Giriş

180 28 4
                                    

Siyah...

Herkes için farklı bir tanımı vardır siyahın... Kimine göre bir renk, kimine göre sadece ışıklar kapandığında oluşan karanlık.

Benim için mi? Benim içinse acı...

Küçükken babam resim dersi için sulu boya aldığında, hep kendimce renkler oluşturur, siyahla birleştirirdim. ' Acaba siyah renk değiştirecek mi? ' diye. Hep siyah içine hapsetmişti renkleri. Kendi kafesine almış, geri bırakmamıştı.

Sonra birkaç kez daha denemiştim. Bu sefer farklı renklere siyah eklemiştim. Gene hepsini içine almış, içindekilerden bir şey göstermemişti.

Acı...

Acılarda siyahtı benim için. Siyah, içine dünyayı alabilirken, acılarımı da almıştı. Gözlerimizi kapattığımızda, ışıklar söndüğünde ve güneş batmaya başladığında, her şey siyahtı ya. Benim acılarım da siyahta yok olmuştu işte.

Acılarımı küçükken yaptığım gibi sulu boya ile rengarenk boyamıştım. Siyah değil, rengarenk olmalıydı küçük bir kız çocuğu çünkü.

Ama hiçbir renk siyahın etkisini göstermemişti acılarım da. Hiçbiri içine almamıştı siyah gibi acılarımı.

Büyüdükçe siyahı denemiştim bu sefer. Vazgeçmiştim çocukluğumdan. Dünyanın tüm renklerinden vazgeçmişsiniz de, sadece siyahta yaşıyormuşsunuz gibi. Bir milyardersiniz ama birden iflas etmişsiniz gibi. Ruhunuzdaki çiçek bahçesindeki çiçekleri, canavarın teki gelip ezmiş gibi hissediyorsunuz o zaman.

Siyahtı işte acılarım. Çocukluğumu da içine alan, sonsuzluktu sanki.

Tüm renkleri içine hapseden siyah; Gözümdeki ve kalbimdeki acıları da içinde saklamıştı.

Hazine kutusu gibi içindeydi her şey. Bir tek ben biliyordum ve bir tek görebiliyordum. Gözüme bakıldığında anlayamadıkları acılarımı, içime akan gözyaşlarımı, kalbimin milyonlarca kez sanki çocukken ki o küçücük avuçlarımla sıkıştırılmaya çalışılmış halini...

İçimdeki SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin