Simsiyah Saçları Vardı..

10 1 1
                                    

"Bazen annemin o olduğuna inanmıyorum" dedi Sierra sıkıntıyla. "Asırlardır anlaşamadığımız kişiler onlar". Drew yerinden kalktı. "Kim anlaşamıyor? Tuz şehri mi? Onlar asırlardır anlaşamadı ama belki biz anlaşırız". Sierra umutsuzca yere baktı. Drew ikiz kardeşini mutsuz görmeye dayanamıyordu. "Ama ben de anneme hiç benzemediğimizin farkındayım". Sierra babasının resmine baktı. "Babam da bu evlilikleri onaylamıyor. Senin Lea'yla evlenmen neyse, benim "müstakbel kocamın" bir ismi bile yok". Drew güldü." Ben de Lea'nın beni uykumda öldürmesinden korkuyorum" Sonunda Sierra'yı güldürmeyi başarmıştı. "En şanslımız yine Kayla sanırım" Biraz duraksadı . "Bak o anneme cidden çok benziyor".

Kapıya kadar yüzdü. Kapıyı açmasıyla Kayla'yla gözgöze gelmesi bir oldu. Onu kuyruğundan sürükleyip Drew'in yanına kadar getirdi. "Yine bizi mi dinliyorsun" diye bağırdı. Kayla ifadesizce yüzüne baktı oldukça korkusuzdu. "Evlenmeyeceğiniz kişiler ile ilgili kurduğunuz hayalleri dinlemek bana keyif veriyor" dedi alaycı bir gülümsemeyle. Drew'in yüz ifadesi aniden değişti. "Annem.. Annem kararını mı değiştirdi?" "Kesinlikle" dedi. Durdu. İkisine bakıp gülmeye başladı "hayır!" Eğer Drew Sierra'yı tutmasaydı Kayla şuan ölmüş olurdu. "Seni bi elime geçirsem" . Küçük kız kahkahalar atıyordu. Drew daha çok olanlarla ilgiliydi. "Neden öyle dedin Kayla? Konuş yoksa onu daha fazla tutamam" Sierra Drew onu tutmasına rağmen kıpraşmaya ve kaçmaya çalışmaya devam ediyordu.

" Bir kaç dedikodu dönüyor, sizin dünyadan haberiniz olmadığı için bilmiyor olabilirsiniz sevgili kardeşlerim" Sierra onun bu küstahlığı nerden edindiğini merak etti. "Kumlar Diyar'ının kraliçesi Nymerianın ;Lea, Cesrine ve Eleria'yı Kara Buz'un Üç Dişli Mızrağıyla evlendireceğini duydum" Sierra sakinleşti ve güldü. "Senin hiçbir şey bildiğin yok, Kumlar Diyar'ının kraliçesi Elia'dır" Kayla çok ciddi bir şekilde baktı "Kraliçelik.. Sadece bir ünvan. Hiç bir diyarı başta olan kişiler yönetmiyor. İpler Nymeria'nın elinde, ve o çirkin teyzesinin." Daha fazla dayanamazdı. "Yeter çık dışarı". Sanki Kayla ikisinin de enerjisini çekmişti. Bitkin düşmüştüler.

"Annesinin kızı" diye fısıldadı Drew. Sonra döndü. "Sahi ne zaman geliyorlar bu düzenbazlar?" "İki gün sonra" Drew derin bir of çekti stresi her halinden belliydi ve odadan ayrıldı. Sierra bunu fırsat bildi ve kıyıya doğru yüzmeye başladı. Babası ona hep insan dünyasının kirli ve çirkin olduğunu, merak edicek , görmeye değecek bir şey olmadığını söylerdi.  Ama o babası bunu dedikçe daha çok merak ediyordu. Her gün yürümeyi hayal ediyordu, havayı solumak..

Hatta bazen insan dünyasına okadar çok kapılıyordu ki bacakları beliriyordu. Büyükbabası edward ona bunu kontrol altına alması gerektiğini söylerdi. Çünkü deniz aleminde bacaklar hoş karşılanmazdı ki bu senin insanları düşündüğünü gösteren en büyük kanıttı. İnsan gibi düşünmegye başlarsan kuyruğun yerine bacakların belirirdi ve Sierra' da sık sık olurdu. Ama büyükbabası, Edward, aynı zamanda kuyruğuna geri dönme yolunu da anlatmıştı. Tuz Şehri'nin prensesi olduğunu kendine hatırlatması, yani bir denizkızı gibi düşünmesi gerekiyordu.

Sierra yine okadar çok düşünceye dalmıştı ki az kalsın annesi ve babasına yakalanıyordu. Evet, kıyıya gitmesine izin yoktu. "Edgar, bu evlilikler bir anlaşma. Anlamıyorsun. Bütün diyarla aramızı iyi tutmak istiyorum. Savaş istemiyorum. Sen bunu mu istiyorsun. Bizim için halkımız için?" Babası çok sinirli görünüyordu. "Bazılarıyla barış yapmak yerine savaşmayı yiğelerim. Savanna, çocuklarımızı adı duyulmuş en büyük düzenbazlara veriyorsun. İçin rahat mı?"
"A hayır. Ben savaş gördüm. Cehennem gibidir belki de daha kötü. Halkımızı buna sürüklemene izin vermiycem"
Derken Sierra'nın gözleri onları dinleyen Kayla'ya kaydı. Bu küçük cadının işi olmasa gerek, bütün gün sarayı dinliyordu. Anne ve babasının tartışması bittiğinde Kayla'nın direkt annesine gittiğini gördü. Babasının durumuna çok üzüldü. O da gitmek istedi ama kıyıyı daha çok istiyordu. Oksijen istiyordu nefes istiyordu. Babası şimdilik yalnız kalmak zorundaydı.

Dönerek yüzdü ve düşündü. Babasının çirkin ve kirli dediği dünya kesinlikle denizdi. İnsanlığa odaklanmaya devam etmek istedi ama yakında yapılacak davetin stresi daha ağır bastı. Bu yüzden konuklarını düşünmeye başladı. Acaba çok sevgili talibi orda olacak mıydı? Ya Drew'inki? Kayla Kara Buz'daki soyluların çocuk doğurduktan sonra karılarını öldürdüğünden bashetmişti. Hatta kral Drogon'un annesi dışında hanedeki bütün kadınları öldürttüğünü söylemişti. Ama sonuçta evlilik bir anlaşmaydı ve Sierra öldüğü takdirde anlaşma biterdi. Hem Kayla bütün gün sarayda gezip orada buradan duyduklarını söylüyordu. Lea hakkında da bir çok şey söylemişti mesela.

Lea'nın çok güzel olduğunu ama Kum Diyar'ındaki çoğu kız gibi karakterinin görünüşünü yanılttığını söyledi. Elleri okadar hızlı ki gözünün içine baka baka sarayı soyar dedi. Ama Sierra'yı en çok etkileyen şey Kum Diyar'ındakilerin ne kadar isteseler de bacaklara sahip olmayaşıydı. Hayatları boyunca kuyruğa mahkumdular. Kayla, Drew'in Eleria ve Lea'yı karıştırabilceğinden bashetti. Birbirlerine oldukça benziyorlarmış. Kumral saçları ve kahverengi gözleri varmış. Ama ablaları Cesrine'in kızıl saçları ve yemyeşil gözleri varmış. Tıpkı Elia'nın teyzesi Cynthia gibi.. Hatta bazı fısıltılar Cesrine'nin Cynthia'nın kızı olduğunu söylermiş. Ama Diyarın em güzel kızı kraliçenin kız kardeşi Nymeria'ymış. Kuyruğuna kadar uzanan sapsarı saçları, en derinlerdeki kristallerin içinde açan, en nadir bulunan çiçeklerin rengine sahip mor- mavi karışımı bir göz rengi varmış. Yüzü okadar biçimliymiş ki fazla bakarsak bulanık görmeye başlarmışız. Tabi bunlar sadece Kayla'nın uydurmaları diye düşündü. Hem doğruysa bile yakında öğrenecekti.

Düşüncelerinden sıyrıldı çünkü Daniela'yla göz göze gelmişti. "Hey" "hey" "Savanna'nın delirdiğini duydum" . Tabiki bir kıyı koruyucusunun kraliçe hakkında bukadar rahat konuşmasının sebebi Sierra'nın en iyi arkadaşı olmasıydı. "Sorma davet için çok stresliyim" Daniela'ya masum ve istekli gözlerle baktı. "Bu yüzden kıyıya çıkıp biraz kafamı dağıtmalıyım" . Daniela yolundan çekildi sonra duraksadı. "Bunlar benden sorulacak değil mi?" . Sierra tebessüm etti. "Kimse sana bir şey sormayacak". Yanağından öptü sonra ilerledi.

Kafasını çıkardı ve oksijenin tadına baktı. Her yeri gözlemeye başladı. Önce kumsala ilişti gözü. Sonra orada oturan çocuğu gördü. Sierra'nın yaşıtlarında bir oğlandı. Simsiyah saçları vardı. Hayatında bu kadar siyah bir saç daha görmemişti. Yaklaşmaması gerektiğini biliyordu ama yaklaşmak istiyordu. Onu daha yakından görmek istiyordu. Çocuğun gözleri de simsiyahtı. Sade bir giyimi vardı. Bir elinde şişe  bir elinde taş vardı. Sonra taşı denize fırlattı. Taşın havalanmasını ve düşüşünü izledi. Sonra telefonuna baktı. Evet Sierra telefonun ne olduğunu biliyordu. Çok da özeniyordu. Ama konu bu değildi. Sonra gülümsedi. Sıcacık gülümsedi. Oldukça hoştu. Aslında çocuk oldukça yakışıklı sayılırdı. Sierra bütün dikkatini çocuğa verdiğinin farkında değildi. Artık saklandığı kayanın arkasında olmadığının da farkında değildi. Çocuğa kapılmıştı. Dalmıştı..

Derken yanağındaki acıyla etrafı görebilmeye başladı. Önüne tekrar baktığında çocukla göz göze geldiğini fark etti. Simsiyah ona bakıyorlardı. "Hey! Özür dilerim. Orda yüzdüğünüzü göremedim" . Sesi çok toktu bir melodi gibiydi. Sierra gözlerini açmış çocuğa bakıyordu. Bakıyordu ve bakıyordu. İlk defa bir insanla göz teması kurmuştu. "Siz iyi misiniz?"

Sierra attığı taşın yanağına isabet ettiğini yeni kavramıştı. Çocuğun ısrarına rağmen tek kelime edemiyordu. Korkusundan dilini yutmuştu sanki. Daha fazla bakışmamak için daldı ama korkunç bir hata yaptığını çok derinlerde fark etti. Çocuk Sierra'nın kuyruğunu görünce sendeledi ve gözlerini fal taşı gibi açtı. Elindeki içki şişesine baktı.

Bütün gece sahilde oturdu ve Sierra'yı bekledi ama Sierra gelmedi. O şuanda odasının duvarlarına dayanmıştı. Kalbi okadar hızlı atıyordu ki kendi kulaklarıyla duyabiliyordu. Gözlerini kapadı. Suyun sessizliğine odaklandı ve dinledi. Derken odanın kapısı hızla açıldı. Drew'in olmasını umdu ama gelen annesiydi. "Erken geldiler.. Misafilerimiz. Hızlıca hazırlanmanı istiyorum."
Heyecandan kendine gelememişti dosdoğru annesine baktı.
"Senin yanağına noldu? Tanrım. Evren benimle dalga geçiyor olmalı. En mükemmel olman gün de-"
"Neyse bundan kurtulmanın bir yolunu bulalım"

Ve uzun süredir beklediği davet...

Başlıyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 04, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Islak Düşler 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin