"Ya bak yalan söyledim ama niye söyledim. Sen her şeyi yanlış anlama sokuyorsun. Sadece bir şeyler içmek için gittim o kadar."
"Rahatsız mı oluyorsun yani? Tamam söyle o zaman. Arkamdan iş çevirmene gerek yok."
"Ya Burcu beni biliyorsun. Ne alakası var şimdi."
"Tamam. Bir tek ben yanlışım. Arkadan iş çeviren de benim. Bir kaç gün konuşmayalım tamam mı? Ben gidiyorum.
"Ya hep aynı şeyi yapıp çekip gidiyorsun. Alttan almadan sen gör kavganın alasını! Sen pişman olup geri döneceksin. Aptal şey!" kapının hızla vuruşunu duydum. Uyuz oluyorum! Yine Burcuyla klasik kavgalarımızdan yapmıştık.
Burcunun gitmesiyle mutfağa gidip bir şeyler yemeye karar verdim. Kendime bir sosisli yapıp. Yarıda kaldığım Game of thrones izlemek için laptobu hazırladım. Sosislimi ve sodamı alıp pofuduk kanepe oturdum. Başlattığım da kapının kilidinde sesler gelmeye başlamıştı. Kapı biraz zorlandıktan sonra açıldı. "Ben geldim." deyince rahatladım. Hep diken üzerindeydim. Ve hepsi onun yüzünden beni öldürmesi ne kazandırabilirdi ki ? "Ooo keyfe bak. Ben top peşinde koşarken sen sosisli ye. Banada bir tane hazırlamalıydın." dedi karnını ovarak. "Sana da hazırladım. Üstelik iki tane." dedim. "Sen dünyanın en tatlı ablasısın. Biliyorsun değil mi?" dedi sevinçle. "Ah. Biliyorum" dedim ukalaca ve sonra devam ettim. "Sen bu saate kadar neredelersin?" dedim."Bana hesap soracak kadar küçük değilim artık." dedi ukalaca. "Havanı yesinler Berk bey hala on sekiz yasında değilsin ama hatırlatırım."dedim tek kasım havada asılıyken. " Ben yatıyorum. Bu arada not işini sevdim. Devam edelim." dedim sadece güldü.
***
Sabah evden daha erken çıkan ben olmuştum. Bana cazip gelen şu not işini ben devam ettirdim. "Ben çıkıyorum. Neden bu kadar erken kalktın dersen hiçbir fikrim yok. Mutluyum sadece. Smile." yazıp çıktım evden. Evden çıktığımda karşı komşumuz Serap teyze bana seslendi. Yanında bir de playboy oğlu Arda vardı. O kadar çok yakışıklı değildi. Ama karizmatik bir tipti. Küçük yaşlarda hoşlanıyordum. İlk aşkımdı. "Sera! Nasılsın birtanem?" dedi yanıma yaklaşarak. Arkasında da Arda vardı. "İyiyim Serap teyzecim." dedim sıcakkanlılıkla. "Arda da okula gidicek. Motorbisikletle seni bıraksın." dedi. "Aslında çok iyi olur" dedim reddetmeyi hic düşünmeden. Serap teyze yanımıza ayrılınca Arda konuşmaya başladı. "Nasıl gidiyor?"
"İyi gidiyor. Motorbisiklet kullanmayı bıraktığını düşünüyordum."
"Bir ebeveyn çocuğunu nasıl bırakabilir? Hadi gidelim." dedi kaskı uzatarak. Kafama tam oturan yaktıktan sonra arkasına bindim. Yolculuk başlasın.
***
"Çok sağ ol." dedim. "Ne demek her zaman."dedi ve gazı körükleyip uzaklaştı yanımdan.
"Bir erkek arkadaşın olduğunu söylememistin." arkamı döndüm hemen. Buğraydı.
"Hiç sormadın ki. Üstelik seninle yeni tanıştık. Ve erkek arkadaşım değildi, komşumuzdu. Bırakmayı teklif etti.
"Buna sevindim. Sınıfa gidelim mi?" dediğinde kafamı salladım."Savaşında bir motoru var. Oda kullanıyor. Motorbisikletlerden hoşlanıyor musun?" dediğinde yine kafa salladım ve devam ettim.
"En yakın zamanda kendime bir motorbisiklet edinmeliyim" dediğinde gülümsedim. Hatta kızardım. Beni önemsiyordu!!Sınıfa girdiğimizde ilimizde ayrıldık. Buğra ve Savaşın sırasında Burcu vardı ve göz göze geldiğimizde gözlerini devirdi. Zil çalacağı zaman yanıma geleceğini umut ediyordum. "Galiba bu ders beraber oturacağız. Kavga etmediniz umarım." dedi. Hem sevinmiş hem de kızmıştım. Burcu bunu nasıl yapıyordu? "Aslında kavga ettik ama çok önemli bir şey değil. Biraz ayrı olsak daha iyi." dedim zorla gülümseyip. "Bu benim işime geldi biraz ama. Barışsansız daha iyi olur." dedi ve güldük.
Geometri dersindeyken ilk haftadan dolayı pek kulak asmadım. Arkamı her döndüğümde Burcu o çocukla her fırsatı değerlendirip konuşmaya çalışıyordu. Bu bariz belliydi. O soğuk biriydi. Bir de hiç dili yokmuş gibi hiç konuşmuyordu. Ürpertici.
Onu düşünmenin saçma olduğunu düşünerek kafamı dağıtmak için camdan dışarıyı izlemeye karar verdim. Dışarısı o kadar sıkıcı görünüyordu ki Geometri dersinin eğlenceli olduğuna kanaat getirdim. Kafamı çevirdiğim de Buğranın büyük bir dikkatle dersi izlediğini gördüm. Küçük küçük notlar alıyordu. Dersi izlerken çok sevimli gözüküyordu. Yanaklarını sıkıp öpmek istedim bir an. Bunları düşünürken zilin ani çalışı sıçramama sebep olmuştu. "Böyle tatlı tatlı beni izlemeye devam edersen Geometriden kalacağım." deyince kızarmaya başlamıştım. "Ben seni izlemiyordum. Sadece derse ilgine şaşırdım." dedim saçmalamadığımı umarak. Gülmeye başladı hatta kahkaha atıyordu. "Affedersin. Okulu bana gezdirmeye ne dersin?" dediğinde kendime sövmeye başladım. Bunu teklif etmem gerekirdi. "Olur." dedim. Ayaklandığımız da Savaş geldi yanımıza. "Konuşmamış gerek. Hemen." dedi Buraya bakıp. "Tamam geliyorum. Bahçeye çık." dedi Buğra emrederek. Buğra ilk kez bu kadar net ce kesin konuşmuştu. Esprili ve şirin cocuk gitti. Geri gel!! "Hemen döneceğim." dedi ve yanından uzaklaştı. Başka zaman konuşmalıydı. Gıcık çocuk!Buğrayı beklemek için sırama oturdum. Arkama baktığım da Burcu'nun müzik dinlediğini gördüm. Yanıma gelmemişti. Belki de hata bendeydi. En yakın arkadaşıma yalan söylememeliydim. Dürüst davranmamıştım. Hatanın bende olduğunu düşünerek yanına doğru yürüdüm. Bana bakmamıştı bile belki fark etmemişti. Kulağından kulaklılığından birini çıkardım. Ve her zaman ki gibi yana kay gibi işaret verdim. Burcuyla hep böyle anlaşırdık. Ama daha çok bunu Burcu yapardı. Yana kaydıktan sonra konuşmaya başladım. "Biliyor musun? İyi ki o gün ben havuzda boğulurken elimden tutmuşsun. Ama hayatımı kurtardığın değil. Bunun için ayrıca minnettarım. Bana yeni bir hayat bağışlayıp, hayatıma girdiğin için. Neredeyse her gün tartışacak bir şey buluyoruz. Ama hiçbirinde senden nefret etmedim. Çünkü seni seviyorum. Özür dilerim." dediğimde duygusallaştığımızı farkındaydım. İlimizde ağlama başlayıp sarıldık. Sıkıca. Kızların gücü! "Seni seviyorum." dedi ve devam etti. "Makyajımız bozulacak. Ağlamayı kes." dedi. Ve bizi böyle kimsenin beğenmeyeceğini düşünerek hemen lavoboya koşuştuk.
"Eee?" dedi Burcu makyaj çantasından rimelini alırken. "Ne? Ee?" dedim anlamadığımı belirterek. "Buğra işte. Nasıl gidiyor? Ben arkada olduğum için daha iyi gözlem yapıyorum. Sürekli gözün onun üzerinde. Aşık falan mısın?" dediğinde ne diyeceğimi düşündüm bir an. Aşık mıyım? Yoksa sadece bir hoşlantı mı? Hiç düşünmemiştim. "Aşık falan değilim. Hoş biri. Ama sadece arkadaşız." dedim ne söylediğini bilmeden. "Bana pek öyle gelmedi. Neyse." dedi sırıtarak. "Bırak beni de. O çocukla nasıl gidiyor?" dedim merakıma yenielerek. "Kim? Savaş mı? Onunla bir yerlere ilerleyeceğimi sanmıyorum. Uzaylı gibi doğru dürüst iletişim kuramıyorum. Takılıyoruz şimdilik. Ama bende bombalar var. On bir B deki Batuhan vardı hani. Ahuyla ayrılmışlar. Hemen çıkma teklif etti. Tabii ki düşüneceğimi söyledim." dedi göz kırparak. İşimizi bitirdikten sonra sınıfa doğru yürüdük. Burcu beni oyalamıştı ve Buğrayı okula gezdirme hayallerim suya düşmüştü. Sınıfa girdiğimde Buğra henüz gelmemişti. Kapı açıldı ve nöbetçi öğrenci girdi içeri. "Sera! Müdür Bey seni çağırıyor." dedi. Hemen heyecana kapılmıştım. Kimseyle kavga etmemiştim. Ve kimsenin yüzünü tırmalamamıştım. Ne diye çağırıyordu ki. Kafa salladım ve müdür odasına doğru yürümeye başladım. Koridor boyunca nöbetçi öğrenciyi sıkıştırıp niye çağırdığını sormuştum. Ama çocukta tık yok. Müdürün odasına gelince üstümü düzeltip vurdum kapısına. "Gel. Sera. Otur lütfen. Okul açıldı. Tabii bizde geç kalmadan bu hafta içinde parti düzenleyeceğiz okulumuza yeni gelenlere ve yeni bir dönem için. Her yıl yaparız bilirsin. Geçen yıl bu görevi üstünlükle sen başarmıştın. Öğrenciler ve öğretmenler çok beğenmişti. Tabii bende. Aslında son anda aklıma geldin. Duyuru yaptım. Ama pek kulak asan olmadı. Bende senin yapabileceğini düşündüm beni kırmazsın değil mi?" dedi şaşırmıştım. Geçen yıl lise son için "Elvada partisi." yapmıştık. İlgi de görmüştü. "Tabii yaparım. Ne zamana peki?" dedim. "Cuma gününe düşünüyoruz yarın bi duyuru yapman gerek. Daha sonra biraz dersleri ekeceksin. Ve ailenle Konuşayım biraz geç saatte çıkacaksın." dedi. "Hayır. Gerek yok. Berkle konuşmasanız daha iyi." dediğimde pot kırdığını anlamıştı. "Bunlar alınacak listesi siparişi sen yapacaksın." dediğinde kafamı çevirdim. Bahçede Savaş ve Buğra tartışıyorlardı. Buğra çok sinirli gözüküyordu. Bu beni biraz korkutmuştu. Derse hoca girmiş olması gerekiyordu ama bahçede tartışıyorlardı. Ne konuda tartışıyoardi bilmek zor ama tartışmanın iyi bitip bitmeyeceğini meçhul.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞİFACI
Mystery / ThrillerSeranın hayatı sarmaşıklarla doluydu. Her gün aynı korku içinde sürdüyordu hayatını. Yeni yılla da normal bir hayat umut etmişti. Ama annesinin ondan gizlediklerini öğrenince hayatı eskiden istemediği hayatı gibi bile olmayacaktı.