Buluşma

116 16 4
                                    

Multimedya Eylül'ün aldıkları :)
Motoruma atlayıp gazı kökledim ve alışveriş merkezinin yolunu tuttum. Yaklaşık 4 dakika içerisinde alışveriş merkezine ulaşmıştım. Rüzgar'ın söyledikleri kulaklarımda çınlıyordu. Pişman olmayacaksın PRENSES. Pişman. Prenses. Ne ima etmeye çalışmıştı? Kafamı dağıtmaya ihtiyacım olduğunu düşünerek 5. Kattaki Starbucks'a doğru ilerlemeye başladım. Baya sıra vardı. Beklemeye başladım. "Evet hanımefendi?" Diyen bir sesle irkildim. "Ben bir tane white moccha alabilir miyim?"
"Adınızı söyleyebilir misiniz hanımefendi?"
"Eylül." 2 dakika sonra kahveyi veren kişiyi görmemle donup kalmam bir oldu. "R-Rüzgar!" Kekeleyerek konuşmuştum. Bu telaşla bir de kahvem üstüme dökülünce tam olmuştu. Şimdi bir de bununla uğraşacaktım. Hadi buyrun cenaze namazına. Kahvenin ıslaklığıyla kıyafetlerim üstüme yapışmıştı. İçim mi görünüyordu da benim, Rüzgar böyle öküz gibi bakıyordu? Aaah hayatımdaki en rezil anı yaşıyor olmalıydım. "Şşşt bakmasana öyle. Ayı mı oynuyor? Hep senin yüzünden zaten." Somurtarak üstümü inceliyordum. Ta ki onun sesini duyana kadar. Yine fısıldıyordu. Bu yüzden duyduğumu belli etmedim. Bu çocuk neden böyle konuşuyordu? Yoksa o. Ay hayır saçmalama Eylüüül. Yine mallaştın. Ama o ses başka şeyler anlatıyordu.
"Önümde Dünya'nın 8. Harikası dururken niye bakmayayım ki?"
Ben yine hiç duymamış gibi davranarak konuştum. "Gideyim de kıyafet alayım. Böyle dolanacak halim yok. Görüşürüz." Bişey söylemesini beklemeden arkamı döndüm. Ve 15 saniye sonra bileğime sıkı sıkı tutunmuş 5 tane uzun parmakla karşılaştım. Kafamı kaldırdım ve konuştu. "Bekle ben de geliyorum." Neden ya? Nideğğğn? İsyaaaaağğğn. Gelmemesi için herşeyi yapabilirdim ama Rüzgar ben düşüncelerimle savaşırken çoktan izin almış, yanıma gelip koluma girmişti. "Haydi gidelim." Çok seviçli görünüyordu. Onunla herşey çok daha güzel olabilirdi. Hevesini kırmadım. En azından bana da partner olacaktı. "Haydi!" dedim ve sürüklemeye başladım. İlk önce Boyner mağazasına girdik. Filmlerdeki gibiydi. O seçti, ben seçtim, kombinler yaptık, giyindim, bazen beğendi bazen beğenmedi. Ve böylece Boynerden çıktık. Aşağıda lcw'yi görüp içeriye girdim. Çiçekli siyah bir tulum gördüm çok güzeldi ama bedeni yoktu. -İyi sıktım haa skjsjfks- Bende lcw ye sinirlenip oradan çıktım. Daha doğrusu peşimden sürüklediğim Rüzgar'ı da alıp çıktım. Ve kotona girdim. Girdiğim anda gönlümü bir şort ve dantelli bir tişörte kaptırdım. Çok güzellerdi. Hemen deneyip almaya karar verdim. Ben kabindeyken bir ses geldi. "Eylüüül giyindin mii?" He giyindim he. Sanane. Bende geçiştirmek için "evet" diye yanıtladım. Oysaki hala tişörtü giymemiştim. Tam o anda kapı açıldı ve içeriye bir karanlık geldi. Ben çığlığımı tutamazken o sadece gülüyordu. Gülmek ne kelime? Çatlamıştı. "Giyindim demiştiiiin."
"Geçiştirmek içindi. Hem senin burada ne işin var?"
"Bakmaya geldim."
"Zaten çıkacaktım. Gelmeseydin keşke." Aaah napıyordu bu? Üstüme üstüme geliyordu. Evet yaklaşıyor. Dudaklarıma bakıyor. Aaa yapamaz. Yapmamalı. Fırsat vermemeliyim diyerek Rüzgar'ı dışarıya attım. Daha sonra üstümü değiştirdim ve dışarıya çıktım. Kıyafetleri alıp kendimi Burger King'e attım. Kurt gibi acıkmıştım. Tabi Rüzgar da yanımdaydı. Haftada en az 4 kere buraya geldiğim için hemen sipariş verdim. 2 Duble king chicken menü içecekler ice tea şeftali büyük boy ve ranch sos olsun lütfen. Rüzgar'a sormaya gerek duymamıştım. Ayrı gayrı olmaz yani ben ne yiyorsam o da onu yesin. -Gerçek beni yansıtayım biraz dkdklfjskd- menüler gelene kadar Rüzgar'a terasa çıkmayı teklif ettim onaylandığı için terasa çıktım ve oturmaya başladım. 3 dakika içerisinde aşağıdan bir ses ile irkildim. "2 Duble king chicken menü bekleyenleeer!" Rüzgar'a da söyledim ve aşağıya inip menülerimizi aldık. Yukarıya çıktık ve yemeye başladık. Ama bu kadar da sessizlik olmaz ki. "Rüzgaaar" diye seslendim. Artık bu sessizliğe son vermeliydim. "Eylüüüül" diyerek yanıtladı. "Sıkıldım Rüzgar."
"Ne yapmalıyım?"
"Git utan gel." Diyerek yanıtladım. -en çok kullandığım laf flsjskjsls-
"Niye ay ben ne yaptım?"
"Duygularımla oynadın."
"Eylül. Hamile kadınlar gibi herşeyi üstüne alınmasana."
"Aaaaaa pis iftiracı. S-sen bana hamile mi dedin bakayım? Seni yırtarım jojuk."
"Tamam Eylül. Eylül tamam tamam. Eylül sakin."
"Sustum." Yemeklerimiz bittikten sonra çok yorulduğumu belirtip eve gitmem gerektiğini söyledim. Rüzgar başta biraz naz yapsa da tamam dedi ve ayrıldık. Yine bir ses duydum desem. Yine fısıltıydı ama duymuştum işte. O ses. Bartu ne alakaydı?
"Seni Bartu'nun ellerine veremem Prenses!"
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -Biraz beklettim özür dilerim ama telefonum bozuk. Sürekli bölüm yazarken kapanıyor ve yazamıyorum. Evde de oturamıyorum kurt mu var ne? Fksjlsjd neyse kusura bakmayın garantiye göndereceğim. Bu yüzden bir süre yine yazamayabilirim. Beni bırakmayın. Sizi çuuuuk seviyorum canımlarrr fkdksk hadi iyi günleriniz olsun efeniiiiim. Byüüüü dsjdkahfk. -
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - Bu bölümü biriciğim cağnım arkadaşlarıma ithaf ediyorum. En başta en sevdiğim 2. Ablama Şeyma'ya sonra biricök sırdaşım Canan'a ve 3 gündür dışarıya çıkmayan harika yazar cağnım arkadaşım Ezgi'ye ithaf ediyorum. Bölüm kurgusunda biraz fikir verdi yavrum benim kdjskdj. İyi günler canlarım byüüü djksksjd.- - -
- - - - - - - - - - - - - -

BOŞLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin