O kadar zaman geçti ki.. Artık yazayım ve sona ulaşalım dedim. Ama üşengeçlik işte. Çok uçuk bir olasılık da söyleyebilirim tabi, belki de sona ulaşmak istemedim. Tabi ya öyledir, dur dur inanma hemen. "Zaman her şeyin ilacı." Bazılarına şu küçükken içtiğimiz turuncu şurup gibi gelir, hasta olmasan bile içmek istediğin varya, hani tadı güzeldi. Zaman ilacı da güzel gelir onlara. Bazılarına ise kokusunun bile mideni bulandırmaya yetecek iğrençlikte. Ama ilaç ilaçtır işte. İnan şimdi sana karşı nötrüm. Sevgili kelimesi senin için değil artık. Çok içtik bu zaman ilacından iyileştirdi beni. Hatta bir daha almam gerekti bu lanet ilaçtan, seninle alakası yok kafaya takma. Neler olmuştu? İhanetten sonra? Bak günlük de tutmuyorum bazı nedenlerden dolayı. Hatırlamıyorum. Silmiyordum buraya onları da yazmak için, bana yalvarışlarını. Günlerce attığın ama bende engelli olduğun için bana gelmeyen mesajları, arkadaşlarınla konuşmanızı ses kaydı atıp tekrar benim olur musun diye soruşlarını. Ama gel gör ki telefonumda değiller artık.
"Köpekler gibi pişmanım işte anla aq"
Bu hoşuma gittiği için unutmadım sanırım. Tamamen ego. Birazcık olsun, değil mi? Senin için birinin köpek gibi pişman oluşu ve bunu kabullenip haykırışı. Kendine bir şeyler yapmaktan bahsetmiştin değil mi? Canına kıyacaktın? Son kez, veda için, sesimi duyacaktın? Hayatında iyi şeyler yoktu ve seni hayata bağlayan, mutlu olmanı sağlayan bendim? Ben olmayınca ne anlamı vardı? Tamam dedim de sonraki ayrılışımızdan 3 hafta sonra sırf başka birini bulduğunu söylemek için mesaj atman bu sözlere dahil mi? Şerefsizliğe dahil de. "Neyse" Hem bu sözler.. Ağır be. Kaç yaşındayız dur daha. Saçmalama artık kes diyip bi kenara atmak yerine biraz daha dedim ben de işte. Pişmanlık yok da aptallık işte, anlamsız.
"Gittiği yere kadar"
bunu da demiştin sanırım şey değil miydi söz ya gittiği kadar gitmediği kader yada o olduğu kadar olmadığı kader miydi? Biz de kader diyelim o zaman napalım. Gitmedi çünkü. Bi süre sonra ilgin oldukça fazla azaldığını hissettirmeme gibi bi çaban yoktu ki. Çok rahatsız ediyordu beni. Kafana silah dayıyormuşum gibi hissediyordum benimle konuş diye. Konu bulamıyorduk ki zaten artık neyden konuşucaz ki olmuştuk. Anında cevap verdiğim mesaja karşı taraftan cevap uzun süre sonra gelince ve kısa şeyler soğukluk taşıyan konuşmak istemiyorum altyapılı şeyler olunca her şey aynı, normal denilebiliyor muydu ki? Paranoyak davranma mı demiştin öyle bir şeydi sanki. "Sen kafanda bitirmişsin ki zaten" dedin de çok soğuk davranıp konuşmayan, zorla iki kelime eden ben miydim? İlgisizlik çok zor, dayanılmaz. Şu söz var duymuşsundur belki: Çay bile ilgilenmeyince soğur, acı olur.
Anlamışsındır. Ben de bitirdim. Bunu söylemiştim sadece duymakla değil yaşayarak da öğrenmiştin, sen istisnaydın gerçi, hayatımdan çıkan birini geri almam. O gitmeyi seçmiş. Gittiğiyle kalsın. 'Giden gitmiştir gittiği gün bitmiştir.' Gurur denebilir buna belki yine 'ego' ama kimsenin ardından gitme diye yalvarmam. Kal demem. Dersem anca içimden. Ben fikrimi söyler seçenek sunarım. Seçenek sunmam aslında o seçenekler zaten hep var, hep onda. Gitmek. Kalmak. Yapılan seçime de saygı duyarım.
Biz de bittik işte. Unutmak o kadar can acıtıcı değildi bu sefer. Nefreti içimde yaşasam da kinciyim ben. Kin tutarım. Sen de nefretimi ayrıldıktan 3 hafta sonra tamamen kazanmış oldun, tebrikler.
"Naber, nasılsın, hiç öylesine hatır sormak için mesaj attım, ...sap mısın..."
Hatır sormak için hıı evet. Sap mısın? Derken? Ne? Öyle sordun dimi sen? Öyle dedin yani?.
Cevap vermeden soruyu sana yönelttiğimde "Flörtleştiğim biri var"
Heh iyi bok var. Banane bundan.
"Ciddiye gidicek gibi."
Cehenneme de gidebilir.Biz bir kere görüşmeden o 'flörtleştiğin' kızla fotoğraflarını profil resmi yapman, instagramda paylaşıp kalpler koyman. Ama biz sadede gelelim, bana mesaj attın, yine, bir süre sonra.
"Seninle konuşmayı özledim."
Ne oldu? Ben nasılsa cepte seni bekliyorum diye düşünüldü galiba? Ben pek takmayınca da
"Çok değişmişsin ne halin varsa gör" oldu.
İşte orda nasıl nefret dolduğumu anlatmıyım. Ben onun için değişmiştim, onun için hiç yapmam dediğim şeyleri yapmıştım, işte onlardan sonra pişmanlık vardı biraz evet, ama onun bana bunu demeye hakkı yok.
Aradan yine zaman geçti. Bir mesaj daha.
"Neden engelledin?"
İlk ayrıldığımızda aramasın diye engellemişim, mesajlaştığımız için de kaldırıyım falan unutmuşum. Kaldırdığımda aradı. Çok az konuştuk. Sesini duydum. Ve zaten bildiğim şeyi öğrendim, bu flörtleştiği kızımız, ciddiye giden, gidememiş, boynuzlamış. Napalım buna da kader diyelim. Bir daha da haber almadım. Bir aydan beri. Alcağımı da sanmıyorum. Özledim mi? Hayır. Net cevap. Çünkü ben de ondan sonra bitkisel hayata girmedim, yaşıyorum, bazı şeyler yaşadım.Ama geçenlerde rüyama girdi.
"Rüyanda görüyorsan birisini bilinçaltına girmiştir belli ki" Tamam benim sözüm. Aslında öyle şatafatlı bir söz değil, çünkü gerçek. Birini rüyanda görebilmen için seni etkilemesi ve bilinçaltına girmesi gerek. Ama onu düşünmüyordum ben. Gerçekten.Markete gidilmesi gerekiyordu ve ben de aileme ben giderim dedim. Yazlık bir yerdeydik. Markete giderken onu da aradım gel diye. Bu ailemden gizliydi. Kısa süre sonra geldi. Sarıldık. Normalde en çok sevdiğim şeylerden biriydi sesi. Çok güzeldi ve bunun farkındaydı küçük çaplı konserler verirdi. Bana telefondan şarkılar söylerdi, şarkımızı söylediğinde içim bi fena olurdu hep söylesin isterdim. Ama rüyamda sesi iğrenç ve çocuk sesiydi. 8-9 yaşlarındaki bi çocuğa aitmiş gibi. Ve biraz cırtlaktı. Dıştan tamamen o olmasına karşın davranışları o değildi sanki. Nasıl davransa o olurdu bilmiyorum, içi artık yaklaşmak istemediğim bir yerdi ve çok uzaktı. Şimdi anlıyorum, unutuyorsun ve unutuluyorsun. Çok zor değil. Bir anlık öyle ama sonrasında değil.
Biz markete gittik üst raftan almam gereken ya bebek bezi yada limona (birbirine çok benzer iki şey!) ulaşamıyordum. Benden uzun, rüyamda da uzundu ama aramızda fazla fark yoktu. Normalda alabilecekken rüyamda ulaşabilmesi için parmak ucuna kalkmıştı. Telefonum çalmıştı, annem arıyordu. Eve gitmem için. Küçük bir telaşa kapılmıştım o an, yalnız başıma değildim. O vardı yanımda. Marketten çıktığımızda ise aynı boydaydık ve o 50 kiloyken çıkışta 80 belki de daha fazlaydı. Benden gittikçe uzaklaşmış ve özellikleri gitmiş, o gitmiş, başka biri olmuştu. Her şeyin bittiğini bildiren son nokta. Son rüya. Son yazı. Düşündükçe sinirlenmiyo değilim, içimdeki nefret harekete geçiyor ama ben ilacımı aldım bir kere iyiyim ben iyileştim.
Şöyle bi bakınca, hatırlıyormuşum ya yine ben. Tüm ince detaylara kadar olmasa da. Ama önemli mi, aşırı doz ilaçtan dolayı bunlar da geçecek. Diğer geçenler gibi. Başka şeyler yaşanacak ve ilacı onun için kullanacağız. Tıpkı kullandığımız gibi.
Belki bir anı olarak kalacak. Detaylar olmadan. Hatırlamıyorum. Ne diyorduk, "neyse."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umurunda Mı Sandın Bu Dünya
Non-FictionSenden önce de yazıyordum senden sonra da yazacağım. Ama bu yazdıklarım sana. Belki canın acıyacak, belli kızacaksın, belki hoşuna gidecek, belki umursamayacaksın belki de okumayacaksın. Neyse..