Evet bu sefer başkaydı, belki hic gerçekten görmedim onu ama mesaj attığında gülücükler saçıyor heyecandan ölecek gibi oluyordum. Ona her geçen gün daha fazla hayran oluyor, hep onunla konuşmak istiyordum. Bu azeri çocuğun adı Aman'dı. Aman çok zeki, film izlemeyi çok seven, kitap kurdu, mükemmel türkçe konuşan bir çocuktu. Gitar çalıyordu ve benim bu dünyada gitarı en çok yakıştırdığım insandı. Her gün ona mesaj atardım, çok iyi arkadaş olmuştuk. Koç burcuydu o, bense zavallı bir balık, aşkından kör olmuş bir balık...bir gün (onun doğum gününde) birbirimize aşık olduğumuzu itiraf etmiştik. Internet aşkı dediklerindendi bu bizim ilişkimiz... Hiç görüntülüde görüşmemiştik. Birbirimizi sadece fotoğraflardan görebiliyorduk. O cok tatlı, zayıf, uzun bir oğlandı; bense şişman, kısa, ama bebek yüzlü bir kızdım. Zaten benden etkilenmeside hep o şirin suratım sayesinde olmuştu, ha bi de eğlenceli oluşum sayesinde... O çok romantikti, bana şiirler, şarkılar yazar çok güzel sözler gonderirdi. Çok etkilenirdim. Hayatımda ilk kez ona aşk sözcükleri söylemiştim. Ben gerçekten çok sevmiştim. O da sevmişti, benim için ağlamış onu terk edişlerimde beni kazanmak için cok uğraşmıştı. Bazen beni aradı ve konuşurduk, benim sesimi çok sever ve hep şarkı soyletirdi. Uzakta olmak birbirimizi hic görmüyor olmak çok zordu. Ama biz 6 ayı doldurmuştuk. Ta ki Aman başka arkadaslar edinene kadar... Bir kız arkadaşıyla çok samimi olunca başlamıştı büyük kavgalarımız ve birgün bana böyle olmuyor seni çok seviyorum ama uzaksın diye yapamıyorum diyerek ayrılmıştı. Yüregimden kocaman bir parça koptugunu hissettim, ben hayatımda o kadar üzülmemiştim, hayat çok anlamsız olmaya başlamış, yer yer ağlama krizlerime alışır olmuştum. Dershane aşkının yarasını kapatmış, oraya derin,çok derin bir yara açmıştı... Daha çok arkadaş edinip konuşmak istedim ama yapamadım , canım yanıyordu, bana herşey onu hatırlatıyordu... Onun sınıf arkadaşı benim yakın arkadaşım olmuştu sanalda onunla muhabbet ederek kanayan yaramı kabuk bağlamaya ikna etmeye çalışıyordum. Üzerinden iki yıl gecti ki ben onun sınıf arkadaşı olan Vikram'a karşı bişeyler hissetmeye başlamıştım.17 yaşındaydım ve o benden 4 yaş daha büyüktü. Vikram esmer,kilolu, 175 boyalarında, çok iyi yürekli bir çocuktu. Yengeç burcuydu ve bazen beni cok iyi anlıyordu. Tabi teknoloji gelişip şartlar daha iyi olduğundan onunla görüntülü sohbet etmiştik. Birbirimize cok ısınmıştık. Ama onunda düşündüğüm gibi biri olmadığını fark edince bu iliskiyi bitirmek için elimden geleni yaptım. Oda beni vazgecirmek icin cok uğraştı bu kadar uğraş sonucu 9 ay sonunda ayrıldık ama hic muhabbeti kesmedik. Ve sanirim o bana asik olmustu. Bu sirada ben kendime göre diyetler yapip kilo vermeye çalışıyordum. Bir ara İsveç diyetini yaptım sonra bunla olmaz diyerek sadece kahve ve cayin oldugu bir diyet yapmaya basladim. Gözlerim karariyordu. Buna ragmen neredeyse 20 gun yapabildim , aile baskisi olmasa hic durmazdim.en sonunda58 kilo oldum 65 kilodan. Bir sure böyle devam ettim yaklaşık bir sene en fazla 60 oldum ama sonra birden 65,68 kiloları görmeye başladım. Sağlıklı ve dengeli beslenecegim dedim bir hafta sonra tarida gördüğüm rakamla kendimden nefret ettim. Tam 70 kiloydum, nefsime hakim olup yemegi bırakamıyordum. Buna rağmen kızartması bol akşam yemeğini yiyince kendimi lavaboya attım, kusmalıydım kendimi