Hatırlatma
Shae'ye sinemadan bahsettiğimde sevinçle kabul etti. Ama üstünde durmayarak başka konulardan sohbet açtı. Saatler saatleri kovalarken uykumuz gelince kendimizi zorlamadık. Shae'nin odasındaki -çoğunlukla benim kullandığım- ikinci yatağına uzanırken yine düşüncelerimde yalnızca Alain vardı.
Üçüncü Bölüm
***
Sabah Shae'nin bağırışlarıyla uyandım. Yatağın başına gelmiş adımı söyleyip duruyordu. Birkaç parça giysisini suratıma fırlatıyor ve beni sinir ediyordu. Oflayarak yatakta doğruldum.
''Neler oluyor Shae?''
''Hadi hazırlan. Alain bizi kahvaltıya götürecekmiş.'' Gözlerim kocaman açılırken Shae sırıtıyordu.
''Ama bu halde mi?'' diyerek kendimi gösterdim. Pijamasının bir kolu düşmüş, saçları kuş yuvasına dönmüş, göz altları mor, dudakları şiş Luna'yı. Shae kıkırdayarak birkaç parça giysi daha attı üzerimdeki giysi yığınına.
''Hadi! Bunlardan giyebilirsin. Önce duş da alabilirsin.'' Shae ile benzer vücut yapılarına sahip oluşumuz böyle zamanlarda beni gerçekten mutlu ediyordu. Shae kapıdan çıkmadan hemen önce kafama bir havlu fırlatmıştı, onu omzuma atarak banyoya yürüdüm. Banyo kapısını iki kere tıklatarak herhangi bir ses için bekledim. Kimsenin olmadığı kesinleşince de içeri girip havluyu astım ve üstümdeki pijamaları çıkarmaya başladım. Tamamen çırılçıplak kaldığımda kabine girdim. Duş başlığını elime aldığım sırada kapı aniden açıldı. Kilitlemeyi akıl edemeyen ben kendime lanet okurken buzlu kabinin arkasında Alain'in tanıdık vücudu belirdi. Ben hiçbir şey diyemeden ona bakarken o ilk konuşan oldu.
''Sadece bir dakika sürecek, Shae.'' Gördüğü bedeni Shae sanmasına sevinmeli miydim, üzülmeli miydim? Beni Shae sandıysa öyle düşünmeye devam etmeliydi yoksa bütün gün yüzüne bakamazdım. O yüzden bu durumda en iyisi çıkıp gitmesini beklemekti. Tabi, işin içine Shae'nin girmesini beklemiyordum. Banyonun dışından cırtlak sesi duyuldu.
''Alain! Siyah beyaz çizgili pantolonumu gördün mü?'' Banyonun içinde ürkütücü bir sessizlik yaşandı. Ne Alain kıpırdıyordu, ne de ben. Kulaklarım adrenalinle uğuldarken Alain'in bedeni ufak adımlarla kabine yaklaşmaya başladı. Kalbim sınırlarını zorlayarak bulunduğu yerden çıkmaya çalışırken nefesimi tuttum. Alain kabinin önüne geldiğinde fısıldayarak konuştu.
''Luna?''
''E-Efendim Alain?'' dedim birkaç saniye sonra. Korkuyla gerilen bedenimden bir nefes sesi yükseldi.
''Özür dilerim Luna. Shae olduğunu sanmıştım. Hemen gidiyorum.'' diyerek kapıyı açıp dışarı çıktıktan sonra rahatlayan bedenim kendisini bırakarak küvetin içine yığıldı. Elimi kalbime koyarak sakinleşmeyi beklediğim dakikalar boyunca yaşadığım bu heyecan verici anıyı düşündüm. Bir an için, Alain'in beni bütün kalkanlarımı indirmişken gördüğünü hayal ettim. Ne tepki vereceğini, nasıl düşüneceğini merak ettim. Buna cesaret edebilecek bir kız değildim ve bedenimle bir erkeği elde etmeyi deneyecek kadar aşağılık da değildim. Ama sadece birkaç saniyeliğine bunun düşüncesine kapılmıştım. Hızla kafamı sallayarak kendimi bulunduğum dünyaya getirip musluğu açtım. Şampuan işine hiç bulaşmadan kısaca duş aldıktan sonra havluya sarınıp koşarak Shae'nin odasına çıktım. O, bağırarak aradığı pantolonunu bacaklarından yukarı çekerken odasına daldım. Nefes nefese kapıyı kapatıp arkasına yaslandıktan sonra Shae'nin şaşkın ve sorgulayan gözleriyle yüzleştim. Düğmesini bağlayıp fermuarını çektikten sonra yanıma geldi.
''İyi misin, Luna?'' Nefesimi bir kere daha sesli bir şekilde verdikten sonra gözlerimi sımsıkı kapattım. Kalbim hala delicesine çırpınırken Shae'ye cevap vermem gerektiğini hatırlamakta zorlandım.
