Hızla açtım gözümü karanlık odada. Etrafıma bakarak nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Yanımdaki yatakta yatan kardeşimi görünce derin bir nefes aldım. Kabus görmüştüm. Bugün olanlardan etkilenmiş olmalıyım.
Yerimden kalkarak mutfağa doğru yürüdüm. Sehpanın üstünde duran telefonumu alarak saate baktım. 05:30'du. Mutfağa girdim ve su içtim. Kabusun etkisinden çıkmaya çalışırken çalan alarm sıçramama neden oldu. Odama gidip, kardeşim ve ablamı uyandırmamak için parmak ucunda kıyafetlerimi aldım. üstümü değiştirdikten sonra iştahsız olduğumu düşünerek yemek yemeden evden çıktım. Aşağı indiğimde saatin erken olduğunu farkettim. Kafamı dağıtmak amacıyla ilk gelen otobüse bindim.
İndiğimde okuluma baya uzak olduğumu anlayıp saate baktım. dersin başlamasına az kalmıştı. Tabana kuvvet diyerek koşmaya başladım. Okula geldiğimde nefes nefese kalmıştım ve dersin başlamasına beş koca dakika vardı. Fazla hızlı koşmuştum ve koşarken en az üç kez düşmüştüm. bacaklarımın acısına aldırmadan sırama oturdum.
Hoca geldiğinde ayağa kalkmak için hamle yapmıştım fakat hamlem başarısız olmuştu. diz kapaklarımın ikisi de kanıyordu ve ben bacaklarımı hissetmiyordum. Alçin durumumu anlayınca hocadan izin alarak sınıftan çıktık. Alçin'in yardımıyla beden odasına geldim. Şu an Alçin ettiğim küfürlere ve yaptığım hareketlere aldırmadan diz kapaklarımı pansuman ediyordu.
Ders zili çaldığında Alçin ile sınıfa girdik. Kumru ve Esmeray'ın hemen arkasında yer alan sıralarımıza oturduğumuzda ikisi aynı anda merak dolu gözlerini bize çevirdiler. Alçin sormuştu fakat üçüne bir anlatmak istediği söylemiştim.
Anlatmayı bitirdiğimde değişen yüz ifadeleri ve düşünen gözleri inceledim bir süre. Ardından Alçin 'İsmi Berkant mı yani? Vay güzel isim.' dedi. Kesinlikle bu cevabı Alçin'den bekliyordum. Esmeray ve Kumru durum değerlendirmesi yapmaya başladılar fakat hiç dinleyecek gibi hissetmiyordum kendimi. Dediklerini boş bakışlarla hiç anlamadan dinlediğimi bilseler çok kızarlardı.
Hoca sınıfa girdi ve matematik soru bankalarımızı kontrol etmeye başladı. Yapmadığımı hatırlayarak etrafımdakilerden yardım istiyordum fakat herkes kendi derdiyle uğraşıyordu. Son çare olarak kitabımı alıp en son sıraya geçtim. Hoca benim sıramı geçtiğinde biraz daha bekledim ve koşarak yerime geçtim. Hocanın beni farketmemesi için bildiğim bütün duaları okumaya başladım. Ve zafer benim! Hoca derse başlamıştı. Şu an her soruya parmak kaldırarak katıldığım matematik dersinin ardından gelen fizik dersi saçmalığı ile uğraşıyorum. Hocadan aldığım uyarılara aldırmadan Alçin'in defterini karalıyordum.
Fizik dersini eksi almadan atlatmış ve öğle arasına gelmiştik. Ben, Alçin, Esmeray ve Kumru her gün yediğimiz çiğ köfteden bıkmış bir şekilde çiğ köfte almaya gidiyorduk. Yemeklerimizi yedikten sonra benim ısrarlarıma dayanamayan 'harika ötesi üç arkadaşımla' dondurma almak için kantine gitmiştik. Orada kızlara naz yaparak istediğim dondurmayı aldırmaya çalışıyordum. İstediğim dondurmayı aldığımız için ağzım kulaklarımda kantinin çıkışına doğru ilerlerken gördüğüm kişi ile gülüşüm tamamen silindi ve kısa süreli şoka girdim. Arkama dönüp kızlara kaş göz işaretleriyle 'Berkant burada' diye fısıldadım. üçü birden 'Hani nerede?' diye bağırınca elimdeki dondurmayı yere attım ve insanları iterek sınıfa doğru koşmaya başladım.
Şu an son ders olan müzik dersinde öğle arası bağırdıkları için trip atmama müsaade etmeden 'Neden göstermeden kaçtın?' azarlarına maruz kaldığım üç tatlı mı tatlı! arkadaşımla oturmuş Berkant'ın dış görünüşünü tartışıyorduk. Konuya son noktayı koyan Esmeray hemen ardından konu olarak eski sevdiğim Yavuz'u önümüze sürdü ve Kumru sanki bunu bekliyormuş gibi konuşmaya başladı.
Yavuz, eski okulumda sınıf arkadaşımdı. Daha sekizinci sınıfta ona aşık olduğumu düşünmüştüm. Dokuzuncu sınıfa geçince farkettim, ben Yavuz'u sadece takıntı haline getirmiştim ve hiç sevmemiştim. Fakat bunu anlamam biraz zaman almıştı ve yaklaşık üç yıl ona aşık olduğuma kendimi inandırmıştım.
Kızlar, Yavuz ile yaşadığımız küçük olayları sevmiş ve beni Yavuz'a aşık etmeye çalışıyorlardı. Fakat hepsi de beni ne yaparsam yapayım destekleyeceklerini söylüyorlardı.
Aklıma dank eden fikirle aniden kızlara 'Berkant'ın bizim okulun kantininde ne işi vardı?' dediğimde. Alçin sanki çok normalmiş gibi 'Büyük ihtimalle bizim okulda okuyor.' demesi gözlerimi pörtletmeme yetmişti. Bu soruyu daha önce aklıma getirip araştırmadığım için kendime baya sinirlenmiştim.
Zil çaldığında hızlı adımlarla sınıftan çıktım ve okulun dış kapısının önünde beklemeye başladım. Berkant'ı bulup onunla konuşmalıydım. Okul tamamen boşaldığında hiç umudum kalmamış bir şekilde arkama döndüğümde Berkant'ı gördüğümde bir adım geri gittim. 'Ben de arkanı dönmeni bekliyordum.' dedi yüzünde oluşan çarpık gülümsemeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARMAŞIK
ChickLitEn sevdiğim bitki olarak bahsederdim sarmaşıktan. Sonradan sevmedğim tek bitki haline geldi. Nasıl mı oldu ? İlk nedeni hatta tek nedeni diyelim Berkant kişisiydi. İlk ondan öğrendim âşkın anlamını, "sarmaşık" demekti. İşte böyle başlamıştı hikayrmi...