Sanırım şu sıralar yalnızlığın dibini sıyırıyor gibiyiz. Mutsuz , üzgün veya tatsız tuzsuz dolanıyoruz ortalarda.
Biz kızlar olarak genellikle içinde çok şey saklayan varlıklarız. Ama bazen duygularımızı dışa vurmaktan da çekinmiyoruz. Aslında bazen iyi bazen kötü bu durum.
Hani bir erkekle tanışırsın , azıcık konuşursunuz ve daha sonra oğlan seni takmamaya başlar ya. Oysa sen ne umutlar besliyorsun o sırada. En istemsiz duygularını bile söylüyorsun o oğlana. Ama sonra kendine dönüp ;
"Azıcık değer görsem karşımdakini adam sanıyorum."
Diyorsun...
Sonra dönüşüyorsun siyah ve anlamsız bir kutuya. Sonra herkes sana sormaya başlıyor :
"Neyin var , niye böylesin , hep içine kapanıksın sen ama ya..."
Sonra dayanamıyorsun bu durumlara. Ayaklı bunalım gibi dolaşıyorsun. Kimseye dert anlatamaz oluyorsun ve insanlardan uzaklaşıyorsun. Bir de bakmışsın ki yapayalnızsın...
Yani anlattığım üzere kendi kendimizi bu kutunun içine hapsediyoruz. Bırakın kutu sizi ele geçirsin ve bedeniniz size yardımcı olursa bu kutuyu açmayı deneyin.
İçinizdeki tüm sırları , gizemleri , yalanları veya doğruları serbest bırakın. Siz siz olun.
Eğer gerçekten kurtulmak istiyorsanız bu yalnızlıktan ; artık kutuyu açmalısınız.
KAMU SEDANG MEMBACA
KUTU
Historia CortaKare şeklinde , siyah , anlamsız bir kutu gibiyim. Dışarıdan ne kadar da tehlikesiz ya da yalnız gibi dursam da içim pek bir öyle söylemiyor. Al bu kutuyu. Sonsuza kadar sende saklı kalsın , nasıl olsa içindekiler hep bende saklı.