kusturmalıydım. Uzunca bir uğraş sonucu biraz kusmuş kendimi biraz daha hafif hissetmiştim. O zamanlar ramazan ayına giriyorduk. Ramazanda sahurda sadece karpuz yiyip uyuyordum zira sahurda kusarsam ailem fark ederdi, ama iftarda ne yediysem kusuyordum. Tartı da bana hakkımı veriyordu 68 , 65 , 63 , 60 derken yine 58 kilo olmuştum. Dershanemin de başlamasıyla kusmayı bırakmaya başladım çünkü orada kusamazdım ne ortam ne de lavabo buna uygundu ve ben günün büyük bölümünü orada gecirdigimden artık normal biri olmaya başladım. 2-3 kilo alarak 60 ila 61 arasında gidip geldim, bir sene boyunca ne inebildim nede çıktım ama bu halimlede oldukça tombik bi kızdım. Dershanemin sonlarında tercih yapmsm gerektiği zamanlarda ben pdr yi istediğimden pdr yazdım ust sıralara ve diğerlerini de sacmalamıştım çünkü ne olursa olsun evde kalmak istemiyordum. Evdeki kavgalar ve piskolojisi bozulmuş babam gerçekten beni çok yoruyordu okula ve dershaneye gitmeme ragmen... Onları seviyordum ama gerçekten cok üstüme geliyorlardı evde gram huzur yoktu. Sonra başka bir şehirde matematik kazanmamla üniversite hayatım görünmeye başladı. Herkes bir çok şey soyledi, gitmek istememistim, seneye bidaha dershaneye giderim diye düşünürken babam beni bidaha dershaneye yollayacak ve beni üniversite okutacak parasının olmadığını söyleyerek bana şiddet uyguladı. Intihar nasıl edilirdi bilmiyordum ama 30 tane hap yuttum ve sonucunda bayılıp kaldım. Sonra kendiligimden uyanınca kimsenin beni fark etmediğini gördüm. Başım çok kotü dolanıyordu, oturdum saatlerce ağladım. Bu eziyeti yaklaşık olarak 3 hafta çektim, sonra köye gidince halam gil babamı bağıra çağıra ikna ettiler çünkü babamın beni okutacak kadar parası vardı. Neyseki artık daha mutluydum. Ama hiç arkadaşım yoktu. Liseyi bitirince bir daha lisedeki kadar samimi olmamıştım onlarla... Oysa ki lisede bir arkadaş gurubum vardı 3 erkek 4 kızdan oluşan acayip eglenceli bir guruptu, ordan bana en yakın gördüğüm insan Selimdi. O hastalanirdi kalp yetmezliği vardi, ben ne olursa olsun onun yanında olmaya çalışırdım çünkü bilirdim dünyada onun gibi insan az vardı çok iyi biriydi ve o da bu karanlık dünyadan nefret ederdi, benim gibi...Onu seven bir kızın ona açılmasıyla ve benim de kabul et dememle ellerimden kayıp gitti çünkü kız bizle konuşmasını istemedi. Her neyse tatilde arkadaşsız işsiz güçsüz çok boş kalmıştım ve bende ingilizcemi geliştirmek adina ingilizce konuşan yabancıları ekleyerek skype ta sohpet etmeye başladım. Ilk başlarda kekeleyip duruyordum hiç bir şey anlamıyordum, ama pes etmedim, uğraştım. Yavaş yavaş gelişiyordu ve ben inanılmaz eğleniyordum, zaten görüntülü konuştuğumuz için ben bişey anlamazsam karşı taraf bana göstererek anlatıyordu. Oradada en samimi arkadaşım donny olmuştu çok komik bi çocuktu her şeyde bir şaka buluyordu :). Bir gün birinden daha istegimin kabul olduğunu görünce hemen onu aradım, niyetim ingilizce öğrenmek olduğu için zaten sapiklar pek karşıma cikmiyordu. Sonra karşı taraf kamerayı açmadan konusmaya başladı. Ben de acmadım kamerayı ve konuşmaya başladık bana sen gerçek değilsin arkadaşlarım bana şaka yapıyor olmalılar ben kamera yı açmayacagım sen erkeksin dedi. Zaten bu çocuk açsada benle konuşmak istemezdi, zira fotoğrafında esmer yüzme havuzunun yaninda duran oldukça sportif bir çocuktu. Neyse ki sonunda kamerasını acmıştı. Adı macitti.