İLK OLAY YERİ
Dışarıda bir gürültü vardı.Her zamankinden farklıydı.Pencereden baktığımda herkesin gözündeki telaşı görebiliyordum ve tabi heyecanı da .Meraklandım haliyle.Bahçeye çıktım.Herkes sandalyelere oturmuş belli ki birinin gelmesini bekliyordu.22 yaşındayım , burada benden genci de var yaşlısı da . İki gencin arasına oturdum , onlar gibi bekliyordum.Beş ya da altı dakika sonra müdür ile birlikte bir adam geldi. Benim yaşlardaydı sanki. Gülümsüyor , yerinde duramıyordu. Heyecanlıydı biraz ama yine de bir özgüveni vardı. Söze müdür başladı :
"Herkese merhaba arkadaşlar !Sanırım buraya neden toplandığımızı merak ediyorsunuz"
Tam bu noktada birbirine bakıp onaylayanlar oldu.Müdür lafı uzatıyor bizimkiler de onu dinliyor yine onay veriyorlardı .Bense lafı uzatmaktan da uzatanlardan da nefret ederdim.Tam kalkıp gidecektim ki müdürün yanındaki o çocuk sevecen bir sesle:
"Ben Can , herkese merhaba!"
"Sizi buraya bir projeden bahsetmek için topladık. Müdür beyden rica ettim o da sağolsun kırmadı beni" derken yaşlılardan biri :
"Neymiş o proje ?"
Benim dışımda herkes meraklıydı , en çok da yeni gelenler. Bu proje ile buradan kurtulabileceklerini sanıyor zavallılar. Can denen o çocuk ise bu meraktan memnundu. Heyecanlandı . Sevinçle :
"Tiyatro"
"Tiyatro mu ?"
"Evet tiyatro , tiyatro yapacağız " dedi ve devam etti vakit kaybetmeden "eğlenceli olacak , hemen hemen hepinize rol düşecek .Güzel vakit geçirmeniz için olacak .Ben her gün prova için buraya geleceğim. Rollerinizi dağıttıktan sonra da kostümlerinizi göstereceğim .Vakit kaybetmeden başlamalıyız. Haydi !"
Sanki bu fikri kabul etmişiz gibi anlatarak kendini kaybeden bu genç adam ben ve benim gibi kıdemlilerin karşı çıkmalarıyla irkildi.Ayağa kalktım ve ilk söze ben başladım.
"Dur bakalım biraz !"
"Ne oldu ?" şaşkındı , endişeliydi ama sesi hala sevecendi. Derken biri:
"Sana kabul ettİğimi kim söyledi ." diyerek destek verdi bana.
Sayımız giderek çoğalıyordu.Buna rağmen kabul etmek isteyenlerin sayısı da çoktu.İkiye bölünmüştük . Can ise aslında bizi birleştirmek için yaptığı projenin bizi daha çok bölmesine üzülmüş gibiydi.
İKNA ÇABASI
Benimle birlikte diğerleri de odalarına çekilince Can ortada çaresiz kalakalmıştı.Bu işi iyi niyet için yaptığı belliydi ama ben insanların iyi niyetine inanmamayı on yaşında öğrenmiştim.
Pencereden onu izliyor , ne yapacağını merak ediyordum.İlk iş ikna etmekti.Benim gibi kabul etmeyenleri ikna etmeye çalışıyor , uğraşıyordu.Bense benim yanıma ne zaman gelecek diye bekliyordum.
BAŞLANGIÇ
Saatler oldu hala ne gelen var ne giden . Öylece oturuyor , onu bekliyordum. Bu sırada bahçede sohbet edip gülenler canımı sıkıyordu.Artık iyice umudum kalmamıştı. Pencerenin önündeki fayanslara dirseğimi koydum. Ellerimi kavuşturup çenemi üstüne yerleştirdim. Artık mesele geldi gelmedi değil , ben neden tanımadığım biri için bu kadar meraklanmıştım. Mantığımla , hislerimin; Beynimle kalbimin savaştığı noktadaydım. Tam onun gelme fikrinden uzaklaşmış onu aklımdan çok az da olsa çıkarabilmişken iki kere kapı tıklaması, açılan bir kapı kolunun eğrilmesi ve kapı aralığından görülen bir pizza kutusuyla o gelmişti. Tatlıydı , gizemliydi ve tabi ki sevecendi.
"Bu odada pizza yemeği seven birileri var mı ?" gülüyordu . Neşeliydi hatta çok neşeli.Kaşlarımı çattığımın farkında olmadan ,içimden sessizce " neden ?"sorusunu soruyordum.
" Neden bu kadar neşeli ve kendinden emin?" Beni hemen ikna edeceğinden bu kadar emin olması canımı çok sıktı. Belki de bu yüzden tersleyerek başladım konuşmaya.
"Pizzadan nefret ederim.Kapıyı çaldın mı sen ? Dışarı çık ve kapıyı çalıp öyle içeriye gir. Hatta mümkünse hiç gelme !"
Bu kadar tersleneceğini sanmıyordu ki çok şaşırmıştı. Biraz da kızmıştı sanki. Tüm bunların etkisiyle ağzını açıp tek bir laf edemedi ve kapıyı tekrar tıklamak için dışarı çıktı. İçeri geldiğinde o sevecenliğinden tek bir damla dahi ödün vermemişti. Güler yüzü, ışıl ışıl parlayan gözleri ve elinde bir kutu pizza ile karşımda duruyordu. Bense soğukkanlı , suratsız ve gayet iticiydim . Önüme masa çekti , altına bir sandalye aldı ve olmazsa olmaz bir küçük gülümsedi bana. Aramızda bir masa kadar mesafe olması beni heyecanlandırdı. Bu yüzden konuşamadım . Sustum , sustum yine sustum. Can , artık bütünleştiği gülümsemesini bıraktı. Sadece yüzüme bakıyordu. Söze başlaması çok sürmedi. Canı sıkkın bir şekilde :
" Çok inatçısın ! " bana bırak cevap verme fırsatını nefes alıp vermeme dahi aldırmadan devam etti. Onun gibi güleryüzlü birinin bu denli sinirli olmasını garipsedim bir an .
" Sana inanamıyorum ! Buraya gelirken bu kadar suratsız biriyle karşılaşacağımı hiç tahmin edemedim. Bu yüzden de seni hemen ikna ederim sandım. Hayallerimi yıktın resmen!"
Beni sinirlendirdi ama haklıydı. Tavrımı hiç değiştirmeden , aynı soğukkanlılıkla :
" Çok çabuk pes ettin ! "
"Ne ? "
"Karşılıklı hiç konuşmadan daha uzun süre kaldığım oldu ."
"Neden böylesin ? "
" Yani demek istediğim ; çok konuşuyorsun ? "
O başka yerden ben başka yerden bahsediyordum. Bunu bilerek yapıyordum. O ise sadece şaşkındı. Durumu toparlamaya çalıştı en son.Pes edercesine :
" Tamam o zaman baştan başlayalım. " çaresizdi ve de komik :
" Lütfen ! "
Dışarı çıktı , kapıyı çaldı " gir " sesini duyana kadar da içeri girmedi.
"Merhaba , canım çok sıkıldı. Seninle sohbet etmeye geldim. Bu arada ben Can ya senin adın ne ? "
Daha önce. Hiç kimse benim için bu kadar çaba göstermedi. Zayıf yanımdan yakaladı beni. Belki de bu yüzden cevap verdim ona .
" Eylül "
Samimiydim. İlk anlaşma sinyalini vermiştim . Can da buna o kadar sevinmişti ki görebiliyordum . Belli etmemeye çalıştı ama başaramadı .
" Peki , pizza sever misin? Soğumak üzere acele etmezsek hiçbir tadı kalmayacak. "
Çok çabuk pes edecektim ama umurumda bile değildi. Ondan etkilendim . İlk küçük tebessümümü de verdim .
" Evet , evet severim " güldü.
Bir zafer kazanmışçasına :
"Hani sevmiyordun."
"Hani yeniden başlamıştık " dedim ama itiraf da ettim.
"Yalan söyledim. "
O küçücük bir gülümsedi tekrar . Pizza kutusunu açtı . Önce bir dilim bana uzattı sonra da kendisine aldı.
Bir kutu pizza bitene kadar hiç konuşmadık. Ben karşısında somurtuyordum . Can ise ara ara gülümsemeyi ihmal etmiyordu. Pizzadan son bir dilim kalmıştı , bir ısırık kadar aldım ve Can ' a uzattım. Galiba onu test ediyordum. Ya iğrenip pizzayı geri verecekti ve testten kalacaktı ya da devamını yiyip testi geçecekti. Uzatmaya gerek yok ! Geçti...
Tüm bunlardan sonra Can kalktı. Daha önce bu kadar uzun olduğunu fark etmemiştim. Garip .
" Ben artık gideyim " dedi . Ben tepkisizdim . O sıra " Neden bugün tek bir kelime dahi tiyatro bahsetmedi ? " diye düşünüyordum.- Sonuçta beni tiyatro konusunda ikna etmek için gelmişti.- O da bunun farkındaydı ...
Gittikten sonra pizza kutusunu masadan kaldırmadan masayı kenara çektim , sandalyeyi de yanına. Yatağıma uzandım , bugünü en çok da onu düşünüyordum.
TUHAF BİR ŞEYLER
Bana tuhaf bir şeyler olmuştu. Hayatımda ilk kez biri için meraklanıyor , onu özlüyor ve düşünüyordum. Daha önce bunların hiçbiri başıma gelmemişti. Yabancıydım tüm bunlara ben. " Acaba aşık mı oluyorum ? "düşüncesi bir anda aklıma düşüvermişti. Telaşlandım. Her yanımı ateş basmıştı. İyi ama aşık olsaydım midemde kelebekler uçuşmaz mıydı ? Hani o aptal dizilerde öyle diyordu. Belki de oturup benimle özel olarak ilgilenmesi beni etkilemişti. " Çok aptalım! " diye söylendim bir süre. Ufak bir ilgi resmen başımı döndürmüştü. Böyle hayıflana hayıflana uyuklamıştım sonunda . Eğer biraz daha uyumasaydım delirebilirdim.
Sabah uyandığımda başucumda bir not buldum. " Günaydın , yeni arkadaşım ! " yazıyordu. Bunu Can ' dan başka kimse yollamış olamazdı . Önce bana özel olabilme ihtimaliyle hayat buluyor , bulutlarda geziniyordum. Sonra herkese yollama ihtimaliyle aniden yere çakılıverdim. Pencereden baktım ve gerçekten herkese yollamıştı . Ama herkese ayrı ayrı notlar yazmıştı. Pencereden baktığımda daha önce hiç görmediğim bir tabloyla karşılaştım. Herkes Can ' ın onlara yazdığı notları birbirine gösteriyor , hepsi birarada ve herkes çok mutluydu. Onların içinden biri vardı ki hastanenin etrafında dört dönüyordu sevinçten. Tüm bunların ardından içimden sadece " O çok iyi biri ." diye düşündüm. Ama içimdeki acımasız Eylül , bunu devam ettirmeme izin vermedi.
"Hiç kimse bunları karşılıksız yapmaz ! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTAR BENİ
Teen FictionHİSSEDİLEN Hastanenin o soğuk duvarları üstüme üstüme geliyor. Kaçamıyorum , saklanamıyor en önemlisi savaşamıyorum. Daha kiminle savaşacağımı dahi bilmiyorum. Ne yapacağımı , ne hissedeceğimi dahi bilmiyorum.Bu soru işaretleri beni deli...