Multimediada Sena var.
Geçmiş
Beril'in bakış açısından
(4. bölüm devamıdır)
Tüm kimya dersi boyunca uyuyup uyandıktan sonra karşımda bulmayı beklediğim kişi tabi ki Gurur değildi. Bana doğru eğilmiş , gözleri dudaklarımdaydı. Bu pozisyonu bozmak için geri çekildim ve şaşkınlıkla Gurur'a baktım.
-Napıyosun sen ya ?
-Şeeey zil çaldı da , yani ben , seni uyandırmak için.. Neyse uyandın zaten
dedi ve gitti.
Olayın şaşkınlığını üzerimden atamamışken sınıfa Deniz girdi. Nerden çıktı şimdi bu ? Onu önemsemediğimi göstermek adına kapıdan çıkıp gidecektim ki kolumdan tutup beni durdurdu. Ben yüzüne sinirli sinirli bakmakla yetinirken o pis pis sırıtıyordu.
-Ne istiyorsun Deniz ?
-Ne istediğim seni ilgilendirmez , dedi. Salak mı bu ya ? Dengesiz pislik.
-Eeehh , git başımdan. Sana benimle uğraşma demiştim.
Çemkirmem karşısında tuttuğu kolumu daha da sıkıp beni kendine biraz daha çekti.
-Farkındaysan sınıfta yalnızız. Ona göre davranmanı tavsiye ederim. Ayrıca şu zor kızı oynamayı bırak , sizin gibileri iyi bilirim. Şimdi uslu bir kız ol ve benimle kantine gel. Sana kahve ısmarlamak istiyorum.
-Ama ben seninle bir şeyler içmek istemiyorum.
-Sana zor kızı oynama dedim.
Kolumu daha da sıktı. Morarttı dağ ayısı !
Aslında bu tür şeyler beni yıldırmaz ama kolum acıdı ve bu durumdan kurtulmak için yeklifini kabul etmek zorunda kaldım.
-Tamam içelim ama bir daha beni rahatsız etmeyeceksin. Okey ?
-He canım he okey. Biz bir kahvemizi içelim de sonra sen benimle konuşmak isteyeceksin.
Bu söylediğine kısacık sahte bir gülücükle karşılık verdim. Deniz kolumu bıraktı ve önden yürümeye başladı.
_._
Kantinde hemen kapının yanındaki masaya oturduk. Kahveleri getirdiğinde yüzüme dik dik bakmaya başladı. Bense inadına ona bakmıyordum. Etrafıma baka baka kahvemi içmeye devam ediyordum ki yarısına geldiğimde Deniz elimden kahveyi aldı. Dilini kahve bardağının kenarlarında , benim dudaklarımın değdiği yerlerde gezdirdi. Bu tiksindirici hareketi karşısında yüzümü buruşturdum. Oradan kalkıp gitmek istedim ama henüz beni rahat bırakması konusunda bir anlaşma yapmamıştık. Sakince konuşmaya başladım.
-Bak biraz önceki hareketin midemi bulandırmaktan başka bir işe yaramadı. Ayrıca be-
İşaret parmağını dudaklarıma bastırıp beni durdurdu. Sonrada parmağını kendi dudağına götürdü.
Hadi ama şimdi kusucam !
-Dudaklarının tadını sevdim Beril. Adımı nereden öğrendi ? Ama izin verirsen bunu kendi dudaklarımla tatmak isterim.
-Bak kendine gel. Tabi ki de böyle bir şeye izin vermem. Kahve teklifini kabul ettim ama tabikide buna bir son vermek için. Bir daha bana yaklaşma , benimle konuşma anladın mı beni ?
Bir şey söylemesine izin vermeden ayaklanıp gittim. Bu sefer beni durdurmak gibi bir harekette bulunmadığı için sevinerek ilerlerken birine çarptım. Sakin olun gençler Gurur değil. Deniz'in yanında daha önce gördüğüm çocuklardan biri. Bana donuk donuk baktı sonra yoluna devam edip kantine girdi. Canım iyice sıkılmıştı Çisem'i aramak istedim. Ama sadece istedim çünkü şuan telefonum cebimde değil. Ah lanet olsun ! Kantinde masanın üzerinde unuttum. Hemen kantine geri döndüm. Kapıdan girecekken hararetli bir konuşmaya şahit oldum. Hemen kapının arkasına geçip dinlemeye başladım. Deniz ve çarptığım çocuk konuşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BASKET BOY
ChickLitBu hikayeyi iki kişi yazıyoruz ve ilk hikâyemiz. Birçok yazardan farklı olarak kapağımızda Vini yada Francisco yok. Kapakta ortadaki arkadaşımız hikayenin ana karakteri ve basket boy olan kişi. Büyük bir istekle yazıyoruz. Umarız beğenirsiniz.