7. Bölüm - Canı yanan bir kız

3.4K 204 35
                                    

Çok kısa bir bölüm olduğu için üzgünüm fakat bugün kafam allak bullak o yüzden böyle iğrenç ve kısa bir bölüm çıktı ortaya. Ha bir de şöyle söylemek istiyorum, kitap yeni başlıyor.

Playlist: Mert Fırat - Nilüfer

Ali ile göz göze geldiğimizde bir şeyin farkına varmıştım. O kız onun kız arkadaşıydı. Mutluydular. Tam da tahmin ettiğim gibi. Fakat benimle dün bütün günü burada geçirmişti, Şile'de. Hatta dövmecinin az ilerisindeki ara sokakta öpmüştü beni. Sevgilisini nasıl buraya getirebiliyordu? Ya da sevgilisi buradayken mi benimle bir gün geçirmişti? Sevgilisi hiçbir şey dememiş miydi? Tamam Selin, unut bunları. O yalnızca saçma sapan bir öpücüktü. Tabii ki de bir önemi olmayacaktı.

"Selin!" dedi Ali yerinden kalkarken. Afallamış gözüküyordu. Ben de öyleydim. En azından öyle hissediyordum.

"Ali?" dedim şaşırmış gibi. Şaşırmıştım da.

Kız, yerinden kalktı ve Ali'nin yanına gelip koluna girdi, "Bu kim Ali?" diye sordu ve yapmacık bir şekilde gülümsedi. Kızın bu tavrı sinirlerimi bozmuştu. Bu kızla iyi anlaşamayacağımız kesindi. Gerçi, ben o konserden sonra Ali ile olan alakamı kesecektim zaten.

"Selin," dedi Ali beni göstererek, "Sana bahsetmiştim ya. Selin, bu da kız arkadaşım Tuğçe."

Elimi uzattım ve kızla selamlaştık. Benden sevgilisine bahsetmiş miydi yani? Peki ama nasıl?

"Memnun oldum Selin." dedi Tuğçe hala yüzündeki o yapmacık gülümsemesini bozmadan. Tuğçe uzun boyluydu. Ali'yle boyları çok yakındı. Dalgalı, uzun, kumral saçları vardı. 100 metre öteden saçları için bir ton pahalı bakım ürünü kullandığını anlayabiliyordunuz. Gözleriyse yeşildi. Güzel bir kızdı ve Ali ile yakışıyorlardı. Onun adına tabii ki de sevinmiştim.

"Ben de," dedikten sonra Ali'yle anlamlı bir şekilde bakıştık. Bu bakışmamızı kafamda düşünmemeye çalışarak taburelerden birine oturdum, "Kime yapıyoruz?"

Bu sefer Ali daha da şaşkın bir şekilde yüzüme baktı, "Sen mi yapıyorsun?" diye sordu Tuğçe'nin konuşmasına fırsat vermeyerek.

"Evet."

"Burada çalıştığını bilmiyordum," dedi hızla. Bugün geldiğinde ona burada çalıştığımdan hiç bahsetmemiştim. Özel bir nedeni yoktu. Aklıma gelmemişti ve zaten gerek görmemiştim.

"Bugün başladım," dedim kısaca ve ardından Tuğçe önüme oturdu.

Hala o yapmacık gülümsemesi suratındayken, "Bana yapıyoruz," dedi Tuğçe, "Aşkım sen yaptırmak istemediğini söylemiştin değil mi?"

"Hayır," dedi Ali gözlerini gözlerimden ayırmadan, "Ben de yaptıracağım."

Ali'nin bu imalı bakışlarının ardından Tuğçe sırıtarak bana döndü ve yaptırmak istediği dövmeyi söyledi. Hayır neden buraya gelmişlerdi ki? Geçici dövme kesinlikle ergenlerin yaptıracağı türden bir şeydi ve Şile'de kalıcı dövme yapan bir dövmeci bulunuyordu. Neden geçici dövme? Neden ben? Neden?!

Tuğçe'nin ayak bileğine yaptığım kuş dövmesinden sonra sıra Ali'ye gelmişti. Tuğçe'ye dövmesini korumasını için talimatları verdim ve ardından Ali önümde, taburedeki yerini almıştı. 

"Nasıl bir dövme yaptırmak istiyorsun?" diye sordum, "Karar verdin mi?"

Ali'nin yüzüne keyifli bir tebessüm yayıldığında gözlerimi devirmek istedim. Bu gülüş, dünkü gülüştü. Kendimi düşüncelerimden arındırdım ve işime konsantre oldum. Bu benim işimdi ve şu an odaklanmam gereken de buydu, Ali'nin gülüşü değil!

İncir | AlSelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin