdi nereye gittiğini biliyor musunuz?"
C: H-hayır b-ben bilmiyorum..
" Tamam o zaman gidebilirsiniz"
C: t-tamam Memur Bey iyi geceler..
Kendimi öldürmek istiyo- bir dakika ya ben niye kendimi öldürüyorum?? Ayy benim kafa hoş oldu iyice. Duyduklarım karşısında şoke oldum ya.. Bu nasıl bir şeydir ya?? Ya o değilde şimdi gecenin 03.00'de taksi bulmak kadar boktan bişey yok yaa.. Off bu kafayla ben bi adım daha atamam. Bildiğiniz sarhoş gibiyim.. Hah bi taksi geçiyor!
C: hey taksi!!
" pardon taksiyi siz mi çağırmıştınız?"
C: nasıl yani??
"Siz telefonla aramadınız mı??"
Bu taksici ne diy- hee anladım. Evet demek zorundayım. Biliyorum yaptığım şey hiç hoş değil ama ben bu saatte zor bulurum taksi.
C: e-evet bendim.
Heeh bir de kekeledin ya Christina. Sana helal olsun yaa!! Ayy neyse..
" peki nereye gidiyoruz??"
C: Stepping Hill Hastanesi'ne gidiyoruz.
"Tamamdır."
Kafamı koydum cama, öylesine bakıyorum. Ya o değilde taksimetreyle de bakışıyoruz.. Aklıma yine bu şarkı geliyor. Tanrımm?? Neden bu şarkı? Gözlerim tekrardan istemsizce almaya başladı.. Harry'e söylesem mi?? Ya da daha sonra..
"Bayan?? Siz iyi misiniz? Çok kötü gözüküyorsunuz!!"
Dedi elindeki peçeteyi bana uzatarak..
C: b-ben iyiyim. T-teşekkür ederim!
